English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ P ] / Punkın

Punkın traducir francés

166 traducción paralela
Bu Punkın telefon numarası elimizde.
On a le numéro de téléphone de ce tocard.
Nasıl çalınacağını bilmene gerek yok, punk olman yeter.
Pas besoin de savoir jouer, il suffit d'être punk!
- Siz punk mısınız?
Ça va.
Sen de benim gibi beyaz bir kasaba punkçısısın.
Tu es un punk blanc de banlieue, comme moi.
Serseri arkadaşların bütün gece aradı.
Ce petit punk a appelé ici toute la soirée.
Bana Punk'ın babası diyorlar.
La presse m'appelle le parrain du punk.
Genç punk. Bay Rock'n'Roll ukalanın teki.
Un môme très rock n'roll, un frimeur.
Elinizde onunla dolaşırdınız.
Ca s'appelait un "punk".
Ecdadını sikeyim senin!
Eh bien, vas te faire encule puis, punk.
Dangalak, serseri, pislik arkadaşlarını bizim üstümüze salman hiç hoş değil.
Je ne comprends pas vous envoyer votre punk-ass, buste-cul amis Jheri-curl-ass à tirer sur moi et mon intime. Ils aiment Got traité.
- Biz iğrenç bir punk rock grubu değiliz!
- On n'est pas un sale groupe de punk rock!
Punk! - Nasılsın?
- Comment tu vas?
Bir ayaklanma hareketinden daha fazla olmamalı... Eğer mavi saç boyası almak için bu kadar çok zaman harcamasaydın... Ve puNk kıyafetler almaya gitmeseydin?
Ça serait pas plus un acte de rébellion... de pas passer autant de temps à acheter de la teinture bleue... et d'aller t'acheter des fringues punks?
Hey, yeni imajını sevdim. Bu, ne... punk mı?
J'aime bien ton nouveau look.
Harika, sanki herifler pankın tanrısı gibiler.
C'est les parrains du punk. Tu savais ça?
Bir sahtekar olduğumu düşünüyordum kafasını kazıtıp, punkçu olduğunu söyleyenler gibi.
Je me sentais comme un imposteur, du genre à se raser la tête pour passer pour un punk.
Ama Smoker-san Punk Hazard dört yıl önce yaşanan olaydan adanın kapatılmasından beri bomboş.
Oui, encore l'avocat. Il a dit que mon contrat devait être réécrit et amélioré.
Belki bu gece punk kulübünde şansın yaver gider.
T'auras peut-être une touche à la boîte punk, ce soir.
bir anda pank rock yıldızı olurum sahnelerin ve ekranların ve asla
Soudain je suis cette rock star punk De la scène et de l'écran Et jamais
Anladın mı?
Tu aurais juste une vie minable de punk.
Her iki günde bir narkotik ona baskın yapardı.
Un punk drogué. On faisait des descentes chez lui tous les deux jours.
Ve punk'ı sevmezlerdi.
Et elles n'aimaient pas le punk.
Bir Punk grubu için biraz dişin uzun değil mi senin?
Tu n'as pas passé l'âge des groupes punks?
Punk rock'u olduğundan daha beter yapamazdın.
Oui, ça simplifie un peu les choses.
Domuz erkek arkadaşın bundan zevk duyabilir. - Gerçekten duyar.
Tu ne pouvais quand même pas massacrer du punk, si?
Bütün "punk" ve "garage" plaklarını biliyor. "Sensiz Olmaz" daki plakçı gibi.
Numéros de catalogue et tout C'est dingue. C'est entièrement en Haute Fidélité
Bu, her şeyi berbat edebilecek negatif bir izlenim veriyordu.
Ca n'allait pas être possible. C'était tellement négatif... LE PUNK ROCK sort des égouts... que ça allait tout détruire.
Dee Dee Ramone, gelecek vaadeden New York punk grubunu bıraktığını söyledi.
Dee Dee Ramone dit avoir quitté le groupe punk les Ramones.
Punk'ın bütün felsefesi budur.
Tout comme la philosophie du punk :
Metal konserinde pogo yapanların üstüne atlıyormuş gibi.
On dirait du pogo dans un concert punk.
