Rigueur traducir francés
529 traducción paralela
Tebrikler, ikimiz içinde.
Alors les félicitations sont de rigueur, pour nous deux.
İnceleme, çok parlak olmasa da, özenli.
L'examen, pas brillant, mais montre de la rigueur.
Bence kadeh kaldırmalıyız, ne dersiniz?
Un toast est de rigueur.
Evet, seste bir titreme iyi gider
- Oui, le sanglot est de rigueur.
- Bunu bana karşı kullanmayın lütfen.
- Ne m'en tenez pas rigueur.
"İğrenç" deme tatlım. Gerekirse "kötü" de... -...
Ne dis pas "ça pue", dis "ça sent", à la rigueur.
Kamp kurallarıyla tam uyum içinde olmasından tümüyle sorumlusun...
Une stricte propreté est de rigueur.
Benden nefret etmeni istemiyorum.
Ne m'en tenez pas rigueur.
Şimdi kuşkusu olan varsa onu görevden hiçbir sorun olmadan alabilirim ve sizi temin ederim ki kimse hakkında tek bir kötü söz söylemeyecek.
Si l'un d'entre vous a des doutes, il doit abandonner immédiatement, je promets que nul ne lui en tiendra rigueur.
Her akşam yaptığın hac ziyaretinin sebebi, bu mu yani? Hayır, dostum.
Des acteurs, à la rigueur, mais des voleurs, des assassins, c'est choquant.
Olacaksa sıçan olsun.
A la rigueur, rat.
Çok acımasızca!
Quelle rigueur!
İlk kural, ziyaretçi baylar kravat giymek zorunda.
Écoute, d'après le règlement, la cravate est de rigueur.
Ne var ki askeri saygının gözden kaçırılmamasını istiyoruz.
Néanmoins, le respect militaire reste de rigueur.
Tarlalar bol mahsul verdi ve hayvanlar sabır ve özveriyle hasadı tamamladılar.
Les champs étaient devenus productifs, ils furent semés et fauchés avec rigueur et ferveur.
Hepimiz oyuna ilk başladığımızda böyle yaparız.
La prudence est de rigueur.
İsrailoğulları da Mısırlılar tarafından insafsızca hizmete zorlandı ve hayatları kölelik yüzünden acıyla doldu ve yakarışları Tanrıya ulaştı ve Tanrı onları duydu.
Ainsi les Égyptiens forcèrent les enfants d'Israël à servir avec rigueur, et leur vie réduite à l'esclavage les remplissait d'amertume et leurs pleurs montèrent jusqu'à Dieu et Dieu les entendit.
Gerekirse onu geri almayı düşünebiliriz ama... bunun için tamamen değişmeye söz vermesi lazım.
- À la rigueur, on pourrait essayer de le reprendre. Pour ça, il faudrait qu'il s'engage à changer du tout au tout.
Bu seferlik görmezden geleceğim.
Je n'en tiendrai pas rigueur cette fois.
Ve uygarlaşma adı altında özenle disiplin altına alınacak...
Il faut la réprimer avec rigueur au nom de la civilisation
Çok can sıkıcı! Ama çok istiyorsan, bir hafta, belki!
Si tu veux, une semaine à la rigueur.
Beyler, bir açıklama yapacağım.
Garçons, quelques explications sont de rigueur.
İnsanların neler söyleyeceğini bir düşünün.
Où est notre rigueur morale?
Bana açıklama yapmak zorunda değilsiniz çünkü sizinle bir meselem yok.
Je ne vous en tiens pas rigueur.
Uygunsuz bir zamanda geldik..... ama Hasler bizi bağışlayacaktır.
Il n'a pas de santé. C'est une heure indue, mais ce bon vieil Hastler ne m'en tiendra pas rigueur.
Sağdaki sarışın olabilir ama.
Huh, la blonde à la rigueur.
Güzel bir yemek için, mum ışığı romantizmin gereğidir.
Pour les dîners romantiques, les bougies sont de rigueur.
İhanetin sonuçlarının ne olacağını - ayrı ayrı ve grup olarak - açıklığa kavuşturma zamanıydı.
Il fallait rappeler la rigueur du châtiment. C'était urgent pour soi et autrui.
Ama size derim ki, hüküm günü Sur ve Sayda'nın hali sizinkinden daha iyi olacak!
Je vous le dis, à Tyr et à Sidon il y aura moins de rigueur au jour du jugement.
Siyah kravat.
Cravate noire de rigueur.
Zaten böyle sağlıklıyken, tıbbi muayeneye gerek yok.
Leur santé est tellement bonne, l'examen médical n'est pas de rigueur.
Son derece dikkatli olunmalı.
La plus grande prudence est de rigueur.
Bunun kanuni işlemleri var.
Et les procédures de rigueur?
- O asılmıştı sonra gitti, her neyse. Ama öbürü buradaydı!
Le pendu à la rigueur, mais celui-là il était là, avec des fleurs, enfin...
Senin haberin yokmuş.
Joey me dit que les félicitations sont de rigueur, et que vous ne saviez pas.
"Melez" terimi kullanılabilir.
Le terme de "bâtard" peut à la rigueur s'appliquer.
oh, belki küçük bir şey.
Une petite chose, à la rigueur.
Müttefiklerimizle ilişkimizde korunması gereken hassas dengeler var.
Certaines amabilités sont de rigueur dans nos relations avec nos alliés.
Kılıç kullanma becerinin terbiye edilmesi lazım.
Car tu manques de rigueur dans l'art du sabre. Tu te bats comme un animal sauvage.
Bir zamanlar zengin bir adamın oğluydum diye neden cezalandırılıyorum?
- J'avais. Va-t-on me tenir rigueur d'avoir eu un parent riche?
İkisi birlikte çok iyi çalışıyor. Hareket giderek şiddetlenmeye başladı.
Ils collaborent étroitement, l'action prend de la rigueur.
Saf güzellik. Katı kuralcılık.
Beauté pure... rigueur absolue...
Beceriksizliğimi affedin, lütfen.
Comme vous pouvez le voir, je suis aveugle. Si je suis maladroit, ne m'en tenez pas rigueur.
Burton'ın verdiği bilgilerin doğru olabileceğine inanan Profesör Messenger'ın öne sürdüğü ve titizce incelenmesi gereken bir başka kanı var.
Le docteur Messenger déclare ne pas partager du tout cette opinion. Selon lui, ce que rapporte Burton a toutes les chances de correspondre à un phénomène réellement observé. Et doit en conséquence être analysé avec toute la rigueur nécessaire.
Umarım Morgan Allen'in aptallığı yüzünden bizi suçlamıyorsunuzdur... çünkü onun dışındaki bizlerin sizinle bir anlaşmamız var.
Ne nous tenez pas rigueur de la stupidité d'Allen. Nous, on s'est engagés avec vous!
Belki sadece yaşlılar.
Les vieilles personnes à la rigueur.
Mnester, halkın gözdesi durumunda vereceğim cezayı, döndüğünde sana karşı kullanabilirlerdi.
Le peuple l'aime beaucoup, on aurait pu t'en tenir rigueur à ton retour.
Mesajları şurup ile iletemem.
Sans rigueur, le message ne passe pas.
İnsanlar yeterince hızlı ölmüyor.
La boucherie semble de rigueur.
Temiz bir tane tabii!
A la rigueur une propre.
Bu çok saçma. Orada kaç adam var?
Ça manque de rigueur.