Roses traducir francés
2,737 traducción paralela
Şimdi uyanacağım ve yanımda bir çift pembe, topuklu ayakkabı olacak.
Je vais me réveiller devant des ballerines roses.
Genelde müşterileri konusunda oldukça ketumken söz konusu senin gibi bir mutluluk kaynağı olunca müdür devamlı verilen bu siparişlerin her hafta New York'taki birine gönderildiğini söylemekte çok hevesli davrandı. Of ya.
La gérante, qui d'habitude reste discrète sur ses clients n'a pas arrêté de parler de la magnifique commande de roses que tu envoies chaque semaine à cette personne qui vit à New York.
Bir düzine de uzun saplı gül istiyorum. Saat tam 2'de odama gönderirsiniz.
Et une douzaine de roses à livrer dans ma chambre à 14h pile.
Şampanya ve güller başka biri için mi yani?
Alors le champagne et les roses sont pour quelqu'un d'autre?
- Pembeyi gösterir misin?
- Montre Ies roses.
Evet, ona taze kesilmiş küçük, pembe güller yolladım.
Ouais, je lui ai envoyé un petit bouquet, des petites roses roses.
Niye çiçeklere sprey sıkmamız gerekiyor?
Pourquoi on parfume les roses?
Çiçekler, çiçek gibi kokmaz mı?
Les roses ne sentent pas la rose?
Beyaz, sarı ve hafif boyalı güller eskiden Hollanda'dan gelirdi, ama artık gelmiyor.
Des roses blanches, jaunes et teintées. Avant, elles venaient des Pays-Bas.
Güller on veya on iki gün dayanır.
Les roses tiennent dix à douze jours.
Ve Lynch bunu bir deste gül çalmak için yapmıyor.
Et Lynch ne ferait pas tout ça pour voler une douzaine de roses.
Ben olsam, çevresine altın yaprak kabartması yaptırır flamingo desenleriyle duvarı süslerdim.
Je ferai mettre de la feuille d'or partout en relief et un mur de flamants roses.
Şu adrese, o ulaşmadan bir düzine çiçek gönder. Senle Roger'ı da istediğiniz yerde yemeğe götürüyorum.
Faites livrer une douzaine de roses à cette adresse avant son arrivée et je vous invite à souper avec Roger où vous voulez.
Bir düzine gül mü?
Une douzaine de roses?
Memciklerini diyorum!
Tes tetons. Les petits trucs roses.
Onu çevresinde flamingolar varken balkonda durmuş halde hayal ediyordum.
- Je l'ai imaginé sur une estrade, avec des flamants roses tout autour d'elle.
Hayır, pembe tüylü yastıklar, yaylarından ok fırlatan küçük tombul melekler falan yok.
On est loin des coussins roses en forme de cœur et des chérubins avec un arc. On parle de meurtres.
Evet. Bir keresinde parlak, pembe bir saçla ortaya çıkmıştım çünkü bir dönemden geçiyordum.
J'y suis allée avec les cheveux roses fluo une fois
Sadece hepinizden hayatın güzelliklerine de zaman ayırmanızı istiyorum.
Je voulais juste m'assurer que vous preniez tous le temps de sentir le parfum des roses.
Gül işte.
Ce ne sont que des roses.
Gül yollayın.
Envoyez--leur des roses.
T şeklinde sıralanmış bir düzine gül.
Et une douzaine de roses qui forme un cœur.
İzlerin içinde yosun, kum ve perlit ya da esrar toprağı olarak bilinen bir şey buldum. Ve de Noel gülü olarak bilinen bir bitkiye ait tohumlar.
J'y ai trouvé de la mousse de tourbe, du sable et de la perlite... qu'on appelle aussi terreau... et les graines d'une plante connue sous le nom de roses de Noël.
Noel gülleri...
Roses de Noël.
Güller Şehri olarak bilinen Pasadena'nın kirli yüzünü gördüm ve avlandım.
J'ai vu le bas-ventre de Pasadena, cette soi-disant Cité des Roses, et cela me hante.
- Evet. Üstlerinde "Maya ve Dink sonsuza kadar" yazan pembe badem şekeri istiyor ben de bulmaya çalışı...
Elle veut... des dragées roses avec l'inscription "Maya et Dink pour toujours".
Müthiş katran, trüf, gül, kakao ve meyankökü aramaları.
Vin remarquable. D'énormes arômes de résine, de truffe, de roses, de cacao et de réglisse.
Bekle bir saniye, iki kıvırcık kırmızı saçlı pembe burunlu adam için silahımı alyım!
Attends, je lance un avis de recherche pour deux gars au nez rouge et aux cheveux roses frisés.
Belki biraz ara verip birlikte gül koklamalıyız.
On devrait... s'arrêter et sentir les roses.
Cemal efendi güller hazır değil mi?
Cemal, les roses sont prêtes?
Güller!
Des roses! Oh!
Umarım gülleri seviyorsundur.
Vous aimez les roses?
Bak düğün organizatörü Yeğenime kırmızı güller için söz verdim...
L'organisatrice m'a promis des roses rouges pour le mariage de ma nièce.
sakin olun... kırmızı gülleri seviyorsanız... kırmızı güller olacak.
Détendez-vous... vous aimez les roses rouges... vous aurez des roses rouges.
! Guns N'Roses'ın Slash'i!
C'est Slash des Guns N'Roses!
Geçen hafta sonu gül ektim.
J'ai planté des roses, le week-end dernier.
Kırmızı güller soğuk mu?
Les roses rouges sont austères?
- Gül de koy biraz.
Donnez-moi deux de ces roses, aussi.
- Gülleri de herkes sever.
Tout le monde aime les roses.
Kocaman pembe kuyruklu, pembe suratlı sıçan.
Des rats géants, avec une tête et une queue roses, qui font flipper.
Beyaz güller olacak.
- Des roses blanches.
Gala gecesi, kocaman bir de gül buketi.
Des roses, c'est la première.
- Köydeki en güzel gülleri.
- Les plus belles roses du village.
Burası güller için harika bir bölgedir.
C'est une région à roses.
Bay Molesley'in bahçesini gördüm ve gülleri gördüğüm en güzel çiçekler.
J'ai pu voir le jardin du vieux Molesley. Je n'ai jamais vu de roses aussi belles.
Ama eminim Bay Molesley'in bahçesi dikkate değer ve o, gülleriyle çok gurur duyuyor.
Mais le jardin de M. Molesley est remarquable et il est très fier de ses roses.
Hayır!
À mon anniversaire, il m'a offert un bouquet de roses rouges énormes.
Sanırım güller en sevdiğim çiçekler.
Je crois que j'adore les roses.
Onu buldum. - Annen mi?
If I could find in all this a dozen roses that I would give to you you d still be miserable
Gül gibi kızardı.
Roses comme il faut.
Ama şu güllere bakın. Hiç böylesini gördünüz mü?
Regardez ces roses.