- Bir kısmını. 5 yaşındaydın.
On t'a dit que ça faisait punk.
Burası punk-rock gurubu olan Basit Planın şehrin ortasında son kliplerini çektikleri yer.
En direct du centre-ville, où le groupe punk-rock Simple Plan - tourne son dernier clip.
Kaldığın yeri aradım ve resepsiyondaki serseri bana dedi ki...
Donc j'apelle cet endroit où tu étais sensé être, et un punk à l'accueil me dit...
Punk'ın adını kirletiyor.
Ça salit le genre.
Biliyor musun, başvuruları almak için sabahın yedisinde burada olmak senin için çok boktan bir şey olacak.
C'est vrai que faire un inventaire à 7 h du matin, c'est très punk.
İki nedenden dolayı saçlarını uzatmasına izin vermiyoruz. Birincisi, hep baş kaldırıda olduğu için Toyah'a benziyor. İkincisi, bitlerle arası iyi.
On lui rase le crâne, sinon il ressemble à un punk et il a plein de poux.
Bence başlarda çok kaba bir gruba aitti. Snowboard genelde punk rock dinleyen çocukların çıkıp dağıtmak istedikleri bir spordu. Saldırgan olabilecek ve kendilerini ifade edebileceklerdi.
Les néviplanchistes étaient des punks qui voulaient tout casser... et tenter de s'exprimer agressivement.
Hiç punk görünümlü oldun mu Walt?
Tu n'as jamais eu de période punk Walt?
House'un değil, Vogler'ın.
Sa nouvelle version de Punk'd.
Atıldın, serseri! Sürpriz!
Tu as été X'd punk d!
Bir amigo kızın punk'tan hoşlandığını görmek beni şaşırttı.
Honnêtement, je suis juste surprise qu'une pompomp girl aime le punk.
Mark'ın aşşağılık bir uyuşturucu satıcısı olduğunu söyledi ve eğer ondan alırsam, temizlenecektik.
Il m'a dit que ce punk était une ordure de dealer et que si je me le faisais, on serait quitte.
Birçok punk-rock şarkısının sözlerinin kendisine durmaksızın öğütlediği gibi : Harold Crick hayatını yaşıyordu.
Ce que Ies Iancinantes paroles de maints morceaux punks Iui disaient de faire : harold Crick vécut sa vie.
Sen pankçısın!
Tu es un punk!
Punk-rock'ın bu olabileceğini hissettim.
Je sentais que c'était comme ça que le punk rock devait etre.
O haftanın sonuna doğru kendimi Punk rock dinleyen biri olarak ilan etmiştim.
A la fin de la semaine... Je me qualifié comme un Punk Rocker...
Aslında, Punk-rock dinleyen biri olmak Rock-yıldızı olmak istemediğimi fark etmeme yardım ettiği için kendime güvenmemi sağladı.
En réalité, devenir un punk rocker... à fait grandir mon estime de moi car sa m'a fait réalisé que je n'avais pas besoin de devenir une Rock Star.
Bir yönden Led Zeppelin gibi olmak istedim ama tam anlamıyla Punk-rock'ın en uç noktası olacak bir şey yapmak ve gerçekten ağlak pop şarkıları yapmak istedim.
Faire du Led zeppelin et passer a un truc extrêmement Punk Rock... Et faire des chansons pop...
Bak, Lil, hepimiz senin uzun süredir devam eden sinir krizlerine punk grubuna, arı yetiştiriciliğine ve küçük hırsızlıklarına müsammaha gösteriyoruz, ama şu an uğraştığın benim kariyerim.
Ecoute, Lil, on tolère tous cette dépression nerveuse prolongée qui t'atteint de toute évidence, avec le groupe punk et l'apiculture et le petit larcin, mais c'est ma carrière que tu fiches en l'air.
Benim için mal satan, öylesine punk bir satıcısın.
T'es juste un dealer comme un autre qui vend pour moi.
Burası Brooklyn, Lil. Punk festivali değil. Ve bana tüm dövmelerini sildirdiğini de söyleme sakın.
C'est Brooklyn Lil', pas la Warped Tour, * et ne me dis pas que tu as enlevé tous tes tatouages.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]