Plane traducir francés
635 traducción paralela
Gecenin üstüne bir sis örtüsü yayılmıştı...
Le brouillard plane sur la nuit...
Şehre ölüm çöker!
La mort plane sur la Ville!
Beni uzun zamandır tehdit ettiğin yeter artık.
Il y a trop longtemps que cette menace plane sur moi.
Madam, aşk ile aranızda duran tek şey... yüz bin frankmışa benziyor. Parayı o almadı.
Si une ombre plane sur votre bonheur à cause de ces 100 000 francs, sachez que c'est moi
Doğumumda büyükbabamın bana hiç anlatmadığı bir gizem var.
Il plane un mystère sur ma naissance. Grand-père ne voulait rien dire.
Moskova üzerinde bir musibet var!
Un signe terrible plane sur Moscou.
Ancak, ortada kavganın nasıl başladığı ile ilgili bazı şüpheler var.
Mais le doute plane sur la façon dont la bagarre a éclaté.
Konuşmamı yaparım. Bir tutam güldürü. Bolca da gizem.
Je raconte mon baratin, ils rient, le mystère plane...
Yumuşak iniş haricinde hiçbir şey olmayacak.
Nous atterrirons sur une surface plane.
Ve girdiğiniz bu yolda üzerinize kendisiyle ilgili... en ufak bir şüphe bulaşsın istemiyor.
Et il s'assurerait qu'aucune suspicion ne plane quant à votre disparition.
İçki de içersem kafayı iyice bulurum!
Je plane déjà!
Bir tablo, çizgi ve renklerin düzenle sıralandığı düz bir yüzeydir sadece. Ama Theo...
Un tableau est une surface plane couverte de lignes et de couleurs arrangées dans un certain ordre.
- Sana söylediğim gibi hala bulutların üzerindeyim.
- Je te le dis, je plane toujours à dix mille.
Ama birşey çok kötü kokmaya başladı.
Mais y a une foutue odeur de vestiaires sportifs qui plane...
Bu lanetin gölgesi aramızda durmaktadır.
L'ombre de sa condamnation plane sur nous tous.
- Bana 60 m'de süzül mü diyorsun?
Vous voulez que je plane à 60 mètres?
Kanat çırpıyor, süzülüyorum
Je vole, je plane
Kanat çırpıyor, süzülüyoruz
Je flotte, je plane
Ve hep gizem vardır.
Le mystère plane toujours.
Kafam hâlâ iyi, keyfim yerine gelmiş, tahrik olmuşum.
Alice, je plane encore, je suis stimulé et excité.
Tiger'lar söz konusuyken bu operasyon için cesaretten öte bir şey gerek.
Avec ces Tigres, l'expédition plane "au-dessus du devoir"!
Ben uçarken senin inmeni istemiyorum. Tamam mı?
Je veux pas que tu redescendes quand je plane encore.
Oh, bebeğim, uçuyormuş gibiyim!
Mon chou, je plane!
- Bekle!
Je plane.
Sana söylüyorum, Hartman, Tanrı'nın ilahi adaleti Examiner'in üzerinde.
Croyez-moi, Hartman, une divine providence plane au-dessus de l'Examiner.
Acı dolu bir çığlığın nasıl olduğunu sefil dünyadan geçişini hissettim.
"Je ressens le cri rempli d'effroi " qui plane au-dessus de notre monde perdu. "
.. ve mas-mavi gökyüzünde bir doğan süzülüyordu, geniş ve rahat bir şekilde...
Et dans le ciel bleu, un faucon plane gracieusement.
Ancak son günlerde bu güzel tatil beldesinin ufuklarında bir bulut belirmeye başladı.
Mais ces derniers temps, un nuage plane au-dessus de cette station balnéaire.
Ben, ölümün gölgesinde vadi boyunca yürüyeceğim.
Je marcherai dans la vallée où plane la mort...
Hayır, aslında koşacağım. Çünkü koşarak vadiyi daha çabuk geçersin.
En fait, tout bien réfléchi, je courrai dans la vallée où plane la mort, parce que j'en ressortirai plus vite ainsi.
Hislerinden kurtulursun
On plane sur ses sensations
Ben bir komedyenim. Zaten ot içmiş birini güldürürsem, bunun ne anlamı var ki? Onlar zaten her şeye gülerler.
Si, en tant que comique, je fais rire quelqu'un qui plane, ça ne compte pas, parce qu'ils se marrent tout le temps.
İşe yaramıyor, adam kafayı bulmuş.
Inutile, il plane.
Yamaç paraşütü.
Du delta-plane. J'ai essayé.
O salaklar hiçbir alanda benimle boy ölçüşemez.
Moi? Je plane au-dessus de ce mec!
Haydi. Uçalım!
Chef, allume-le, qu'on plane.
Uçuşlar yap, zirveye çık Gül, eğlen ve hoşça kal, de
Tripe, plane, ris, déconne
Davullar çalsın, trompetler Ben senden daha yukarıdayım
Et salut, tape du tambour, je plane sur tu-sais-quoi
Uçuşlar yap, zirveye çık Gül, eğlen ve hoşça kal, de
Tripe, plane, ris, déconne et salut
Yumuşacık kıkırdamak Dans edip kıpırdamak
Je tortille et je plane Je m'envole, je me pâme
Uçuyorum.
Ouais, je plane!
Muhteşem!
- Ouais, je plane complètement. - Putain, c'est génial!
Sanırım içeri uçtum.
- En vol plané. - Attention.
İkincisi, daha da hassas olanı ise, gölgede kalan şey, bir şekilde, başından beri mahkemeyi etki altına aldı.
Le deuxième point est délicat. Une ombre a plané sur ce tribunal depuis le début du procès.
Onu havaya kaldırdım, yere attım ve köprücük kemiğini kırdım!
Je lui ai fait faire un vol plané : clavicule brisée!
Sonra o durmadan düşmeye devam etti..
Son corps a fait un vol plané.
- Tribe mi girdin?
Je plane.
Lyle, ben Duck. Az önceki sen miydin Lyle?
C'était toi, le vol plané?
Yamaç paraşütü.
Du delta-plane.
Pike yaparım!
Je plane!
Davullar çalsın, trompetler Ben senden daha yukarıdayım
Tape du tambour et du bidon, je plane sur tu-sais-quoi Marijuana