Prepare traducir francés
14,088 traducción paralela
Yaptığım yemeğe ne oldu?
Qu'est-il arrivé au plat que j'ai préparé?
Sonra da birleşme yerini bantlayacağız.
Et je prépare les sutures.
Yemek yapacağım.
Je prépare le dîner.
Pasgetti yapıyorum!
Je prépare des pasghettis!
Yarınki ev tanıtımı için hazırlanıyordum.
Je prépare une visite pour demain. Qu'est-ce que tu...
Damar yolu açalım.
Prépare une intra-veineuse.
Geri adım atacağından şüphelenmiştim, bu yüzden onun yerine, şu an doğru karar alamadığından belgeleri doldurmaya başladım.
Je suspectais qu'il se retirerait, alors... j'avais préparé une demande de mise sous tutelle car il n'est plus capable de prendre des décisions claires pour l'instant.
Çocuklar merdivene tırmanmaya hazır olsunlar.
Prépare les enfants à grimper sur l'échelle!
Genos, daha hazır değil ama şu an yeni bir ek parça serisi geliştirmekteyim.
Genos, je n'ai pas pu finir à temps ce coup-ci, mais je prépare de nouveaux armements.
Bunu sevmedim.
Je n'aime pas ça. Prépare le mobile-home.
- Sen sadece bizi almak için hazır ol.
- Prépare toi au décollage.
Ben adama mükemmel bir zafer hazırlıyorum, ama onun umurunda bile değil.
Je le prépare à la victoire et il pisse dessus.
Dövüşmeye hazırlanıyor!
Il prépare quelque chose de louche!
Kapıyı kapat. Ben akşam yemeği yaparım.
Fermez la porte, je nous prépare à manger.
Hazır...
Prépare-toi!
Artık benimsin, perişan olmaya hazır ol.
Maintenant, tu es à moi. Prépare-toi à être ravagée.
Önceden hazırlanmıştı. Karşıma geçtiğinde kaldırmıştı.
Il était préparé.
Hazır ol.
Prépare toi.
Eğitiminizde buna hazır olmayacaksınız diye bir şey yok.
Rien ne vous a préparé à ça.
Kendisi ayrıca benim için bir evrak doldurdu.
Et il a aussi préparé un document pour moi.
Aslında RAV4'ün olduğu yere kimlerin gelip gittiğinin kaydını saat 2 : 45'e kadar tutmaya başlamadınız, öyle değil mi?
Vous n'avez pas préparé de registre des personnes entrant et sortant des lieux autour de la RAV4 avant... 14h45, exact?
Toplanma bölgesine dönünce asıl kayıt defterini hazırladım. Muhtemelen onu kastediyorsunuz.
J'ai ensuite préparé un registre officiel, qui doit être celui dont vous parlez.
Demedi demeyin, savaşın eşiğindeyiz. Buna hiç şüphe yok.
Je vous le dis, une guerre se prépare, sans aucun doute.
Eğer yağmur için hazırlanırsam o zaman yağmaz.
Donc si je me prépare pour la pluie, alors il ne pleuvra pas.
Biraz akşam yemeği hazırladım.
J'ai préparé un petit souper...
Jack'in, Rose'u kurtarmaya çalıştığı Titanik sahnesini hazırladım. Dur.
J'ai préparé une scène de Titanic, où Jack sauve...
Bir şey sergileyecek misin?
T'as préparé un truc?
- Şunun için hazırlık yapıyorum.
Je me prépare à goûter de... ça.
İşte buradayız!
J'ai veillé à être bien préparé. Et je l'étais. Et on est là.
Fakat hazır olmalıyız bu yüzden bazı yenilikler yaptım.
Il faut qu'on soit prêtes. C'est pour ça que je vous ai préparé des petites merveilles sur la table.
Seni şimdiye kadar yaptığım ilk yemek.
Le premier plat que je t'ai préparé.
- Evet. - Ve 3 haftada bu adamı sokağa atarız ve Sevgililer Gününe hazırlanırız.
Et dans 3 semaines, on le jette à la rue et on prépare la Saint-Valentin.
Sevgililer gününe mi hazırlanırız?
"On" prépare la Saint-Valentin?
Sizce o ibne Ospina başına neler geleceğini biliyor mu? İyi şanslar.
Tu crois que ce demi-pédé d'Ospina se doute de ce qui se prépare?
I wasted my knives on the meat.
Je lui ai préparé les meilleurs plats.
Hezimete uğramaya hazır ol.
Prépare-toi à perdre.
O yüzden işsizlik nasıl bir şey diye bir an önce hatırlamanı istiyorum çünkü şu andan itibaren bu şehirde başka iş bulamaman için elimden geleni yapacağım.
Donc, je veux que tu sois préparé à ce que ça fait d'être au chômage. Parce que dès maintenant, je ferai tout ce qui est en mon pouvoir pour veiller à ce que tu ne travailles plus jamais dans cette ville.
Baban her zaman hazırlıklı olmak isterdi.
Ton père l'avait bien préparé.
Hazırlanırken bizi koruyacak küçük bir orduya ihtiyacımız var.
Il nous faudrait une armée pour nous protéger pendant qu'on se prépare.
Anlamı "fahişenin pastası". Yani bu pastayı yapan kişi bir fahişe.
Ça veut dire pâtes à la putain, comme la putain qui a préparé ces pâtes.
Oturma odasını sana güzelce hazırladık.
On a préparé ta chambre en bas.
- Çektiniz mi?
On se prépare?
Sıcak temasa hazır ol sürtük!
Prépare-toi à une rencontre du troisième type, salope!
Deli hazırlıklı.
Crazy préparé.
Hazır ol.
Prépare-toi.
Sorun yok, hazırlıklı geldim.
Ça va, je suis préparé.
Kızım bana bir iyilik yap ve barı kur.
Rends-moi service. Prépare le bar.
Kızlarla buluşacaksın, golf sahasında bir petrol zenginininkini yalamayacaksın.
Prépare-toi pour voir des filles, pas sucer un directeur de banque sur un terrain de golf.
Kev odamızı hazırlayacak.
Kev prépare notre suite.
Ve ilk dansları için size özel bir şeyler hazırladılar.
Elles vous ont préparé un petit numéro.
Böylece hepsi bir araya geldi, her biri ve hepsi çok önemli katkıda bulundu çok düşünceli, çok faydalı bir hediye :
Ils se tous réunis et vous ont préparé un cadeau extrêmement utile :