Rüyalar traducir francés
5,809 traducción paralela
Elbette, rüyalarımda. Kesinlikle.
Bien sûr, dans mes rêves.
Erotik rüyalar asla yalan söylemez.
Les rêves sexuels ne mentent jamais.
Bak, hız trenine bindiğim garip rüyalar görüyordum...
Tu vois, je faisais ces rêves bizarres où j'étais sur les montagnes russes...
Yemin ederim, çocuk arabaya o kadar çok kokain dökmüş ki benim Cadillac, K-9 ekiplerinin erotik rüyalarına dönmüş.
Je jure devant Dieu, l'enfant laissé tellement booger poudre dans là, mon Caddy est le rêve humide d'une unité K-9. Votre téléphone est cassé?
Ve rüyalarımız.
Et nous avions ces rêves.
Tatli rüyalar.
Dors bien, papa.
Tatlı rüyalar.
Fais de beaux rêves.
Rüyalarımdaydın.
Tu étais dans mes rêves.
Rüyalarımın beni nereye götüreceğini kontrol edemem.
Je ne choisis pas où mes rêves me mènent.
Ama seni götürdüğü yerde gördüğün rüyaların çok şey anlatıyor.
Oui, mais de quoi rêves-tu lorsqu'ils te mènent ici? Ça en dit beaucoup.
- The Bay, gözümden kaçtı. Rüyalarımdaki ev. - Güzel.
Elle surplombe la baie, j'en rêvais.
"Ben garip rüyalar besliyorum."
"J'aime ces rêves étranges."
Eh, kötü rüyalar görmenin sebebini görmek zor değil.
Je peux comprendre pourquoi vous en faites.
En azından uyuyabiliyorum ama aynı şeyi rüyalarım için söyleyemem.
Je peux dormir au moins, mais ne m'aide pas pour mes rêves.
Kötü rüyalar görüyorum.
J'ai des mauvais rêves.
Adamla aynı rüyaları görüyoruz.
Nous avons les mêmes rêves.
- Tatlı rüyalar.
- Fais de beaux rêves.
Sanıyorum her gece rüyalarıma giriyorsun, çoğu gün de öyle.
Je rêve de toi chaque nuit. Presque tous les jours, aussi.
O zamanlar ki sonsuz olasılıkları ve pastoral rüyalarınızı unutmayın.
Souvenez-vous de ces moments d'infinies possibilités et de rêves idylliques.
Şimdi o rüyalarınızdan birini düşünmenizi istiyorum..
Je veux que voue pensiez à ces rêves.
Tüm rüyalarım da gerçeğe dönüşür ama.
Et tu sais quoi? Tous mes rêves se sont réalisés.
Yeni rüyalarının erkeğini bulmak için.
De te voir trouver le nouvel homme de tes rêves.
* Kurbağa dudaklı * Sam, rüyalarımın peşine düşüp, şarkıcı olmam için beni cesaretlendirmiştir.
Bouche de Mérou...
Yani çizgiyi aştın Kitty, senin Mercedes'in paramparça rüyaları hakkındaki küçük teorin, ağzından çıkan çoğu çöp gibi yanlış.
Kurt : Alors, met les choses au clair, Kitty. Ta petite théorie à propos des rêves brisés de Mercedes, comme la plupart des idioties qui sortent de ta bouche, est fausse.
Ama bunu ona şimdi yaparsak Golden Bear'in küçük kızların rüyalarını öldüren bir yer olarak hatırlamasına, harika anılarını kaybetmesine neden oluruz.
Mais si nous lui annonçons maintenant, nous transformerons ses super souvenirs au Golden Bear en endroit où les rêves de petite fille meurent.
Özellikle de seninle ilgili tatlı rüyalar görürken.
Surtout quand je fais de beaux rêves de toi.
Bu yazıcıyla en sonunda insanların rüyalarını gerçeğe yazdırabilirim.
