Sabra traducir francés
58 traducción paralela
Ben bir sabrayım, doğuştan Filistinliyim.
Je suis un sabra. Je suis né en Palestine.
# Bana, sizden hemen tahsilat yapmamı ve şu ana dek göstermiş olduğu sabra dikkatinizi çekmemi emretti.
Il m'a chargé d'en exiger le paiement immédiat et d'attirer votre attention sur sa patience.
- Ailemde sabra pek rastlanmaz.
- Ce n'est pas raisonnable. - La patience n'est pas mon fort.
Sabra, yön verilmeye, sebata ve güce ihtiyaçları var.
autorité... détermination et force.
- Onların Sabra'ları ve Shatila'ları var. - Yoksa onlardan sadece nefret mi ediyorsun?
- Ils ont eu Sabra et Chatila.
Haklı olsan bile, bu sektörde iki Nietzschean saltanatı var. Sabra ve Jaguar.
Il y a deux grandes peuplades Nietzschéennes dans ce secteur, les Sabras et les Jaguars, des ennemis jurés.
Bu benim de aklıma geldi ama hayır. Aslında bir anlaşma üzerinde çalışıyorlar. Anlaşmanın şartlarından biri Sabran hükümdarının kızıyla Jaguar arşidükünün oğlunun evlenmesi.
J'y ai pensé puis je me suis dit non, ils vont conclure une alliance, avec un mariage de convenance entre la première fille de Sabra et le fils de l'archiduc Jaguar.
Gelini Sabra bölgesinden Jaguar ana gezegenine götürecek birini arıyorlar.
Ils cherchent quelqu'un pour transporter la mariée jusqu'au territoire des Jaguars.
Sabra-Jaguar ittifakı Drago-Kasov saltanatının gücünü kontrol altına alabilir.
L'alliance de Sabra et de Jaguar serait bénéfique car elle permettrait de restreindre le pouvoir des Drago-Kazovs.
Sabra ve Jaguar'ın milyonlarca.
Mais les Sabras et les Jaguars... - représentent des millions de sujets.
Saltanatlara Sabra hükümdarı kızını düğüne götüreceğimi ama bir bedeli olacağını söyle.
Dis leur que je suis d'accord pour emmener la fille à son mariage, - mais à une condition.
Tyr, Sabra-Jaguar kadar güçlü bir ittifakın Bağımsız Devletler Bildirgesini imzalamakla ilgilenmeyeceğini biliyorum. Ancak bu iki sistem ilgilenebilir.
Je ne me fais aucune illusion, une alliance aussi puissante que Sabra et Jaguar trouverait un certain avantage à signer ma Charte, cependant, n'oublions pas qu'il y a deux systèmes...
Sabra'nın teklifimi kabul etmesine şaşırdın.
Ça te surprend que les Sabras aient accepté ma proposition?
Yüzey nakil aracı kenetlendi.
- La navette de Sabra vient de s'arrimer.
Bütün Nietzscheanlar saltanatlar arasında en gaddar ve zalim olanının Sabra olduğunu bilirler.
Tous les Nietzschéens savent que la tribu des Sabras est une des plus redoutables et impitoyables qui existe. Je prends ça comme un compliment.
... Sabran hükümdarının kızı ünvanını sonuna kadar hak ediyorsun.
Disons que... de toute évidence, vous avez tout d'une première fille de Sabra.
Böylece yeni Sabra-Jaguar ittifakının arkasındaki isim olacaksın.
Car grâce à lui, vous serez à l'origine de l'alliance entre les Jaguars et les Sabras.
Seni Sabra ana gezegenine geri götüreceğim.
- Je vais vous rendre aux Sabras.
Ejderhalara ya da Sabra'ya doğru gitmeye çalışırsan şansımı sensiz denerim. Tekrar kullanmamı gerektirecek bir şey yapma.
- Ne me forcez pas à la réutiliser.
Akrabaları Jaguarlar tarafından öldürülmemiş tek bir Sabra yoktur.
Il n'y a pas un seul Sabra qui n'ait pas un parent tué par un Jaguar.
Görevimi tamamladığımda Sabra'nın yedi nesildir başaramadığı şeyi başarmış olacağım.
Lorsque j'aurai accompli ma mission, j'aurais réussi là où sept générations de Sabras ont échoué.
Döllenip daha düşük seviyedeki bir Sabra kadınına yerleştirilecekler. Saltanatın gelişmesi için.
Ils seront fécondés et implantés sur des femmes Sabras de rang inférieur... pour l'amélioration de notre tribu.
Sabra saltanatı hükümdarının kızını gelecekteki Büyük Düşes Elsbett Mossadim'i taşıyorum.
