English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ S ] / Solak

Solak traducir francés

451 traducción paralela
Biliyor musunuz, bu nedir? Bir solak tarafından yapılan tablo!
C'est une toile peinte de la main gauche.
Bu ya bir solak tarafından yapılan bir resim veya sebzeli akşam yemeği.
C'est une toile peinte de la main gauche ou un plat de légumes.
Solak güveler tarafından mı yenildi?
- Des mites gauchères l'ont mangée, hein?
Solak Jackson dışarı çıkıp, silahını aldı. Geri döndü, oturdu ve silahını dizine koydu.
Jackson est sorti prendre son feu il est revenu, l'a posé sur ses genoux...
Biraz sonra Solak, tetiğe hafifçe dokundu... ve silah ateş aldı... İşte böyle.
Jackson a effleuré la détente, le coup est parti...
Merhaba Doktor. Seni en son Solak Jackson'ın göğsünden kurşunları çıkardığım gün görmüştüm.
La dernière fois, j'extrayais des plombs à Jackson.
Bıçak, solak biri tarafından bilenmiş.
Et la lame était aiguisée par un gaucher.
Solak olmayı sevmiyorum.
Etre gauchère me déplaisait.
- Solak.
Je sais aussi qu'il est gaucher.
Solak olduğunu bilmiyordum.
Je ne te savais pas gaucher.
Solak atıcılar gibidirler. Hepsinde eksik bir tahta bulunur.
Ils sont tous un peu fous.
Nihayetinde, suç sadece İnsanın "çalışıp çabalamasının" solak versiyonu.
Après tout, le crime... n'est qu'une forme dégénérée de l'ambition!
- Adam solak mıydı?
- Comme ça?
Solak bir silahşörle asla el sıkışmam.
Je ne serre jamais la main d'un gaucher.
80 sent tutuyor, Solak.
Ça fera 80 cents.
Söyle, Solak.
- Dis-lui.
Solak, zamanında esaslı bir atıcıydı.
C'était un grand lanceur de baseball.
O kolla artık atış yapamayabilirsin, Solak.
Tu peux plus lancer, mais tu peux toujours creuser.
- Solak?
- Oui?
Solak oyuncu, ha?
Un gaucher!
Solakmış. Solak, molak.
- C'est un gaucher.
Görünen o ki o solak.
Ça tombe bien, il est gaucher.
- Adam solak!
- Il est gaucher?
Bana solak gibi geldi.
Il m'a eu l'air d'être gaucher.
Sanırım Harvey solak.
Moi, je dirais qu'Harvey est gaucher.
- Harvey solak şef!
- Harvey est gaucher, Chef.
Çocuğun silah kuşanma biçimine bakarsak, solak olduğu anlaşılıyor.
Vu comment il a placé l'étui de son pistolet ce type doit être gaucher.
Bu katilin solak olduğu anlamına geliyor.
Un gaucher. Très intéressant.
Evet, şunu söyleyebilirim solak bir katilimiz ve... ve önceden planlanmamış bir cinayetimiz var.
On a un meurtrier gaucher et... un crime non prémédité.
Sağ el için yapılmış bir tornavida, solak olana karşı.
Le tire-bouchon d ´ un droitier, par comparaison avec un d ´ un gaucher.
İlk araştırma sürecinde, solak ve sağlak moleküllerin de bulunması gerektiği ve kristalin içindeki molekülün yapısını yansıtma özelliğini kavramıyla karşılaştı.
Dans son premier travail de recherche, il avait été frappé par la notion qu'il devait y avoir des molécules droitières et des gauchères aussi, et ce qui est vrai du cristal doit refléter une propriété de la molécule elle-même.
Şu şekilde gösterebiliriz ; Onları solüsyona koyduğumuzda ve... polarize ışığı üstüne yansıttığımızda, sağlak moleküller ışığı sağa,... solak moleküller ise,... sol yöne doğru yansıtıyorlar.
et cela doit être montré par le fait que quand vous les mettez en solution, et les éclairez par une lumiere polarisée, les molécules droites doivent tourner la lumière vers la droite, et les molécules gauches doivent diriger la lumière vers la gauche.
Solak olduğun için senin hiç şansın olmadı mı?
Vous pensez pas? Vous n'avez pas eu votre chance parce que vous êtes gaucher?
Diana Lewis, et deposunda, solak boksör Rocky Balboa ile.
Daina Lewis, en direct d'une chambre froide avec le "faussepatte"...
Benim adım Solak.
- Comment allez-vous, le Gaucher?
Nasılsın, Solak?
- Vous allez bientôt le savoir.
Hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum, Solak.
Je ne veux pas vous décevoir, le Gaucher. J'attends rien de spécial, Lamelle.
Annem ona tapar. O hem avukat, hem solak, hem Yahudi ve ayrıca iyi bir aşçı.
Elle est avocate, de gauche, juive et elle cuisine bien.
Apollo, ilk maçta rakibinin solak olmasına kurban gittiğin söyleniyor.
Apollo, on vous dit avoir perdu le premier match à cause de sa fausse garde.
Philadelphia'lı solak yumruk sağ eliyle dövüşüyor!
Le gaucher de Philadelphie se bat en droitier!
Başka bir solak, şampiyon Rocky Balboa, bu günlerde çok fazla endişelenmiyor.
Un autre gaucher, le champion Rocky Balboa, ne se fait pas beaucoup de souci.
Bir solak... Genç kadınları parçalamak için sahip olduğu arzu.
Un gaucher... avec une folle envie de taillader les jeunes femmes.
Solak Cramer.
D'accord : Lefty Cramer.
Solak güveler.
Des mites gauchères.
- Teşekkür ederim. - Solak mısınız?
Vous êtes gauchère?
Solak.
Il est gaucher!
Öyle değil mi, Solak?
Pas vrai?
Casey adında solak bir atıcı.
Un lanceur gaucher du nom de Casey.
O bir solak.
C'est une fausse patte.
- Solak ne demek?
C'est quoi?
Solak.
Lamelle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]