Rocking traducir francés
101 traducción paralela
- Herşeyimle onun çalışmasını düzelttim, bir yazar başka şeylerde isteyebilirdi... fakat o orada eski kasvetli taşınabilir sallanan bir koltukta oturur
J'ai mis ici tout ce dont a besoin un grand romancier. Mais il préfère s'asseoir dans ce vieux rocking-chair et pianoter sur son antique machine à écrire.
Bir domuz, bir köpek, bir de sallanan sandalye alacağım.
J'achèterai un cochon et un rocking chair.
Sallanan sandalyenizi sunduğunuz için minnettarım bayan.
Merci pour l'hospitalite de votre rocking-chair.
Bir de şömine başında bir sallanan sandalye.
Et un rocking-chair pres du feu.
Şömine başında bana ait bir sallanan sandalye, Marty.
Mon rocking-chair pres du feu.
Bir sallanan sandalyeden söz ediyor hep.
Il parle d'un rocking-chair.
Sallanan sandalyemi almaya geldim.
Je viens pour mon rocking-chair.
Sallanan sandalyem.
Mon rocking-chair.
Hani sandalyem?
Mon rocking chair?
" O eski şarkıyı anımsa, Rocking Chair Blues?
" Rappelez-vous cette vieille chanson, le blues du rockin'chair?
Ve bebeğin odası için ufak bir sallanan sandalye istiyorum. Şimdiden başladı.
Et je veux un rocking-chair dans la chambre du bébé.
Ayrıca sallanan sandalyem de var, daha rahattır.
J'ai un rocking chair, très confortable.
Bu koltuğun sallanması insanı zevke davet ediyor.
"Le balancement du rocking chair nous convie aux plaisirs de la chair."
Hey, o yük beygirleri size zor geliyorsa, size binmeniz için Brennan'ın salıncak atını vereyim, ha?
Si ce chariot te fatigue trop, je peux te trouver le rocking-chair de Brennan.
Sallanan koltuk yediklerini bile gördüm.
J'en ai vu un manger un rocking-chair.
* Sonra kollarına alırdı sallanır koltukta beni * * Ve aşk şarkıları söylerdi *
Ensuite il me tient dans ses bras dans le rocking-chair et il me chante une chanson d'amour.
Ve bildiğiniz down-rocking'i yaparsanız, karşı takımdan biri ne yaptığınızı görmek için gelir.
et down-rocking, comme vous le savez, c'est essayez de voir qui peut rivaliser avec les moves des autres sur la piste.
Çok fazla kesip biçme işim var, o yüzden neden salıncağınıza geçip tahta yontmaya devam etmiyorsunuz?
Je vais devoir la charcuter... Retournez dans vos rocking-chairs. Continuez de tailler des allumettes.
Sallanan koltukta oturup, mizah dergisi okuyacaksın.
Affale dans un rocking-chair a lire les bandes dessinιes.
Savannah'yı sallanan koltukta otururken gördüm. Kollarında ölü bebek vardı.
Savannah était dans le rocking-chair... avec le bébé dans les bras.
Başkan bu serin günde, sıcacık ateşin önünde en sevdiği sallanan sandalyesinde oturuyor...
Le président, assis dans son rocking-chair préféré, devant un bon feu, en cette fraîche journée...
O kadar güzeldi ki oturmaya kıyamadı.
Jamais elle ne s'assoira dans ce rocking-chair.
Tabii ki delisin. Sallanan sandalye yapmak istiyorsun.
Tu l'es, toi qui veut faire des rocking-chairs!
Sallanan sandalye nasıl olur sence?
Que dis-tu d'un rocking-chair?
Yaşlanınca sahip olabileceğiniz tek eğlence, eski bir sallanan sandalye olacak.
Imaginez la joie qu'on aura Vieux, dans un rocking-chair.
Sallanan sandalyede sallanıyor, kekler pastalar pişiriyor.
# Tu te balances sur ton rocking chair, tu cuis des gâteaux et des tartes
Dick Clark'ın Çılgın Yılbaşı Partisi'nden mi bahsediyorsun?
Tu parles du Dick Clark s New Year s Rocking Eve?
