Sence de öyle değil mi traducir francés
956 traducción paralela
Sence de öyle değil mi?
Elle a du cran.
Sence de öyle değil mi?
Ne me dis pas que tu es d'accord! ?
- Harikulade. Sence de öyle değil mi tatlım?
Merveilleux, n'est-ce pas chérie?
Sence de öyle değil mi Pres?
Dites, Pres?
Alice nereye gideceğini bize söylemeliydi. Sence de öyle değil mi Essie?
Alice aurait dû nous dire où elle allait...
- Sence de öyle değil mi? - Kesinlikle.
Pourtant il s'y passe des choses intéressantes.
Bu aşk sahnemizi birazcık kısalttı, sence de öyle değil mi?
Ça raccourcit un peu notre scène d'amour, non?
Bu iyi birşey, sence de öyle değil mi?
C ´ est une bonne chose, non?
Tek çözümü bu olabilir sanırım, sence de öyle değil mi, Crawley?
- Ça doit être ça, non? - Oui.
Evlenecek yaşa geldi, sence de öyle değil mi?
Presque l'age de se marier, ne penses-tu pas?
- Sence de öyle değil mi?
- Tu ne crois pas? - Si.
Bence Marthe çok güzel bir kız, sence de öyle değil mi, Fanny?
Marthe est une três jolie fille, tu ne trouves pas?
Kulağa güzel geliyor, sence de öyle değil mi?
Ça sonne bien, n'est-ce pas?
İçerisi de dışarısı kadar güzel olmalı, sence de öyle değil mi? Öğretmenler falan ve diğer...
Tu ne la trouves pas bien?
Sence de öyle değil mi?
Pas vrai?
Oldukça cömert bir rakam sanırım. - Sence de öyle değil mi?
Une bien belle somme, vous ne pensez pas?
- O iyi bir adam, Paul. Çok fazla endişeleniyor. Sence de öyle değil mi?
Il a le cœur sur la main.
- Sence de öyle değil mi?
- Vous n'êtes pas d'accord?
- Sence de öyle değil mi?
Tu ne me crois pas?
Sence de öyle değil mi?
Tu ne crois pas?
Komiser pek cana yakındı sence de öyle değil mi?
Très aimable, le commissaire.
Sence de öyle değil mi, Drizella?
Tu ne trouves pas, Javotte?
Sence de öyle değil mi?
Tu ne trouves pas?
Onun için biraz zor, sence de öyle değil mi?
Ce sera dur pour lui, vous ne croyez pas?
Sence de öyle değil mi?
Ne penses-tu pas que ce serait mieux pour votre couple?
Güvenemeyeceğin biri olmasından kandırılmak daha iyidir. Sence de öyle değil mi?
Il vaut mieux être abusé que jaloux, vous ne croyez pas?
Bu seni sevdiğimin kanıtıdır. Sence de öyle değil mi?
C'est une preuve d'amour, tu ne crois pas?
Bir felaket. Sence de öyle değil mi,'Yalnız'?
N'est-ce pas votre avis, Lonesome?
Biraz sıkı dikmişler. Sence de öyle değil mi?
Tu ne trouves pas que c'est un peu trop serré?
Sence de öyle değil mi?
Vous ne croyez pas?
Bu arada bir şeyler düşmüş olabilir, sence de öyle değil mi?
Quelque chose a pu tomber pendant l'opération. - Vous ne croyez pas?
Sence de öyle değil mi?
C'est un comble!
Sence de öyle değil mi?
tu ne penses pas?
Harika! Sence de öyle değil mi?
Il est bien, hein?
Çok güzel, sence de öyle değil mi?
On l'envoie à Alvarez?
Para kazanmak için ne feci bir yol, sence de öyle değil mi?
C'est un moyen horrible de gagner de l'argent.
Sence de öyle değil mi?
Tu crois?
Çok güzel bir yer. Sence de öyle değil mi Mary Poppins?
C'est un endroit ravissant, n'est-ce pas, Mary Poppins?
Sence de öyle değil mi, Maya?
Hum, Maya, t'es pas d'accord?
Amerikalılar sürekli bizi yanlış anlıyor, sence de öyle değil mi?
Les Occidentaux nous comprennent si peu, n'est-ce pas?
Büyük bir tesadüftü. Bay Pollock, doğru zamanda, doğru yerdeydi. - Sence de öyle değil mi?
Quelle coïncidence, M. Pollock arrivant au bon endroit au bon moment, non?
Sence de öyle değil mi?
Ne croyez-vous pas?
Çok ürkütücü, sence de öyle değil mi Sammy?
Moi, ça me fait froid dans le dos.
Sence de öyle değil mi?
Et toi?
Sence de öyle değil mi, Byron?
Vous ne trouvez pas, Byron?
Bence bu fikri unutalım gitsin, sence de öyle değil mi?
On devrait laisser tomber.
- Sence de öyle değil mi Bay Dietz?
. Si.
Öyle değil mi sence de? Birşeyleri, basit ama doğru şekilde öğrendim.
J'ai découvert une autre chose, simple mais vraie.
Sence de öyle değil mi, Susan?
N'est-ce pas, Susan?
Sence de öyle değil mi, Cuthbort?
Ne pensez-vous pas, Cuthbort?
Sence de öyle değil mi?
Pas toi?