Presidente traducir francés
3,090 traducción paralela
Başkan yardımcısına bir şey oldu.
Il est arrivé quelque chose à la vice-présidente.
Strateji uzmanının, başkan yardımcısından daha yüksek bir mevki olduğunu mu iddia ediyorsun?
Suggérez-vous qu'un stratège en chef occupe un rang supérieur à la vice-présidente?
Yani, başkan yardımcısı, başkan.
Alors, vice-présidente, président... paf.
Hadi ama, sen başkan yardımcısısın.
Allez, vous êtes la vice-présidente.
Bayan Başkan Yardımcısı.
Madame la vice-présidente?
Patricia Whittaker. Demokrat Parti Ulusal Komitesi Başkanı.
Patricia Whittaker, Présidente du DNC.
Crock'ı sevenler kulübünün başkanı.
Elle était la présidente du Fan Club de Crock
Lady Gaga'yı başkan seçtiniz. Ve o da Nicki Minaj'ı başkan yardımcısı yaptı.
Vous allez élu Lady Gaga à la présidence, avec Nicki Minaj comme vice-présidente.
Eve kapandıktan sonra bu durumdan biraz çabuk kurtuldu gibime geldi.
Elle est passée de recluse à présidente assez vite. Il semblerait que tu l'aies touchée.
TV'nin başkanı benim ve hiçbir şey yapamazsın Pussy.
Je suis la présidente de la Tv, et tu peux rien faire, fillette.
Kadın bir başkan olarak, herkes için su yatağı isteyeceğim.
En tant que présidente, je demanderai des lits à eau pour tout le monde.
Taystee hapishane başkanı oldu sürtükler!
Taystee est la présidente de la prison, salopes!
Herkes suç anında başka yerde olduğunu kanıtlıyor sizin dışınızda Sayın Başkan.
Tout le monde a un alibi... Sauf vous, Madame la Présidente.
Yine de Başkanın köstebek olduğuna dair kesin bir kanıt yok.
Toujours pas de preuves évidentes que la Présidente est la taupe.
- Albay.
Colonel. Madame la Présidente.
Sayın Başkan.
Madame la Présidente...
Başkanın bilmesi gerekmiyor.
La Présidente n'a pas besoin de savoir.
- Sayın Başkan.
Madame la Présidente.
Başkan Sally Langston Birleşik Devletler vatandaşı olan bu adama işkence etmemenizi ve onu derhal serbest bırakmanızı emretti.
- La présidente Sally Langston a ordonné que vous arrêtiez de torturer un citoyen des États-Unis. et que vous le libériez immédiatement.
- Makul reddedilebilirlik.
Déni plausible, Madame la Présidente.
Yarın Beyaz Saray'da bu konuda bir toplantı düzenleyecek ve toplantıya ben de davetliyim.
J'ai été convoquée à une réunion à la maison blanche demain avec la Présidente Langston à propos de la lettre de réintégration, qu'elle dit être falsifiée.
Sayın Başkan Yardımcısı, bugün nasılsınız?
Madame la vice Présidente, comment allez-vous aujourd'hui?
Başkan Yardımcısı olmak ister misin Tabitha?
Voulez-vous être vice-présidente, Tabitha?
Kahrolası dönem birincisi ve öğrenci konseyi başkanıyım ve okuldaki "İsa'nın Haçlıları" nın başkanıyım.
Je suis major de promo, chef du conseil étudiant et présidente de la croisade de Jésus.
Her şey doğru düzgün yapılabilirse o Başkan Purcell bile olabilirdi.
Enfin je pense qu'elle... elle pourrait être Présidente Purcell quand tout sera dit et terminé.
Jacob sana ikinci başkanlık öneriyor.
Et il n'y a pas que ça. Jacob veut t'offrir le poste de vice-présidente.
Orta Yol'un eski başkanı ve eski bir başbakan yeni bir parti kurunca olay oluyor tabii.
Quand l'ancienne présidente des centristes et ancienne Premier ministre crée un parti, c'est un événement.
Ama siz neden denemiyorsunuz Sayın Başkan Yardımcısı?
Mais pourquoi n'essayez-vous pas, madame la vice-présidente?
Öncelikle, şeffaf olmak adına idari ayrıcalıklarından feragat edip Bayan Wilson'ın kurulda bize katılmasına izin verdiği için başkan yardımcısına teşekkür etmek istiyorum.
J'aimerais commencer par remercier la vice-présidente d'avoir levé le "privilège de l'exécutif" dans l'intérêt de la transparence et d'avoir permis à Melle Wilson de se joindre à nous aujourd'hui.
Buyurun Bayan Başkan Yardımcısı.
Tenez, madame la vice-présidente.
Şimdi mümkünse başkan yardımcısının resmi ve siyasal görevlerini karşılaştırmak istiyorum.
Maintenant j'aimerais essayer d'analyser les fonctions officielles de la vice-présidente par opposition aux fonctions politiques.
Başkan Yardımcısı Selina Meyer.
Vice-présidente Selina Meyer.
Tek kelime : "başkan-yardımcısını-derhal - buraya-getir-toplantımız-var-amına-koyayım".
Son mot est "ramène-la-vice-présidente ici-illico-on-a-une-réunion."
- Bayan Başkan Yardımcısı?
- Madame la vice-présidente? - Hein?
- Başkan Yardımcısı'nın ofisi.
- Bureau de la Vice-présidente.
- Ben Başkan Yardımcısı.
- C'est la vice-présidente.
- Hayır, ben Başkan Yardımcısı'yım.
- Non, non, c'est la vice-présidente.
Senato başkanıdır o.
C'est la Présidente du Sénat.
- Bayan Başkan Yardımcısı.
- Madame la vice-présidente.
Bayan Başkan Yardımcısı, bu General Mercer.
Madame la vice-présidente, c'est le général Mercer.
Silahlar ateşlendiğinde gürültü çıkaracak, Bayan Başkan Yardımcısı bu yüzden küfretmeyin.
Quand les coups partiront, ça va faire du bruit, Madame la vice-présidente, alors pas de gros mots.
Başkanla görüşmen nasıl gitti?
Comment s'est passé la réunion avec la Présidente?
Evet, ama Danforth öğrenir ve başkana söylerse, hepimiz ölürüz.
Oui, mais si Danforth le découvre et le dit à la Présidente, alors on est tous mort.
Emir başkan tarafından verildi.
Cet ordre a été sanctionné par la Présidente.
Başkan, Kosova'da yaptıklarınızdan oldukça etkilendi.
La Présidente est assez impressionée de ce que vous avez fait au Kosovo.
Bunun başkan için hassas bir konu olduğunu biliyorum.
Je sais que c'était une situation délicate pour la Présidente.
Başkan ve ben bu konuda çok düşündük.
Avec la Présidente cela nous a fait beaucoup réfléchir.
Hadi ama Birkhoff, başkanın ilgilenmemizi istediği sadece dört görev var.
Allez Birkhoff, il ne s'agit que de quatre missions sur lesquelles la présidente veut qu'on jette un coup d'oeil.
Eğer başkan, ajanlara onaylanmış görev yaptıracak olsaydı CIA'i kullanırdı.
Si la présidente voulait des missions d'espionnage en accord avec la constitution, elle aurait utilisé la CIA.
- General Mercer.
- Désolé d'appeler, Madame la vice-présidente, mais nous allons discuter de la situation des otages dans près de 25 minutes. - Général Mercer.
- Teşekkürler Bayan Başkan Yardımcısı.
- Merci, madame la vice-présidente.