J'ai avec moi votre future Duchesse, Elssbett Mossadin, première fille de la tribu des Sabras.
Altın Işık Müfrezesinin Sabra askerleri. Ben hükümdarın kızı Elsbett Mossadim.
Soldats du bataillon doré de Sabra, ici Elssbett Mossadim.
Savaş başlatarak Sabra'nın planını mahvettin. Nefret edilen fakat aynı zamanda iş yapılacak kadar saygı duyulan birisin.
Vous déclenchez une guerre, vous détruisez tous les projets de Sabra, tout le monde vous déteste, et vous respecte également, car on peut faire des affaires avec vous.
- Biraz sabra ihtiyacı var.
Vous devrez être patient.
Sadece biraz daha sabra ihtiyacın var.
Il va falloir être patient, c'est tout.
İbrani bir Charles Bronson değilsin.
Vous n'êtes pas un sabra Charles Bronson.
- İbraniyim ben.
- Je suis un sabra.
Sen iyi bir İbrani'sin köpeği ve doğacak bir bebeği olan.
Vous êtes un bon sabra avec un chien et un bébé à naître.
Sen bir İbranisin. Karın ve kızın birer İbrani.
Vous êtes un sabra, comme votre femme et votre fille.
Sabra'nın anahtarındaki boya, fabrika çıkışı Lexus boyasıyla uyumlu.
La peinture sur la clé de la Sabra semble correspondre à celle de la Lexus.
Ve işte o zaman Soetsu'ya saldırdı.
Et Shinzaemon sabra Soetsu à plusieurs reprises.
onun ne kadar sabra ihtiyacı var?
Il faut qu'elle soit patiente elle aussi?
Beyrut, Sabra ve Shatila'yı da mı?
- Beyrouth, Sabra et Chatila?
Sadece Batı Beyrut da değil Sabra ve Shatila mülteci kamplarındaki katliamı da.
Pas de Beyrouth Ouest, mais de la nuit du massacre dans les camps de réfugiés de Sabra et Chatila.
Ve Bashir'in yandaşları 200 metre ileride büyük intikamlarını Sabra ve Shatila katliamlarını hazırlıyorlardı.
Alors qu'à 200 mètres de là, les fidèles de Bachir préparent la vengeance, préparent le massacre des camps de réfugiés de Sabra et Chatila.
Tek çaren Sabra ve Shatila'da gerçekten neler olduğunu öğrenmek.
La seule solution, c'est de vérifier ce qui s'est vraiment passé à Sabra et Chatila. Ce qui s'est passé.
Sabra ve Shatila'dan bahsediyordu.
Et il pointait du doigt en direction de Sabra et Chatila.
Sabahın beş ya da beş buçuğunda uyandım ve tüm timi, herkesi uyandırdım Ardından Sabra ve Shatila'ya doğru yola çıktım.
Je crois que je me suis levé à 5 h, 5 h 30, j'ai réveillé les gars et je suis parti pour Sabra et Chatila.
Sabra, Shatilla ve Dair Yassin'de bize ne yaptıklarını ne çabuk unuttun?
Tu as oublié ce qu'ils nous ont fait à Sabra, Shatila et Deir Yassin?
Sadece biraz sabra ve anlayışa ihtiyacı var.
Elle a juste besoin d'un peu de patience et de compréhension.
Bütün katillerin biraz sabra ihtiyacı vardır.
Tout ce dont le tueur avait besoin, c'était un peu de patience.
Yani akıl hastalarının muhtemelen sabra ihtiyacı vardır.
Après tout, les patients ont besoin de beaucoup de patience!
Tahmin edebileceğinden çok fazla sabra sahibim ben.
J'ai plus de patience que vous pensez.
Tek kız kardeşim ölmüştü, eniştem yıkılmış bir haldeydi... ve benim küçük Sabram... Onun bana ihtiyacı vardı.
Mon unique soeur était partie, mon demi-frère dévasté, et ma petite Sabra.. elle avait besoin de moi.
O yüzden Sabra'ya baktın, babasının hayatı mahvolurken ve yatakten bile doğru düzgün çıkamazken o yüzden onu destekledin.
La façon dont tu as pris soin de Sabra, la façon dont tu as soutenu son père quand il était au plus bas dans sa vie et qu'il pouvait à peine sortir de son lit.
Anne olmak için gerekli sabra sahip miyim, emin değilim.
Je ne suis pas tout à fait sûre d'avoir la patience d'être mère.
Artık limana yanaşabiliriz.
Amenez-nous à bon port, mais si vous essayez de me livrer aux Dragos ou si vous me ramenez à Sabra...
Sabra ve cesaretlendirmeye.
Elle a su me cerner.
Sabra sokayım!
J'emmerde la patience!