English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ P ] / Prairie

Prairie traducir francés

614 traducción paralela
Eğer bu bir kuzey rüzgarı olsaydı bize pahalıya mal olur parçalarımız bozkıra saçılırdı!
Si c'était le cas, vous et moi, on ne serait plus que des bras et des jambes éparpillés dans la prairie!
Onları bozkırda kuşatabiliriz tabii kuzey rüzgarında etraflarını saracak kadar cesaretiniz varsa.
On pourrait les parquer dans la prairie, si vous avez le courage de les rabattre avec ce vent!
Beni, çakalların üzerimde uluyacağı, başıboş bozkıra gömmeyin.
Oh, ne m'enterrez pas seul dans la prairie, Où les coyotes m'infligeront leurs cris!
Beni 180'e 90 dar bir mezara, başıboş bozkıra gömmeyin.
Dans une tombe grande comme un trou de souris, Oh, ne m'enterrez pas seul dans la prairie!
Bir sincap çukuruna girince ayağı kırıldı.
Il a donné dans un trou de chien de prairie et s'est cassé le cou.
"Ertesi gün kocaman yuvarlak güneş gökyüzünde yükseldiğinde Küçük Sincap Bobby gördüklerine güçlükle inanabildi çünkü Çiftçi Brown'ın çimlerinin üstünde küçük Pamuk Kuyruk Molly'yi gördü."
"Et le lendemain quand le soleil était haut dans le ciel, le petit Bobby Lécureuil n'en croyait pas ses yeux. car de l'autre côté de la prairie du fermier Brown il vit la petite Molly Queueblanche."
"Çayırın bir ucundan öbür ucuna..."
" De l'autre côté de la prairie
"Çayırın bir ucundan öbür ucuna, yaşlı Güneş Baba mor tepelerin ardında batarken küçük Pamuk Kuyruk Molly hoplaya zıplaya, hoplaya zıplaya..."
De l'autre côté de la prairie, alors que papa Soleil se couchait derrière les collines, la petite Molly Queueblanche allait hop-là, hop-là, hop-là "
Tanrı aşkına!
Par tous les saints de la prairie!
Prairie Dog Creek'ten aşağı git.
Passe par Prairie Dog Creek.
" Benim sevgili çayır çiçeğim Her an seni düşünmekteyim
" Petite fleur de la prairie
Çekil yolumdan, Yılan herif!
Hors de mon chemin, espèce de serpent de prairie!
Evet, çimlerde yuvarlanıp çamurlara bulanabilseler keşke.
Une prairie où ils pourraient rouler, et de la boue fraîche!
Prairie Sokağı'ndaki postanede içinde tren bileti olan bir mektup sizi bekliyor.
Au bureau de poste de Prairie Street, une enveloppe vous attend. Elle contient un billet de train.
Amiralliğe gitmek yerine bizi bekleyen bir uçağın olduğu Berlin dışındaki çimenlik bir alana gideceğiz.
Mais au lieu d'aller à l'Amirauté, nous rejoindrons une prairie hors de Berlin où un avion nous attend.
Başardın. Bu da bir şey mi?
J'peux cracher dans l'œil d'un chien de prairie à 20 m!
Seni çayıra götüreceğim.
Je vais t'emmener à la prairie.
Çayır mı?
La prairie?
Çayır nedir?
C'est quoi, la prairie?
- Çayırda mı?
- Dans la prairie?
- Çayır!
- La prairie!
Çayıra asla fırlayıp gitmemelisin.
Il ne faut jamais courir dans la prairie.
Çayır geniş ve açık bir alan, Bizi gizleyecek ağaçlar ya da çalılıklar yok.
La prairie est grande et il n'y a pas d'arbres pour nous cacher.
Neden o çayıra geldiğinde, herkes birden durdu?
Pourquoi tout le monde s'est arrêté quand il est arrivé dans la prairie?
- Ben çiğ yumurtalı istiridye ile başlayacağım.
- Je prendrai une huître de prairie.
Ben de o istiridye ile başlayacağım.
Je prendrai aussi une huître de prairie, quoi que ce soit.
Yalnız o a la carte olarak servis edilir.
- Bien. Huîtres de prairie à la carte. Très bien.
- İki çiğ yumurtalı istiridye.
- Deux huîtres de prairie.
Geceler uzun, ooh, çok uzun... gece geçmiyor
"Les nuits sont longues, oh si longues, " Dans la prairie,
O atı hoş bir otlağa kapattım ki bir daha hiçbir yarışa katılamasın.
Je l'ai installé dans une prairie bien verte pour qu'il ne déconne plus dans les paris mutuels.
Skyview Luncheon Club.
Le club métropolitain de la ville, le country club de la Grande prairie, le club de l'Horizon.
# Engin gökyüzü geniş ve yüksek...
Le ciel de la prairie est vaste et haut
Çayırlıkta kapana kısılmadan önce nehir boyunu takip etsen iyi olur.
Mieux vaut atteindre la rivière avant qu'ils arrivent dans la prairie.
Sanki başka bir zamandan geliyordu. Yazın parkın çayırından gelen sesler gibiydi.
Ils semblaient venir d'un autre temps, comme le bruit de l'été dans une prairie du passé.
Onu peşinde bir ineği sürüklerken çalılıklarda buldum.
Je l'ai trouvé dans la prairie menant une vache.
- İngiltere'deki o çayırı almak için.
- Avoir cette prairie en Angleterre.
Birkaçımız Prairie City'e erzak almaya gitti.
On est allés à Prairie City.
- Webb, seni eski çayır köpeği. - Çekil.
- Webb, mon vieux chien de prairie!
Ben prairie ayının altındaydım. Yalnız bir melodiyi ıslık çalmak
Au clair de lune dans la prairie
- Büyük çayırlığın orada, pirinç tarlasının arkasında.
Tu passes la grande prairie, au-delà des champs de riz.
"I assure you that there is a worse place on earth the prairie buffalo."
Y a pas pire sur terre Que la chasse au bison
Evet. Onlara gökyüzünden, rüzgarla fısıldayacağız.
On se reverra dans la grande prairie où souffle le vent du paradis.
Hayat suyu, çöle karış ve otlakları yeşillendir.
Eau de la vie, abreuve le désert apporte verdure à la prairie.
Prairie Sığır Şirketi.
La Prairie et Cie.
# Çayırlığın karşısında yollar var
Les rails traversent la prairie
Yıllardır söylerim, şafak sökerken en iyisi... büyü yapacağın şeyle ıssız bir çayırlıkta yalnız olmaktır.
J'ai toujours dit que l'idéal... est de se trouver seul... au chant du coq avec ses sujets... au bord d'une prairie déserte.
Ama bu günlerde ıssız çayırlık bulmak ne mümkün?
Mais où trouver une prairie déserte?
Harris, yılan balığı görmek ister misin?
Harris, vous voulez voir une anguille de prairie?
Bir gün bu yolun iki yanında teller olacak.
Un Jour, la prairie subira les clôtures.
- Selam, Zeke.
Je suppose qu'un chien de prairie a fait ce trou de balle dans ta selle... et ton cheval, hein? - Salut, Zeke.
The green prairie stare laughing ♪ Bay Bennet! Bay Bennet!
M. Bennet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]