English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ S ] / Sahiden

Sahiden traducir francés

4,569 traducción paralela
- Yapmıyordum, sahiden.
Non, vraiment. Labes!
- Sahiden bittiğini mi düşünüyorsun?
Tu penses vraiment que c'est fini?
Sahiden de iyiyim, diyorum sana.
Je me sens vraiment bien.
Sahiden iyiyim.
Je suis vraiment bien.
Sahiden de öğrenmeyeceğimi mi düşündün?
Tu pensais vraiment que je ne le découvrirais pas?
Sahiden bitti.
C'est vraiment fini.
Ama buna bağlanmadan önce benim bir tarafımdan çıkarıverdiğim sahiden de harika birçok senaryo var.
Mais avant de s'engager là-dedans, il y a beaucoup d'autres supers scénarios que je pourrais, sortir de nulle part.
Birkaç tane sahiden de güçlü zombi senaryosu var.
En fait, il y a quelques bons scénarios de zombies.
Açın! " Sonra dramalarımızdan bir polis içeri giriyor ve onu vuruyor. - Yani adamı sahiden vuruyor.
Puis, un des flics d'un drame entre et tire sur lui...
- Sahiden de.
Vraiment.
- Ona sahiden böyle demeyeceksin... - Nedenmiş?
- Ne lui dis pas ça.
Sahiden mi?
Vraiment?
Hayır, sanırım biz halledebiliriz. - Sahiden mi?
Non, on va se débrouiller.
- Sahiden mi?
Ah bon?
- Sahiden de Gascony'densin değil mi?
- Tu es vraiment un Gascon. - C'est quelqu'un d'autre.
Sahiden mi?
Sans blague?
- Sahiden mi?
- Tu es sûr? - Mais oui...
- Sahiden mi?
- Vraiment?
Tanrıya şükür çünkü kadınlar için durum sahiden zor.
Heureusement, car les femmes n'ont pas la vie facile.
Sahiden hafif, aslında çıkartmakta çok kolay eğer istersen seninkini de çıkartabilirim.
Super léger. Tu peux même l'enlever sans embrouilles. Je peux t'enlever le tien, si tu veux.
- Sahiden hoşunuza gitti mi?
- C'est vrai ça vous fait plaisir?
O adamı öldürüp öldürmediğini sahiden de bilmiyorsun değil mi?
Tu ne te souviens vraiment pas si tu as tué cet homme?
Sahiden sıkı adammışsın Bauer.
Vous étiez un sacré agent, Bauer.
Eğer sahiden ele geçirildiyse.
Si il a bien été piraté.
Belki ama sahiden birilerini öldürmek niyetinde olduğuna inanmıyorum.
Peut-être, mais je doute qu'il veuille tuer qui que ce soit.
Sahiden çok mu iyiyim yoksa çok mu şanslıyım bilmiyorum ama sonucu üstleniyorum.
Je ne sais pas si je suis vraiment que la bonne ou que la chance, mais je vais le prendre.
Navarro sahiden komut cihazını nasıl bulacağımızı biliyorsa cihazı elimize geçirmemizi sağlayacak bilgi karşılığında dokunulmazlık konusunu gündeme getirmeliyim.
Si Navarro sait vraiment comment trouver le module, alors je dois soumettre l'option d'une immunité en échange d'informations qui permettraient de récupérer ce module.
Bunun işe yarayacağını sahiden düşünüyor olamazsın!
Tu peux pas sérieusement penser que ça pourrait marcher!
Saçma, çılgın, şiddet dolu insanların öfkeden kudurduğu ve Tanrı'nın sahiden var olduğu bir dünya.
C'est un monde absurde, fou, violent... Où les gens enragent, invectivent, dans lequel Dieu existe réelement.
İngiltere Kralı olduğuma inanıyordum sahiden. - Kadınların kellelerini alabiliyordum...
Je croyais vraiment que j'étais le Roi d'Angleterre et... que je
O sahiden kapattın mı?
C'était un faux raccrochage?
Yanında küçük asker gibi davrandığını biliyorum ama sahiden onunla hiç takıldın mı?
Je sais que vous étiez des soldats miniatures, mais tu le côtoies vraiment?
Modern oluşumunun, Keats ve Wordsworth'ün değerlerine sahip olacağını mı zannettin sahiden?
Croyais-tu que ta création serait fidèle aux valeurs de Keats et Wordsworth?
O kadar korkunç şeyler mi sahiden?
Sont-elles vraiment si monstrueuses?
Tanrım sahiden de hatırlamıyorum.
Honnêtement, je ne m'en souviens pas.
Bu sahiden doğru olsaydı, Hugh bence kaybetmemek için biraz daha fazla uğraşırdın.
Si c'était vrai, tu aurais un peu plus essayé de le sauver.
Büyükanne daha iyi görünmüyor mu sahiden?
Est-ce que Grand-mère n'est pas redevenue celle qu'elle était?
- Gerek yoktu. Sahiden.
- Tu n'es pas obligée, vraiment.
Seni sevmeyen biriyle sahiden yaşayabilir misin?
Pourquoi tenez-vous à vivre avec elle?
Davina'nın keman çalan ruh ikizi arkadaşı Timithy'yi burada benimle birlikte yalnız mı bırakacaksın sahiden?
Tu vas me laisser seul avec l'âme soeur violoniste de Davina?
- Sahiden bilmiyorum.
! - Aucune idée.
Philippe'yi sahiden sevmiştin.
Vous aimiez vraiment Philippe.
Bebeği sahiden de alacağımızı düşünmedin, değil mi?
Vous pensiez réellement que nous allions prendre le bébé, vraiment?
- Sahiden mi?
Vraiment?
Sahiden.
Vraiment.
Kaostan ortaya çıkan, sahiden de anlayabildiğimiz doğa yasaları tarafından yönetilen bir evren fikri.
l'idée d'un cosmos à l'extérieur du chaos. Un univers dicté par des lois naturelles que nous pouvons réellement comprendre.
Farklı atom çekirdeklerinin sahiden de birbirlerine dokunduğu bir yer biliyorum.
Je connais un endroit où les noyaux des différents atomes peuvent se toucher.
O sahiden çok üzgün.
Elle est très triste.
Tamam, senin sahiden bir şeyler yemen lazım.
Tu as vraiment besoin de manger quelque chose.
Sahiden mi? - Evet.
Vraiment?
Şimdi sahiden öyle.
Maintenant, c'est vraiment le cas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]