Prêt traducir francés
43,294 traducción paralela
Telefona yazılmış bile.
Et déjà prêt sur mon téléphone.
Uçak hazırdır.
Le jet devrait être prêt.
Eğer onun gibi biri, sizin gibiler için ölmeye kalkıyorsa, o zaman kesinlikle buralardan değilsiniz, değil mi?
Si quelqu'un comme lui est prêt à mourir pour quelqu'un comme vous, alors vous n'êtes certainement pas des environs.
- Daha hazır değil.
- Ce n'est pas prêt.
- Hazır olmak için vaktimiz yok.
- On a pas le temps d'être prêt.
Bu bir borçtı.
C'était un prêt.
Özellikle, bir skydiving uçağı, üzerinden emniyete alınmış Kitap dışı bir kredi Ve başka bir kabuk şirketi aracılığıyla.
Plus précisément, un avion pour sauts en parachute, grâce à un prêt au noir et via une autre société offshore.
Bir kabuk şirketi tarafından kontrol edilen bir uçak, Gizli bir kredi ile finanse edilen ; Kanada'ya giriş ve çıkış,
Un avion géré par une société offshore, alimentée par un prêt secret, des allers-retours avec le Canada, qu'est-ce que ça suggère?
Ve Shepherd için ölmeye hazır olduğunu?
Et que tu es prêt à mourir pour Shepherd?
Nakile hazır bir suçlu var.
J'ai un prisonnier prêt pour le transfert.
Çünkü kaçmak için hazırlanmıştım.
Parce que sinon, j'étais prêt à fuguer.
Tam bir ziyafet, çarşamba günü.
Entièrement prêt pour mercredi.
Şüphelinizin anlaşma yapmak için aranıp aranmadığını öğrenmemiz lazım.
Bien, maintenant voyons si notre suspect est prêt de faire un marché.
Bütün bu kıyımlar hayatın rutini oldu, ve hiç kimse bu konuda bir şey yapmaya yanaşmıyor.
Tout ce carnage est devenu la routine, et personne n'est prêt à y faire quelque chose.
Anlıyorum, Marvin, ama senin de medyadan hiç kimsenin kendisini tehlikeye atmak istemeyeceğini anlaman lazım.
Je comprends, Marvin, Mais j'ai besoin que vous compreniez que personne dans les médias va être prêt à se mettre en danger.
tamam. durum böyle olsa da, hiç kimsenin içeri girmesine izin verecek değilim.
D'accord. Mais même si tel est le cas, Je ne suis pas prêt à laisser quiconque aller là-bas.
Hazırım.
- Bon, prêt.
Ben hazırım.
Je suis prêt.
Sen de hazır mısın?
Tu est prêt?
Hazırım.
Prêt.
Yayın başlamaya hazır.
Le réseau est prêt à fonctionner.
Araç hazır.
Le transport est prêt.
Söylüyorum.
- OK. Tu es prêt?
Süreç'e hazır olduğumu neden düşünüyorum?
Pourquoi je pense être prêt pour le Processus?
İyi çizebiliyorum ve marangozluk biliyorum, Açıklar'a hazırım, yemin ederim.
Je dessine bien, je connais la menuiserie, et je suis prêt pour l'Autre rive, je le jure.
- Hazır mısınız?
- Prêt?
Hazır mısın?
Tu es prêt?
Bireysel testine hazır mısın?
Es-tu prêt pour ton test individuel?
Kargo hazır.
Le chargement est prêt.
Henüz ölmeye hazır değilim.
Je ne suis pas prêt à mourir... pas encore.
Bu da dışarı çıktığınızda kullanıma hazır olacak.
Et ce sera prêt quand vous allez émerger.
Bacaklarına dikkat et.
Prêt. Attention les jambes.
Gidip arabadan ağacı alayım ki Happy buraya geldiğinde... -... hazır olsun.
Je vais chercher le sapin dans la voiture et il sera prêt quand Happy sera là.
Gitmeye hazır mısın?
Prêt à partir?
Mesaj, beklemede kalın diyordu.
Le message disait de se tenir prêt.
Ekipmanları topladık ve gitmeye hazırdık.
J'ai monté le matériel et on était prêt.
Dairesi hazır olunca ne yapacaklar acaba?
Je me demande ce qu'ils vont faire quand son appartement sera prêt.
- Aslında haftalardır hazır.
Il est prêt depuis des semaines.
Kanka, kanka dinle. Her şey yolunda. Sadece dairesindeki işin birkaç hafta önce bittiğini öğrenmeni istememiş.
Écoute, tu t'inquiètes pour rien, elle... ne voulait pas que tu saches que son appartement était prêt depuis quelques semaines.
Bernadette dairenin hazır olduğunu söyledi.
Bernadette m'a dit que ton appartement était prêt.
İyi, Sheldon'a dairesinin bittiğini söyledim. Ama sen demin bitmedi dedin, o yüzden kafam karmakarışık.
OK, j'ai dit à Sheldon que son appartement était prêt, mais tu viens de dire que non, donc je suis perdu.
Evim iki haftadır hazır.
Il est prêt depuis deux semaines.
Kurallar gizemlidir, ama bir aylık dansın ardından kuşların hepsi eşleşmiş, çiftleşmeye hazırlanıyor olacak.
Les règles sont un mystère mais, après un mois de la danse, tous les oiseaux auront appariés et sera prêt à s'accoupler.
Ev sahibi yalnızca korkutucu değil savaşmaya da hazır.
Le propriétaire est non seulement intimidant Il est prêt à se battre.
Hazır mısınız?
Es-tu prêt?
Ama elimizde bize yardım etmeye gönüllü gerçek bir Barrow Çetesi üyesi var.
Nous avons un membre du gang Barrow qui est prêt à nous aider.
Ben de sana inanmaya hazırlanıyordum zaten.
Je suis presque prêt à te croire.
- Herkes hazır mı?
- Tout le monde est prêt?
- Ne için hazır mı?
- Prêt pour quoi?
- Hazır mısın, dostum?
- Tu es prêt? - Oui, mon pote.
- Hazırım tabii ki. - Neye hazır mı?
- Prêt pour quoi?