English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ S ] / Sevinirim

Sevinirim traducir francés

1,412 traducción paralela
Yani onunla çıkmazsan çok sevinirim.
Alors, si tu pouvais ne pas sortir avec elle, ça me rendrait bien service.
Bundan Lorelai'a bahsetmezseniz sevinirim.
Je vous remercierais de ne pas lui dire un mot de tout cela.
- Peki. Bu gece yatakta benim tarafıma gelmezsen sevinirim.
Et ne viens pas traîner de mon côté du lit ce soir.
Sizden daha yetkili bir hükümet görevlisi ile bağlantı kurabilirsem sevinirim.
J'aimerais contacter vos supérieurs pour...
Yerinize dönerseniz çok sevinirim efendim.
Retournez vous asseoir.
- Çok sevinirim. - Hey, Matt!
Qu'est-ce qui cloche selon toi?
Ellerini popomdan çekersen seni gördüğüme daha çok sevinirim.
Je serais encore plus content de te voir si tu virais tes mains de mes fesses.
Sevinirim.
J'en serais heureux.
Bu dostun, sen olmasına sevinirim.
J'aimerais que cet ami soit vous.
Çok sevinirim.
Ce serait merveilleux.
Evet madam. Çok sevinirim.
Oui, j'en serais ravi.
Ve benim için işi bitirirsen çok sevinirim.
Ce serait super si tu pouvais le faire à ma place.
Bu gün bir ara beni arayıp veya ofisten geçebilirseniz sevinirim.
Si vous pouvez m'appeler aujourd'hui... ou s'il est plus pratique pour vous de vous arrêter à la banque, j'apprécierais.
- Gelirseniz sevinirim.
- Vous êtes le bienvenu.
Tabii. Çok sevinirim.
Oui, avec plaisir.
Ayrıca kayıp bana biraz... yer açarsan sevinirim.
Et ce serait encore mieux si tui m'accompagnais.
Benimle bir içki içerseniz çok sevinirim.
J'aimerais qu'on prenne un verre.
Hayır, gerçekten böyle demezsen sevinirim.
Non, ne m'appelez plus comme ça.
Hamile kalıp beni utandırmazsan sevinirim.
Tu n'as pas interêt À tomber enceinte et me faire honte.
Efendim, biraz daha kalabilirseniz sevinirim yargıç neredeyse gelir. Yok, üzgünüm.
Si vous pouviez rester un moment, le coroner est en route.
2 tane Jajang noodle, bir tane de kızarmış hamur köftesi... Bir tane deniz ürünleri salatası, bir şişe Gaoliang, biraz çabuk olursa sevinirim!
2 portions de nouilles, 1 de raviolis, 1 de fruits de mer et 1 bière.
Yarın olursa sevinirim, tamam mı?
Mais je préfère demain, d'accord?
Bana tarifini verebilirsen çok sevinirim.
J'aimerais avoir la recette.
Son günlerde zor bir dönem geçiriyorduk ama onunla görüşmeyi keserseniz sevinirim.
Nous avons eu quelques difficultés ces derniers temps, mais je vous prierai de ne plus la voir.
Benimle konuşmak zorunda bile değilsin. Telesekreterime mesaj bırakırsan sevinirim.
Tu n'es pas obligé de me parler, si tu laisses un message sur le répondeur, ça me suffira.
Ancak... - Eğer beni bu hücreden çıkarırsanız çok sevinirim.
- j'apprécierais de sortir de cette cellule.
- Bunu yaparken biraz ciddi olursan çok sevinirim. - Spor haricinde hepsi daire içine alınacak.
Une once de sérieux pendant qu'on fait ça, serait très appréciée
Sizce en iyisi neyse onu yapın. Bu konuşma üçümüzün arasında kalırsa çok sevinirim.
Et si ça ne vous dérange pas, j'aimerais que ça reste entre nous
- Ara sıra gevezeliğim tutar ve geçer. Annemle iyi geçinmeye çalışırsan çok sevinirim.
Non, je voulais pas dire intérêt, comme "intérêt".
Bana da sokaktan içeri girip sizden kredi isteyen insanlara davrandığınız gibi davranırsanız çok sevinirim.
Donc je vous remercierais de me traiter de la même façon que n'importe qui qui viendrait s'adresser à vous pour un crédit.
- Buna çok sevinirim.
- Ce serait drôlement gentil!
Ben yemek yerken bana dik dik bakmazsan sevinirim.
Tu peux éviter de me fixer quand je mange?
Gerçekten harikaydı ama bir dahaki sefere gözümün içine bakmazsan gerçekten sevinirim.
C'était très bien, mais essaye d'éviter de me regarder dans les yeux.
Eğer benimle baş başa bir şeyler yapmak istersen çok sevinirim.
Si tu veux qu'on fasse un truc tous les deux, je serai ravi.
Ve hayatımda daha zorlu bir iş olsa sevinirim.
Et ce serait pour moi l'occasion de relever un beau défi.
Şunu kaparsan sevinirim.
Fermez le coffre.
Clark'a izin verirseniz çok sevinirim.
Si vous pouviez faire une exception.
-... çok sevinirim.
- Je leur en serai reconnaissant.
Mümkünse, artık gidersen sevinirim.
Je vous serais reconnaissant de nous laisser.
Bir de... bu konuşmamızdan Eric'e bahsetmezsen sevinirim.
Et, euh... ne dis pas à Eric qu'on a eu cette conversation.
Ve sesinizi alçak tutarsanız... sevinirim.
Si vous pouviez parler moins fort, d'ailleurs.
- Çok sevinirim.
Avec plaisir.
Yeni girişimimde bana katılmayı düşünürsen çok sevinirim.
Si tu veux te joindre à moi... j'en serai ravi.
- Sevinirim.
- Avec joie.
Çok sevinirim.
Ça me ferait plaisir.
Bu arada bundan kimseye bahsetmezsen sevinirim.
Et n'en parle à personne... - Surtout pas à Kate.
Gelirsen çok sevinirim.
J'aimerais que tu viennes.
Eğer onu yakaladıysanız, sizin adınıza sevinirim.
Si tu l'as eu, je suis contente pour toi.
Birlikte olursak sevinirim. Bir araba göndereyim mi?
Je vous envoie une voiture?
Çok sevinirim.
- Ça me rendrait service.
İşte bu konudan bahsetmezsen çok sevinirim.
Écoute, Miranda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]