Avec cette imprimante, je peux enfin imprimer les rêves des gens.
George'da birkaç müzisyen tutmuştu. Sheila'yla - * I want candy â ™ ª hey, I want candy - Ve kendi rüyalarını gerçekleştiriyordu..
George avait engagé de nouveaux musiciens et réalisait son rêve... avec Sheila.
Bu, rüyaların yapıldığı şey, tatlım.
C'était la substance dont les rêves sont fait, mon coeur.
Ama hep şu rüyaları görüyorum.
Mais j'ai ces rêves.
İnsanlar başkalarının rüyalarına girebiliyorsa,... güzel birşeyler yapsınlar bari. Mesela, senin barda ki boynu dövmeli adamla ilgili seks rüyaları görmemi engellesinler.
Si quelqu'un peut aller dans tes rêves, alors ils devraient faire quelque chose de bien, comme me faire arrêter de rêver de faire l'amour avec ce gay tatoué au cou de ton bar.
O adam rüyalarına mı giriyor?
Tu rêves de lui?
Uyandığında bıraktığı izleri hissedebildiğin rüyalar vardır.
Il y a des rêves si réels que tu peux sentir la marque de leurs dents quand tu te réveilles.
Denedim, ama başaramadım! Hayatın bir rüya gibi olduğunu söylerler. Ama ben rüyaların yaşamı yansıttığını söylerim.
mais j'ai replongé! mais je dis que les rêves reflètent la vie.
Biz de dansa... Hayatın bir rüya gibi olduğunu söylerler. Ama ben rüyaların hayatı yansıttığını söylerim.
On y va... mais je dis que les rêves reflètent la vie qui est pleine de séparations et de retrouvailles.
Onlar hayatın bir rüya gibi olduğunu söyler. Ama ben rüyalar hayatın yansımasıdır derim Sevinç ve heyecan doludur.
On dit que la vie est comme un rêve les rêves reflètent la vie qui est pleine de joie et d'excitation.
Bütün rüyaların gerçek oldu mu?
est ce que tes rêves se sont réalisés?
Rüyalarımda peltek yılanlar benimle konuşuyorlar.
Dans mes rêves, ils me parlent avec une bouche de serpent.
Tavuğu rüyalarında gören kadın.
Le femme qui en rêve!
Islak rüyalarımdan bahsetmeyi pek sevmem.
J'aime pas parler autant de mes rêves érotiques, mais c'était moi
Tatlı rüyalar.
Faites de beaux rêves.
Korkunç rüyalar.
D'horribles rêves.
Rüyalarının kadını benim sanıyordum.
Et moi qui pensais être la femme de tes rêves.
Tatlı rüyalar.
Dors bien.
Sana rüyalarımda beni öldüren adamı anlattığımı hatırlıyor musun? Yüzünü göremediğim hani?
Tu te souviens que je t'avais parler de l'homme qui me tuait dans mes rêves, et dont je ne voyais pas le visage?
Bilimsel araştırmalar rüyaların kendi sisteminde çalışan zihinsel bir çöplük olduğunu söyler.
Eh bien, la plupart des recherches scientifiques disent que les rêves ne sont que des ordures mentales qui sortent de notre système.
Tatlı rüyalar.
Fait de beaux rêves.
Claudia berbat rüyalar görüyordu ve ben bunların, dört yaşındayken başına gelen sarsıcı bir olayın bastırılmış anıları olduğunu düşündüm.
Claudia faisait des rêves très violents, et je crois que c'était des souvenirs réprimés d'une expérience traumatisante survenue quand elle avait 4 ans.
- Tatlı rüyalar Bay Mandela.
Là, vous rêvez, monsieur Mandela.
Rüyalarının ne olacağını tahmin edemezsin.
Vous ne pouvez pas anticiper vos rêves.
Rüyalarım gerçeğe dönmüş gibi.
Mon rêve devient réalité.