Plan mı traducir francés
15,841 traducción paralela
Planımız Stein'ı kurtarmak.
Le plan est de sauver Stein.
- Planım var.
J'ai un plan.
- C Planı için biraz geç değil mı?
Ça n'est pas un peu tard pour un plan C?
O yüzden onun gücünü alıp lehimize kullanmak için bir planımız var.
Donc j'ai un plan prendre son pouvoir et l'utiliser pour nous.
Bu akşam planım var.
Je suis occupée, ce soir.
Eğer planımız tuttuysa, şu anda Abbie'yi arama yolunda ilerliyordur.
Si tout fonctionne comme prévu, il devrait être en chemin pour retrouver Abbie où qu'elle soit.
Suç mahallinin daha önceki fotoğrafında üç tane Gargoyle var tamam mı?
À l'arrière-plan de la photo de la scène de crime, trois Gargouilles, n'est-ce pas?
Zaten bir planımız vardı.
On a déjà un plan.
Ne yazık ki, plânım bağlılık yemini ettiğim kişiler tarafından bozuldu.
Malheureusement, mon plan est désapprouvé par le groupe auquel j'ai prêté serment :
Bunun için bir planınız var mı?
Vous avez un plan pour tout ça?
B planı işe yaramazsa buradan çıkma şansımız yok.
On ne peut pas sortir à moins que le Plan B marche.
B planı mı?
Plan B?
Bir B planımız var.
Attendre ici? Il y a un plan B.
- Bir planın mı vardı? - Evet.
Y avait un plan?
B planı mı bu?
- C'est le plan B?
Sessizliğinden oldukça mantıklı planımda anlaşmaya vardığımız sonucunu çıkarıyorum.
Je vais prendre ton silence comme une validation de mon plan tout à fait raisonnable.
Bizi hayatta tutacak bir planım var.
J'ai un plan qui nous gardera en vie.
Belki de planım için yararlı olduğunu kanıtlamaya odaklanmalısın.
Tu devrais te concentrer sur le fait de te montrer essentiel à mon plan.
Er ya da geç planımız bu değil miydi zaten?
enfin, ce n'était pas ce qu'on avait prévu... Eventuellement?
Plan Hanna'nın, Caleb'de de donanım var.
Hanna a le plan et Caleb sait comment.
Plânımın hiçbir parçası senin hayatta olmanı gerektirmiyor.
Il n'y a aucun moment dans mon plan où j'ai besoin que vous soyez en vie.
Damian Darhk gelip, yayını bırakmanı ve Star City için olan planlarını yapmasına izin vermeni istese yapar mıydın?
Si Damien Darhk était venu te voir et t'avais dit de poser ton arc, de le laisser finir son plan pour Star City, tu l'aurais fait?
Yani kötü planını bana söylemeyecek misin?
Donc je vais devoir attendre pour que vous m'expliquiez votre plan?
- Sıradaki plânımız nedir?
Quel est notre prochain plan?
Plandan şüphen yok umarım?
Oh, tu n'es pas en train de reconsidérer le plan?
Seninle tanışmadan önce bir plânım vardı.
Avant que je ne te rencontre, j'avais un plan.
Tek anlamadığım, hoşlandığım adamın beynini yıkaman beni nasıl güvende tutacak?
Ce que je ne comprends pas c'est comment faire un lavage de cerveau à un type que j'aime bien rentre dans ton plan de me garder en sécurité?
Yani Bay Darhk'ın gelmesini beklemek zorunda kalacağım ve B plânıma başvuracağım.
Ce qui signifie que je vais devoir attendre que M. Darhk arrive et enclencher le plan "B".
Anlamazlarsa da intikam önerilerine açığım.
Et sinon, je suis ouverte à tout plan de vengeance.
Ne yazık ki plânım bağlılık yemini ettiğim kişiler tarafından bozuldu.
Malheureusement, mon plan est désapprouvé par le groupe auquel j'ai prêté serment :
Yerinde olsam plânınızı tekrar gözden geçirirdim Bay Valor.
Si j'étais vous, je reconsidérai votre plan, M. Valor.
- Rip'in plânı işe yarayacak mı sence?
Tu crois que le plan de Rip va fonctionner?
Planın var mı?
Ou une minute. Un plan?
"Planımız canavarı dünyanın derinliklerine yollamaktı..."
"Notre plan était de jeter la créature dans les entrailles de la Terre..."
Sorun yok. Bir planımız var.
Nous avons un plan.
- Benim öyle bir planım yok.
J'ai pas prévu ça.
Bu planın işe yaradığı anlamına mı geliyor?
Ça signifie que le plan a marché?
Bence planın annemi öldürmek için beni kullanmak.
Je crois que tu prévois de m'utiliser pour tuer ma mère.
Neden, B planın mı var?
Pourquoi, tu as un plan "B"?
- Planımız bu.
C'est le plan.
- İyi bir plan lazım. Tamam, anlaştık o zaman.
Et bien, c'est réglé alors.
Bir planım var.
J'ai un plan.
Sadece plan lazım.
On a juste besoin d'un plan.
Çok iyi bir planım var.
Oh, c'est une première.
- İyi bir planım var demiştin.
Alors, on m'a promis un excellent plan.
Bu teknede ne erzağımız var ne de belirli bir planımız.
On est sur ce bateau sans provisions, sans plan concret.
Siz söyleyin, bir planı var mı?
Dites-le-moi. A-t-il un plan?
Yüce Roma Piskoposu tarafından dinen tasdik edilmiş olan... bu ayrıcalıktan dolayı... planımı gerçekleştirme sürecinde... hiçbir gecikme veya tavize tahammül etmeyeceğim.
"En vertu " de la prérogative consacrée de manière dogmatique " par la suprématie du pontife romain,
Bu da planımın bir parçası.
Cela fait aussi partie de mon plan.
Quinjet'i kim kullanıyorsa, umalım da sonrasında ne olacağına dair bir planı olsun. Ben tam olarak ne olacağını biliyorum.
Espérons que qui que ce soit à l'intérieur du Quinjet ils aient une idée de ce qui nous attend.
Belki bende senin gibi başarıyı yakalayamazdım, ama benimde bir arka planda bir işim olurdu.
Ou obtenir mon diplôme de photographe... J'aurai pas eu autant de succès que toi mais j'aurai eu un plan B.