Planlar traducir francés
9,543 traducción paralela
Yanlış hatırlamıyorsam Thorvin'in War Eagle planlarından pek hoşlanmıyordun.
Vous n'aimiez pas trop les projets de Thorvin pour War Eagle.
Her iki adayla da görüşmek önemlidir. Bizim planlarımızı anlatayım.
C'est important de rencontrer les deux candidats et d'entendre nos visions sur la fonction.
Ben daha çok kendi planlarımı düşünüyorum.
Je pense surtout à ma vision.
Bu bölgedeki yayın ağı üzerinde oynanan bütün planları etkileyecek.
Ça change les règles pour chaque réseau de la zone.
Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım.
Einstein avait 160. À 11 ans, le FBI m'a arrêté pour avoir hacké la NASA pour obtenir leurs plans sur le mur de ma chambre.
Savaş planları, eyalet sırları ya da ulusal güvenliği tehlikeye atacak istihbaratlar olabilir.
Ça peut être des plans de batailles, des secrets d'état ou des rensignements qui pourraient compromettre la sécurité nationale.
Sen ve Catherine de Medici'nin İskoçya'daki saltanatını düşürmek için başka planlarınız vardı, değil mi?
Vous et Catherine de Medici aviez un autre plan pour imposer sa loi en Ecosse, n'est-ce pas?
Sen haritadan silinirken oğullarının kendi planlarını sürdürmesine izin ver.
Laisse tes fils s'occuper de leur plan tant que tu n'es plus là.
Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım.
Einstein avait 160. Quand j'avais 11 ans, le FBI m'a arrêté pour avoir piraté la NASA pour mettre leurs plans sur le mur de ma chambre.
- Geminin planlarını indirdim.
Je viens de télécharger les plans.
İskoçya için bazı planlar yapılmalı.
Il y a des plans à régler. L'Ecosse.
Çünkü sen ve ben kutsal emanetlerin saklandığı sandık hakkındaki planları görüşeceğiz.
Parce que vous et moi sont en place pour revoir les plans pour ce nouveau reliquaire
Uh, o planlar bizim için henüz hazır değiller.
Ces plans ne sont pas pret à être juger par nous pour l'instant
Mary, planlarımızı gözden geçirmeliyiz...
Mary, nous devons reconsidérer nos plans.
Birlikte planlar yaptık.
Vous et moi avons fait des plans ensemble
Sadece... Christine'le planlar yaptı ve şimdi onu terk ediyor.
Il.. il a fait des plans avec Christine, et maintenant il l'abandonne.
Planlarımı değiştiremem.
Je ne peux pas reporter.
Benim de cumartesi için planlarım var.
J'ai aussi quelque chose samedi.
Biliyor musun, eğer cidden ne yapacağını söyleseydin, planlarımı değiştirebilirdim.
Si tu me disais ce que tu fais vraiment, je pourrais m'arranger.
Peki bu büyük planlar neden suya düştü?
Qu'est-ce qui vous a fait changer de voie?
- Tesisin planları üzerinde çalışmıştım.
- J'ai étudié les plans.
Çünkü şöyle bir etrafa bakınca Viggo Jansen'ın Mars simülasyonunun planlarını çalması için işe aldığınız adamın o olduğunu sanıyorum.
Tout autour de moi me dit que vous l'avez engagé pour voler les plans du simulateur de Viggo Jansen.
O şemaları ve planları indirecek ve benim için tünele bırakacaktı.
Il téléchargerait les schémas et les plans et les déposerait pour moi dans le tunnel.
Planlar değişmiş yani.
Les projets changent, hein?
Enkazlar için yaptığımız planlar üzerinden bir daha geçmek istersin diye.
Si tu voulais revoir les plans, pour la mission.
Bütün düğün planlarının kilit sorusu.
C'est une question-clé pour faire notre plan de table.
Onun, senin için planları var hala.
Mais il... il a toujours des plans pour vous.
Bazı kentsel dönüşüm planları hiç mantıklı değil.
Certains absurde de développement urbain.
Jim Gordon, bizi planlarımızı hızlandırmaya zorladı.
Jim Gordon nous a forcé à accélérer nos plans. Question de temps.
Tükendi planlarım.
Je suis à court de plan.
Bugün mümkün değil Bente. Planları iptal edemeyiz. Çocuklara ne diyeceğiz?
On ne peut pas priver les gosses.
Benimle ilgili büyük planları vardı.
Il avait de grands projets pour moi.
Hepimizin bildiğine göre, uykumuzda boğazımızı kesme planları yapan senmişsin.
De ce qu'on sait, tu étais le premier à envisager de nous couper la gorge pendant notre sommeil.
Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım.
Einstein avait 160. Quand j'avais 11 ans, le FBI m'a arrêté pour avoir hacké la NASA pour avoir leur plan sur le mur de ma chambre
Bir planım var ; planlarım işler.
J'ai un plan ; mes plans fonctionnent.
Bash'i yasal varis ilan etmek için planlar yapılıyor.
Il y a des plans pour légitimer Bash.
Planlarım değişti.
Mes plans ont changés.
Planlarını gelecek hafta açıklayacaklar.
Ils vont l'annoncer la semaine prochaine.
Bir noktada mutlaka plan yapıp planlarımıza bağlı kalmamız gerek.
À un moment, il faut prendre des décisions et s'y tenir.
Bugün için büyük planların olmalı.
Tu dois avoir de gros projets aujourd'hui.
Silah kaçakçılığı, suikastler, rejim devirme planları.
Trafic d'armes, assassinats, renversements de régimes.
Planlarım var..
J'ai déjà quelque chose de prévu.
Bana kariyer planlarını açmadı.
Il n'est pas resté dans le coin pour me filer son agenda.
Ama sen benimle gelirsen her şeyi anlayacaklar ve tüm planlarım alt üst olacak.
Laisse-moi rester un moment comme ça. Un petit peu.
İstediğini elde etmek için planlarımı bozar, aileme yalan söylerdi.
Il sabotait mes plans et mentait à mes parents, il faisait tout pour avoir ce qu'il voulait.
Bunlar savunma planları gibi görünüyor.
Il semble qu'on soit encore sur des positions défensives.
Belki planlarım vardır.
J'ai peut-être des trucs de prévus.
Kaynaşalım. Hafta sonu için planların nedir?
Super, t'as prévu quoi pour ce week-end?
Planları yoktu. O yüzden oturan ördeklere dönüşüp kebaba dönüşmeyi beklediler.
Ils n'avaient pas de plan alors il se sont trouvés comme des canard assis, attendant d'être cuit à la broche.
Planları yaptığı yer orası.
C'est là ou il fait ses plans.
Senin planların ne?
Qu'est-ce que tu as prévu?