Dick Clark'ın Çılgın Yılbaşı Partisi'ne gidiyoruz.
On va au Dick Clark s New Year s Rocking Eve!
Birkaç hafta önce satın aldığım sandalyeyi almaya geldim.
Je viens chercher le rocking-chair que j'ai acheté il y a deux semaines.
Çok iyisiniz Mick ama ben sadece oturma odamın sandalyesinde sizin gibi rock yapmak istiyorum.
"Le Héro de la Guitare" C'est vraiment sympa Mick, mais le seul rock que je veux pratiquer, c'est le rocking-chair chez moi, entouré par le meilleur groupe que je connaisse au monde, ma pitite famille.
Pek eşyamız yok. Sadece şu sallanan sandalye bizim.
On n'a rien à part ce rocking-chair.
Sallanan sandalye mi satıyorsun?
Des rocking-chairs?
Öyleyse yakına sokulun çünkü bu gece, Sallanan İskemle'de Yetenek Gecesi.
Alors rapprochez-vous, car le Rocking Chair tient ce soir son concours amateur.
- Rock'n Chair olsun.
rocking chair? Bien.
- Chrystal, Rock'n Chair şarkısını söylüyor.
Chrystal Catchum a chanté "rocking chair"... a la maison de Jasper Podogro, dans les Ozarks.
Sıkı bir Texarkana alkışıyla Sun Rocking treninin yeni yolcularını karşılayalım Johnny Cash ve Tennessee İkilisi.
Faisons-leur un triomphe à la Texarkana. Les voici, nouveaux passagers sur le train des disques Sun, Johnny Cash et les Tennessee Two!
Şurada, suların altında, yaşlı adamların sallanan koltuklarında oturduğu bir kasaba var. Orada evler ve dükkanlar var.
Sous cette eau, il y a une ville avec des vieux dans des rocking-chairs, des maisons, des boutiques.
- O sevmediğim sandalyenin üzerindeydi
Dans ce rocking-chair bizarre que je déteste.
Sallanan koltuk.
Rocking chair.
Sadece katil, haklama, süper, gammaz, yıkıcı demek yok.
C'est juste ne pas dire "tueur", ne pas dire "nullos", ne pas dire "rocking" ou "pitoyable" ou "claquement" capisce?
Hadi Danny. Vücudun yukarısıyla başlayacağız, kolay bir şey çok zor değil.
Allez, Danny, on va commencer avec le up-rocking, un truc simple.
"Good Rocking Tonight" a ne dersiniz?
Que pensez-vous de "Good rockin tonight?"
Akşamları bir sallanan sandalyeye kurulur ve bir puro tüttürürdü. Bu sırada karısı pespembe ellerini önlüğüne siler ve neşeyle iki çocuklarından haber verirdi.
Il s'installait dans un rocking-chair avec un cigare, le soir, tandis que sa femme séchait ses blanches mains puis se consacrait gaiement à leurs deux enfants.
Şimdi ise saat gece yarısını geçti bir tren soydum ve sallanan bir sandalyede oturmuş Jesse James ile sohbet ediyorum.
Et me voilà, passé minuit, après une attaque de train, dans un rocking-chair à parler avec l'illustre Jesse James.
Sallanan sandalyeye oturtmuşsunuz.
Tu l'as mis dans le rocking-chair.
Rock'n Cocks. Benim işim bu.
"Rocking cocks", c'est mon truc.
Mandy, if I told you, you had a rocking body, would you hold it against me?
Mandy, si je te disais que tu as un beau corps, tu veux le frotter contre moi?
* Otur, * * kendime dedim ki, otur * * kendime dedim ki, otur * * kendime dedim ki, otur, kayığı sallıyorsun. *
Sit down, you re rocking the boat I said to myself sit down Sit down, you re rocking the boat
* Otur, kayığı sallıyorsun. * Otur, otur, otur, otur *
You're rocking the boat, sit down, you re rocking Sit down, sit down, sit down, you re rocking the boat
Bir sallanan sandalye.
Un rocking-chair.
Evet, bunalım beni esir alıyor
Quand j'ai le blues je saute sur mon rocking-chair.