Quon traducir francés
106 traducción paralela
Şu ana kadar bir tek seni bulduk.
Vous êtes Ia seule quon a trouvée
Hayır, aldıklarını hak ettiğin zaman kural işler.
INon. Ça fonctionne seulement quand on mérite ce quon prend.
Düşündüğümüz kadar ciddi değilmiş.
Ce n'étaít pas aussi grave quon pensaít.
- Ton quon mu, dai chak mı?
- Ton quon ou dai chak?
Bunun yanı sıra bizde görevlerimizi yapıyoruz.
On a tout ce quon peut demander.
Kalkmanıza yardım edeyim, Bay Quon.
Permettez-moi de vous aider, M. Quon.
Bana kalırsa, Bay Quon, yemekleriniz harika.
Personnellement, M. Quon, je trouve votre cuisine excellente.
G'Quan gezegenimizden çok uzakta bir yerde savaştıklarını düşünüyordu.
G'Quon pensait qu'ils étaient en guerre loin de notre monde.
- G'Quan mı?
- G'Quon?
"G'Quan'ın Kitabı" aslında el yazısıyla kopya edilir.
Le livre de G'Quon a été copié à la main, à partir de l'original.
- Bebek, istediğimiz bu değil mi?
Le bébé- - C'est ce quon veut, non?
Laserler takılmadan önce.
C'était avant quon installe les lasers.
Size ve çocuğunuza iyi bakılacak.
Je m'assurerai quon s'occupe bien de vous et du bébé à Rome.
Çok iyi tanışmadığımızı biliyorum... ilk izlenimim... bir yabancı olarak çok yakınız.
Je sais qu'on ne se connaît pas très bien mais... j'ai limpression... quon est étrangement très proches.
Tekwando çalışacağım. Katılmak ister misin?
Je vais aller faire du yung moo quon.
Tamam. 40 dakika önce inmişler ve yürüyüş hızı ortalama saatte 8 km olduğuna göre yaklaşık 5 km yarıçapında bir alanda olmalılar.
Sils se sont posés depuis 40 mn et quon marche à 8 km / h, ils sont à environ 5 km.
Umalım da birileri onu tanısın.
Espérons quon le reconnaisse, lui.
Randall'ın söylediğine göre mahkumun biri kaçış için yanaşmış.
Randall mavait dit quon lavait abordé pour sévader.
Çok garip. Babamın kullandığı eski moda bir yağdır. Miami'de o markayı satan tek mağaza olduğunuzu gayet iyi hatırlıyorum.
Cest drôle parce que mon père utilisait ce lubrifiant et je me souviens quon en trouvait que chez vous.
Gizli uyuşturucu laboratuvarlarında kullanılan uyuşturucular düşünülünce içeride ne olduğunu bilmek imkânsız.
On sait jamais ce quon peut trouver dans ces labos clandestins.
Bu camları birbirinden ayırana kadar hiçbir şey güvenli değil.
Sortez les sacs. Tant quon naura pas isolé ce verre, on sera en danger.
- Ben bir sürü partiye giderim.
Le problème, cest quon y a trouvé vos empreintes.
Seninle işimiz bittikten sonra.
- Je veux mon avocat. - Après quon vous ait examiné.
Ve sonra seçip çıkartacağımız alanlarda sıfır olacak.
On peut aller droit sur les zones quon veut prélever.
İyot, kükürte karşı tepkime gösterir.
Cest ce quon cherche. ça réagit au sulfure.
Çünkü el yazısı analizi yaptığımızda, işyerinizdeki notlarla yollanan çiçekteki kart arasında bir uyuşma olacağından eminim.
Car si on fait une analyse graphologique, je suis sûr quon trouvera un lien entre vos notes de bureaux et cette carte anonyme accompagnant un bouquet.
Lester,... bu adam için ölmeye değer mi?
Lester, ce type vaut la peine quon meure pour lui?
Beni dışarı gidenden çok. içeriye giren ilgilendiriyor.
Et surtout celle quon a tirée dici.
İnsanların asıl Nedir Kire'den korkmalılar.
Cest de Nedir Kire quon devrait avoir peur.
Sen ve ben, dostum. İstediğimiz her şeyi elde edebiliriz.
Et vous et moi, mon ami, on aura ce quon voudra.
- Tüm açılardan bu son görünüşü.
Cest le dernier visuel quon a delle.
Geçen yıl piyasaya virüslere karşı dezenfektanlar sürüldü.
Un nouveau désinfectant quon utilise sur les bateaux.
Onu görmeden kimse kıpırdamasın.
Personne ne bouge avant quon ne le voie.
Ama aslında karıma tecavüz eden p.ç'e canı yandığı için yardım ettiğinizi mi söylüyorsunuz.
Mais en fait, vous aidez le salaud qui a violé ma femme parce quon lui a fait du mal?
- İsterseniz tümünü analiz için laboratuara geri götürebiliriz.
Vous préféreriez quon amène ça au labo?
- Tecavüze uğramadığını savunuyor.
Elle dit quon ne la pas violée.
Tek tanıdığımız insanlar kulüpteki ya da çocukların okullarındaki kişiler.
Les seuls gens quon connaisse sont ceux du club ou de lécole.
Brad, elimizdeki kanıtları anladığını sanmıyorum.
- Non. Tu ne comprends pas la preuve quon a.
Ona asla onunla birlikte olamayacağımı, onu 10 yıl önce tanısaydım ya da üç çocuğumun ve Dennis'in olmadığı başka bir hayatım olsaydı, her şeyin başka türlü olacağını söyledim.
Je lui ai dit quon ne pourrait jamais être ensemble... Que dix ans plus tôt, peut-être, sans mari et sans enfants.
Bunun anlamı, kanıtları şüphelinin lehine ve aleyhine eşit olarak yorumladığımızda, şüpheliden şüphe edildiği hâlde delil yetersizliğinden suçsuz olduğunu kabul etmek zorundayız.
ça veut dire quon peut interpréter la preuve en faveur ou contre le suspect. Et on est obligés de lui accorder le bénéfice du doute.
Muhtemelen küçük bir kız gibi bağırarak gitmiştir.
Il sest fait tuer avant quon découvre la vérité. Il a dû couiner comme une fillette.
Tamam, eminim ki dedektifler ilgileniyordur.
Je suis sûr quon sen occupe...
Bak burada ne var. 4-20 çocuklar.
Quest-ce quon a ici? La bande du 4.20
Yani birisi, polisi aramakla kaçmak arasında tereddütte kaldı demek.
Cest ce quon fait quand on hésite entre appeler la police ou senfuir.
200'ün üstünde göremediğimiz mermi izleri vardır.
Il y avait plus de 200 balles quon ne voyait pas.
Önemli olan bizim kendimizi nasıl bildiğimiz.
La seule chose importante, cest ce quon sait, au fond de nous, sur nous-mêmes.
Mahkumumuz Pete Wilton'ı ziyaret edip, oğlunu bulduğumuzu söyleyelim.
Je vais dire à Pete Wilton quon a trouvé son fils.
Bu sabah kimliği belirsiz bir kadın cesedini inceleme görevine gittim ve —
La fille quon a retrouvée ce matin...
Şimdi araba ile taşın düştüğü yer arasına işaret koyalım.
Voilà ce quon va faire :
Bilmiyorum, belki bir gün bunu konuşuruz değil mi?
Un jour, il faudra bien quon en parle.
Biz bulalım diye silahı da kanala atıyorsun.
Et larme, afin quon la trouve.