Sake traducir francés
678 traducción paralela
'Sake'içilir olduğu sürece sıkıntıları önemsemem.
Je l'ai fait avec plaisir puisque c'était pour lui.
Haşlanmış yılanbalığıyla biraz'sake'istiyorum.
Pour moi, ce sera une anguille grillée et du saké.
Bir sürü yemek. Bir de sake. Elbette, hemen.
Il n'a plus le moindre sou vaillant... il ne peut que l'entraîner dans la dèche.
- Sake ister misin?
Tenez, c'est pour vous. - Merci bien.
Sake, tabii ki...
De saké, bien sûr. De saké?
Aptal, niye size sake alayım ki?
Idiot, pourquoi je devrais t'acheter du saké?
Töreni sakesiz yapın!
Faites la veillée sans saké!
Sizin de yeni bir kiracı bulmanız kolaylaşır. Haklı, hem de sadece beş şişe sake karşılığında.
Il a raison, et seulement pour 5 bouteilles de saké.
Azizin sakesi bitti.
Nous n'avons plus de saké pour le saint.
Sakemiz bitmek üzere.
Nous sommes presque à cours de saké. Quoi?
Restorandan biraz daha balık ve sake iste.
Commandez plus de poisson et de saké au restaurant.
Sake ısmarlayacağım.
Je vais acheter du saké...
Shinza sake ısmarlıyor.
Shinza paye le saké!
- Ve biraz sake!
Dis-donc...
Gerçek sake bu işte!
Ça, c'est du vrai... du bon saké!
- Biraz daha sake ister misiniz?
Encore un peu de thé?
Saygıdeğer bir aileden geliyor ama yemekte hepimizden daha atik çıktı. Sake bile içti.
Mais elle mangeait de tout et elle buvait.
Fushumi'deki sake tüccarı bay Miyazu'dan geliyor.
Il s'agit de M. Miyazu, un négociant de saké de Fushimi
Şu sake tüccarı ile evlenecek misin?
Tu vas épouser ce marchand de saké?
İçki bu pahalı sake onca yıl yaşadığım bu hayat yüzünden kendimden intikam almak gibi.
Je bois ce saké pour protester contre la vie que j'ai menée! C'est comme avaler du poison.
Sakenin böyle korkunç etkileri olduğunu bilmiyordum!
Je ne savais pas que le saké, c'était si terrible que ça!
Hazırda biraz sakemiz var.
Je te donne du saké.
Sake'nin tadı hiç bu kadar güzel gelmemişti.
Le saké est meilleur que jamais.
Çok değil ama rahatlaman için biraz sake getirdim.
Ce n'est pas grand-chose... mais voici du saké chaud pour vous réconforter.
Biraz sakeye ne dersin?
Je fais chauffer du saké?
Biraz sake istiyorum.
Je veux bien du saké.
Bir şey içmek ister misin?
Je fais chauffer le saké.
Bana bir içki ver.
Un carafon de saké chaud!
Sana bir içki hazırlayayım.
Je chauffe du saké?
- Ne kadar? - 30 yen yeterli olur.
Si vous me servez à boire, le saké deviendra aigre.
Furusawa kesinlikle onu terk etmek zorunda kalacak.
Et aussi, du saké! Très bien. Je vous apporte tout ça.
Ne zaman içkiler bedava olsa sabah ayılamıyorsun.
Il a toujours la gueule de bois quand le saké est gratuit.
Her şey taze olmalı.
Cet endroit est réputé pour ses clams. Deux ou trois saké. Entendu.
Size Yargıç Togashi'den hediye getirdik.
Je suis envoyé par Togashi Saemon. Je vous apporte du saké, à sa demande.
Önce, bu içkiyi kabul edin.
Prenez une coupe de saké.
Doktor, iyi mallar geldi.
J'ai du bon saké.
Sizi saki alkol değil benzin mübarek.
Ton saké, c'est du pétrole.
Burada alkol yok.
Y a pas de saké ici. C'est illégal.
İçki miçki kalmadı.
Je n'ai plus de saké.
Ne zaman hatır uğruna içsem hasta hissediyorum.
Je me sens mal à chaque fois que je bois un peu de saké.
Hayır, ben sıcak sake alacağım.
Je réchauffe ce saké.
Mevcut olan en iyi şarapları kullanırız.
Avez-vous du saké? Le meilleur de tous!
Seni ısıtacaktır.
Le saké donne force et courage.
Sende hiç saki var mı?
Aurais-tu un peu de saké?
Eskiden, evde saki bittiğinde, küplere binerdi.
Dans le temps, il était furieux quand il n'y avait plus de saké.
- Biraz daha saki al.
- Je te ressers du saké?
Saki sağlık için iyidir.
Le saké est bon pour la santé.
Bayan, biraz daha saki lütfen!
Mademoiselle, du saké.
Ve şu sake kavanozu ile bu fincanları da.
Et ce pot à saké. Et ces deux bols.
Ninem onun evine gitti Matsue'nin babası sarhoşmuş ve ağlıyormuş.
Quand ma grand-mère y est allée, le père pleurait en buvant du saké. Il répétait que c'était mieux comme ça.
Kim meşrubat ister?
- Pour moi, ce sera du saké. - Moi, du soda.