English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ P ] / Primordial

Primordial traducir francés

334 traducción paralela
Çok büyük önemi olan bir şey...
Il est primordial...
Maddi kuvvete dayanan bu savaşta daha fazla malzemeye sahip olmalısınız, daha fazla malzemenin altını çiziyorum.
Maintenant, dans cette bataille matérielle, l'équipement dont vous disposez joue un rôle primordial.
Günah çıkartmak için bir erkeğin özel giysilere ihtiyacı yok.
L'habit n'est pas primordial pour être un tueur de péchés. Je sais.
İnan bana, mutlaka...
Crois-moi, c'est primordial!
Basın toplantısı için sakin ve rahat olması çok önemli.
Il est primordial qu'elle soit calme et détendue pour la conférence de presse, docteur.
Amacımıza ulaşmak başta gelmeli.
L'objectif est primordial.
Dini hayatta bu çok önemlidir.
C'est primordial, pour la vie religieuse,
Bulacağız. Bulmak zorundayız.
Nous en aurons... c'est primordial!
Unutmayın ki fabrika teslim tarihlerine uymak zorunda.
L'usine doit d'abord réaliser son plan quinquennal, c'est primordial.
Sorun çözülmüştü. Bu yolla bölümün oyuncu kadrosunu da sınırlamış olduk.
Il était primordial pour nous de respecter autant que possible la chronologie de Star Trek.
Bunun ne kadar önemli olduğunu söyleyeceğim.
Ce que je vais vous dire est primordial.
Çağrıyı iptal ettirmen önemliydi, ahbap, çünkü Sampson'un Bel-Air'i arayacağını bilen tek kişi sendin.
L'appel d'annulation est primordial, parce que vous étiez le seul qui savait que Sampson appelait le Bel-Air.
Efsanenizin sürdürülmesi bir gereklilikti...
Il était primordial de maintenir votre légende.
- Teğmen, burada hız çok önemli.
- Agir rapidement est primordial.
Doktor % 87 olasılıkla ölecek.
C'est primordial. Le docteur a 87 % de chances de mourir.
Benim için en önemli olan şeyde yanılmadım kocam Andreas ile birlikte olmamda...
Je n'ai pas échoué dans ce qui a été primordial pour moi... la vie en commun avec mon mari Andreas.
Divine'ı bilmediğiniz için değil. Ama genel deneyim eksikliğiniz de var gibi geliyor.
Ce qui est un élèment primordial... pour ce travail particulier... mais en plus vous manquez d'expérience en général..
Aynı zamanda da, ilk içgüdülerini kullanmayı becerebilen.
et capables en même temps d'utiliser leur... instinct primordial, leur instinct de tuer,
En çok önem verdiğim budur.
Un rôle, c'est primordial.
Biliyor musun, bu onun için büyük bir oyun?
Pour lui, ce procès est primordial.
"Bilgelik yaşamı uzatır" derdi Bilge olmak en önemli şeydir.
"Augmenter la sagesse, c'est augmenter la vie." C'est primordial.
Gidip onları sepetleme emri almıştınız ama siz ne yaptınız.
L'encerclement était primordial.
Ve ördek evrim merdivenini tırmandıkça kanatlarına "Hoşça kal" der.
Le canard primordial gravit l'échelle de l'évolution. Il jette ses ailes...
Unutma, daha onları yakalamadık.
As-tu oublié que le temps est primordial?
En kısa zamanda görüşmemiz gerekiyor.
Il est primordial que nous nous rencontrions au plus vite.
Bir yıldızgemisinin kuralları vardır, aynı bizim olduğu gibi.
Et un ingrédient primordial des rites amoureux adolescents.
Bu işle incelikle uğraşmaktaydım. Malın yerini ve senin hapse girip girmeyeceğini bilecek birini ayarlayım ve sen Rambo gibi içeri dalıp adamı beşinci kattan aşağı sallandırıyorsun!
Je coince un gars primordial... qui me tuyautera sur le butin, et l'enquête... et toi, le Rambo du pauvre, tu le pends à la fenêtre du 5ême!
Pekala, sinyalin tam olarak nereden geldiğini bulmak önemli.
Tout à fait, il est primordial de déterminer la source du signal.
En önemli şey Mavi Ay.
Clair de Lune est primordial.
) Rüyadan söz edilmesi, hayati önem taşıyordu.
Le récit du rêve a été primordial.
İçeride kraliyet heyetini karşılamak için film yıldızları ve her şeyin ortaya çıkmasının sağlayan kamera arkasının yorulmaz emektarları bekliyorlar.
A l'intérieur, les vedettes attendent d'accueillir la famille royale tout comme le personnel dévoué qui joue un rôle primordial en coulisses.
Senin de bana değer verdiğin gibi, bu yüzden kimseye gidip te hiçbir şey söylememen çok önemli, bilirsin...
Autant que tu m'aimes, toi. Aussi, il est primordial de ne parler à personne de... tu comprends?
... ilkel sürüngen.
... un reptile primordial.
Evie, şöyle otur.
C'est primordial. Evie... là.
Son derece önemli.
C " est primordial.
- Elimden başka bir şey gelmez. - Deneylerimde zaman çok önemlidir.
Le temps est un facteur primordial dans cette expérience.
MacKenzie'de bunun hakkında şaka yapmayız.
C'est primordial, chez nous.
Psikiyatri hastalarında, 24 saatlik döngüler sürdürülmelidir.
En psychiatrie surtout, Ie sommeil est primordial.
Tabii ki sözlesmemizde, çok önemli bir...
Bien entendu, ce volet primordial de notre contrat...
Bu trombon senin için önemli.
C'était primordial, le trombone!
Tepkisi çok ilkel. Yaşananlara böyle bir hava katıyor.
Il est primordial qu'elle apporte ce genre de musique dans cette histoire.
Yani, bu gece onun üzerinde iyi bir etki bırakmanın benim için hayati önemi var, senin için de hayli akıllıca olur.
Il est donc primordial que tu fasses bonne impression ce soir.
Bunun öncelikli olduğunu sanmıyorum.
Ce n'est pas primordial.
Burda söylenen tek şey.. aydınlanmasını tamamlayabilmiş bir insanın.. zevk için yaşamanın..
La réalisation de soi est le but primordial, autant y parvenir par le plaisir que par la douleur.
Size minnettarız, ancak kızımın mutluluğu herşeyden önemlidir.
Nous vous remercions, mais le bonheur de ma fille est primordial.
Önemli olan bu, unutma.
C'est primordial.
- İdman mükemmelleşmeyi sağlar.
S'entrainer, c'est primordial.
Bu şart.
C'est primordial.
Özellikle evlilik hayatını. Gençler büyüklerin sorunlar dünyasına ilk defa girerlerken, genç olmanın verdiği heyecanı...
Il est primordial de comprendre cela avant de connaître la vie adulte et en particulier le mariage, où l'on se trouve pour la première fois face à des questions sérieuses.
Loş ışığa ihtiyacı var.
C'est primordial.
- Bu senin için önemli mi?
- C'est primordial?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]