Risotto traducir francés
219 traducción paralela
Mesela risotto. Tam bir iyi niyet elçisi!
Le risotto est un émissaire d'excellente volonté.
Benimle beraber risotto yemek istemediğine emin misin?
Alors, ce petit risotto ne te tente pas?
Risotto yemeyeceğiz yani.
Alors, pas de risotto?
Senin Milano Risotto'nu her zaman yerim.
C'est mon plat préféré, le risotto à la milanaise.
Dağ sülüğü
Risotto!
Çocukken, babamla kız arkadaşının biraz İtalyan şarabı ve pilavı için, cumartesi geceleri beni yetimhaneden gizlice çıkardıklarını hatırlıyorum.
Je me souviens quand j'étais petit, mon père et sa petite amie... me faisaient sortir en douce de l'orphelinat le samedi soir... pour un dîner de risotto et de Chianti.
Risotto ( tavuklu pilav )'yu geçekten beğenmiş gibisin.
On dirait que ce risotto t'a bien plu.
Risotto yedikten sonra hissettiğin gibi mi hissediyorsun?
Est-ce que tu te sens comme après le risotto?
Risotto yedikten sonra kendimi tok hissediyorum.
Après le risotto, je me sens pleine.
Şey, risotto yedikten sonraki gibi değilim tabi.
Ce n'est pas comme après le risotto.
- Risotto.
- Risotto.
Risotto'dan sonra doymuş hissederim.
Je me sens rassasiée après un risotto.
- Oh, bayan risotto.
Oh, la nana du risotto.
Bu kırık pirinçle rizotto yapmaya benziyor galiba.
Autant faire du risotto avec du riz en sachet.
Kıskaçlı, sana pilav pişirdim.
Pinchy, je t'ai préparé un risotto.
Aslında o kadar krema kullanmıyorum. Sadece yoğunlaştırılmış ıstakoz var. - Bu onu gerçekten...
Même si le très glorifié risotto était bien, ce sont les ravioles à la sauge qui m'ont cloué au plafond!
Ağır bir eleştiri ya da monolog olarak iyi demek istemedi bence. Başka şekilde diyebilirdi.
C'est une question de fierté, tu connais l'histoire du risotto.
Küçük bir eleştiri yüzünden bu kadar üzüldüğünü görmekten nefret ediyorum.
Sur le lit de mort de ma Mère Tu as fait le risotto, et elle a vécu encore 3 ans
- Annem ölüm döşeğindeyken... - Tavuklu pilav yaptın...
Et elle a vécu grâce au risotto magique.
Siyah mantarlarım var, istemediğini biliyorum, o yüzden hadi başla.
Quelqu'un d'autre a senti le trou dans le continuum espace-temps? - Un critique n'a pas aimé le risotto
- Daha sıcak. Bekle. Bir tane daha var.
Pourquoi tout ce risotto?
Üç hafta önce, bir adam içeri giriyor, Lucien Mills tavuklu pilav sipariş ediyor, beğenmiyor.
- Le risotto magique, tu plaisantes? - Tu n'aides pas là...
Senin keçi sakalın var, demek ki sen hizmet ettin ve bilgi gerek bana.
- A quoi il ressemble - A quelqu'un qui n'aime pas le risotto
Tavuklu pilav değildi, şaraptı.
Ce n'était pas le risotto, c'était le vin. Il n'a pas commandé le bon vin.
- Büyülü tavuklu pilav da dahil.
- Risotto magique
Tavada risotto hiç yapmamistim.
Je n'avais jamais fait de risotto dans une poêle.
Hani risotto?
Où est la chicorée rouge?
Tavuklu pilav pişiyor.
Le risotto est en train de cuire.
Biraz kalamarımız, mantarlı risottomuz ve İsviçre peynirli yeşil salatamız var.
On a un peu de calamar... du risotto avec des champignons de Portobello... et de la salade verte avec des blettes.
Harika risotto yapıyorlar.
- de l'autre côté.
- Risotto yapacağım.
- Je vais faire un risotto.
Sonra üzerine bir fincan pirinç ekliyoruz ya da her kişi için bir avuçiçi kadar.
Ensuite nous allons ajouter une tasse de risotto ce qui fait une poignée par personne.
- Eviniz farz edin, istediğinizi kullanın.
Installez-vous. Y a du risotto au basilic.
- Bu da neydi böyle
Du risotto au basilic! C'est quoi?
"Fesleğenli naneli, karides ve bezelyeli pilav."
"risotto de crevette et pois avec du basilic et de la menthe."
Tavada risotto hiç yapmamıştım.
C'est la première fois que je fais un risotto dans une poêle.
Pirinç olmadan nasıl risotto yapacağım?
Comment tu veux que je fasse un risotto sans riz?
Risotto zaten pirinç demek.
Un risotto c'est ça, du riz.
- Risotto için kalın.
- C'est trop fin pour le risotto.
- Luigi Risotto?
Luigi Rizotto?
Çok yavaş görünüyorsun o yüzden salatayı es geçip risotto'ya geleceğim.
Vous avez l'air un peu bêtes, alors je vais aller droit au but.
Risottoya bakacağım.
Je vais surveiller le risotto.
Yanında kızarmış patateslerle... Ya da karışık sebze? Biber sosunda Risotto?
Tu veux du poulet à la Kiev avec du gratin dauphinois ou une julienne de légumes sur un risotto dans une sauce aux poivrons?
- Mantarlı risotto yeriz.
- Un risotto aux champignons?
Ve unutma, risotto con tartufi.
Et n'oublie pas :
Muhteşem bir şey!
"Risotto con tartufi... fantastico."
- Bu güzel.
- Il a dit que mon risotto était bien
Siyah mantarlar iyi.
- Le risotto magique, tu plaisantes?
- Evet. - Öyle zaten. - Beni mi arıyordun?
Il y a 3 semaines, un homme est venu, Lucent Mills, il a commandé du risotto et ne l'a pas aimé.
Yarın sana bir risotto yaparım.
Je me rattraperai demain.
Rende yer mantarı ve Risotto, sarı Chanterelle ve Bordelaise sosu ile...
Risotto aux truffes émincées et entrecôte rôtie aux chanterelles, sauce bordelaise.