English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ P ] / Pixel

Pixel traducir francés

33 traducción paralela
Ah, o benim Piksel Görüş kameram.
C'est ma caméra Pixel Vision.
Bir piksel, bin kelimeden iyidir.
Un pixel vaut mille mots.
Burada bir piksel hatası var gibi.
On dirait un pixel égaré.
Uçan tabak mı? Artık ucuz kağıttan olmayacak, 4.0 megapiksellik teknolojinin başyapıtı olacak!
La soucoupe volante n'est plus en carton, mais en image de synthèse 4.1 méga pixel, ultra digitale.
İnsan tarihinde şimdiye dek ne olup bitmişse işte, görüntüdeki bu noktada olmuştur.
Tous les événements de l'histoire de l'humanité se sont produits sur ce pixel.
Tıklama başına ödeme,.. ... yönlendirme başına ödeme, manşet reklamlar, piksel etiketleme.
Il y a le paiement au clic, le paiement au lancement, l'ajout de bannière, le pixel tagging.
Pikselleri teker teker koyuyor.
Je l'ai fait pixel par pixel.
Bir fotoğraf görüntü elemanları ve renklerden oluşur.
Une photographie c'est juste du pixel et des couleurs.
Fotoğraftaki her piksel ölçülebilir kamera uzaklığını tanımlar. Biz de anahtarın her girinti ve çıkıntısının ölçüsünü tam olarak hesaplarız.
Chaque pixel de la photo représente une distance définie à mesurer par rapport à la caméra, ce qui donne la hauteur et la profondeur de chaque creux.
Onun o hayali bedeninin her bir pikselini özleyeceğim.
Et comme chaque pixel de son corps imaginaire me manque.
Eğer her defasında tek kare ile "Bil bakalım kim?" oynamayı seviyorsan.
Bien, si t'aimes jouer à "Qui est-ce?" Pixel par pixel.
Tarama yazılımı tarafından, piksel seviyesinde doğrulanmış.
Ça a été vérifié par des logiciels de numérisation au pixel près.
Sonra, kızılötesi spektrumdaki her pikseli görülebilir renk spektrumundaki bir piksele çevirdim.
Puis, j'ai transformé chaque pixel du spectre infrarouge... en un pixel du spectre de couleurs visibles.
Bu olayın tüm noktalarını çeksen iyi olur.
Vous avez intérêt d'avoir le moindre pixel.
İneklerin çağındayız, bebeğim.
L'ère du pixel, bébé. Garde la forme.
O sadece puzzle'ın bir parçası.
Il est un morceau, une pièce, un pixel.
Tek pikseli bile sihirli tıklamamla büyütebilirim o kadar parlak ve berrak olur ki bakmak için güneş gözlüğü gerekir. Bu film değil, Sally.
- Oui, je peux amplifier un pixel à la fois, le nettoyer avec ma magie, le rendre tellement brillant qu'il faudra des lunettes de soleil pour le regarder.
Fotoğrafa baktığınızda asla fark edemezsiniz. Ama piksel piksel analiz ettiğinizde ortaya çıkar.
On ne le remarquerait jamais juste en regardant la photo, mais quand tu l'analyses, pixel par pixel, boom!
Tamam, piksel verilerini elimdeki tüm programlara yükledim.
Très bien, j'ai mis les données de pixel dans chaque programme que j'ai.
Şimdi her pikseli araştıracağız.
On vérifie jusqu'au dernier pixel.
Her hattı her pikseli bana analiz etti ve.. bana senin üstündeki kişiyi tarif etmeye çalıştı.
Elle m'a fait analyser chaque ligne et chaque pixel, pour essayer de trouver sur qui t'étais monté.
O sensördeki her bir piksel d-katkılı mos kapasitör tarafından kullanılıyor.
Chaque pixel sur ce capteur est représenté par un condensateur MOS.
Teorik olarak, her bir piksel gelen fotonların temsil ettiğinden farklı bir resim göstermesi için yeniden düzenlenebilir.
En théorie, chaque pixel peut être individuellement modifié pour afficher une image différente que celle représentée par les photons entrants. Papa, pour l'amour du Ciel, soit...
Bu küçük pikselin bir köşesinde yaşayan sakinlerin diğer bir köşenin farkları zorlukla ayırt edilebilen sakinlerine yaptıkları bitmek bilmeyen zorbalıkları düşünün.
Pensez aux cruautés infinies infligées par les habitants d'un coin de ce pixel sur les habitants à peine perceptibles d'un quelconque autre coin.
Ama bu kadar yüksek voltajla bir pikseli öldürürseniz yanındaki piksel de etkilenmez mi?
Mais il suffit d'un pixel grillé pour atteindre les autres.
- Eğer bu video kaydının herhangi bir şekilde yönlendirildiğini söylemeye çalışıyorsanız... Pixel başına sekiz bit bir GIF'i oldukça yönlendirilebilir yapar,
- Si vous suggérez que cette vidéo a été retouchée d'un façon ou d'une autre... 8 bits par pixel rendent les GIF très facilement manipulables.
Bir pikselin az bir 100. hareketi algılamak için Bu yazılım yapabiliyor.
Ce logiciel est capable de détecter un mouvement à moins d'un 100e de pixel.
Bize her fotodaki her piksele, her gigabyte'taki her jpeg'e ihtiyacımız var. Ve bunların hepsini sabaha kadar bulmamız lazım.
Et on doit avoir chaque photo, chaque pixel, chaque jpeg, giga-octet en notre possession et ceci, dès ce matin.
Washington'un Anayasa'daki imzasıyla pixel pixel karşılaştırdım.
J'ai comparé pixel par pixel la signature de Washington sur la constitution.
Piksel piksel analiz edip, sıralayıp her şeyi birleştirecek bir program yazmaya çalışıyorum ama, neyse.
On a essayé d'écrire un programme qui trierait, analyserait et réassemblerait tout, pixel par pixel, mais... Peu importe.
Eğer insanların Mars yüzeyine inmesini istiyorsak, onların gideceği yerin güvenli olduğundan emin olmalıyız ve bunu piksel başına 100 metrelik çözünürlüklü fotoğraflarla yapamazsınız.
Si nous voulons que des humains arrivent à la surface de Mars, nous voulons être sûr que là où ils iront sera un endroit sûr, et vous ne pouvez pas faire ça avec une résolution d'image de 100 m par pixel.
Bütün kareleri incele.
Etudie bien chaque pixel.
Piksel piksel ederim seni.
Je te transformerais en pixel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]