Stare traducir francés
23 traducción paralela
To gawk and grovel and stare at Prince Ali!
Et tout le monde s'évanouit Pour prince Ali!
Who could stare at us without falling love?
Si tu nous aimes pas, regarde pas.
Cause If you stare it must be Iove!
Mais si tu regardes, tu nous aimeras.
# I love to stare I love to watch myself grow
# I love to stare I love to watch myself grow
* Baktım ve gözlerinin içine bakışlarımı diktim *
I look and stare so deep in your eyes
"Men Who Stare at Goats" filmindeki adamı saymazsanız tabii.
Sauf si on compte Les Chèvres du Pentagone.
* Tek yaptığın öylece oturup, gözlerini dikmek *
? All you do is sit and stare.?
Evet, Sam'le çıktık ama babası eyalet dışında iş buldu.
♪ Hate to stare ♪
Herkesin nefret ettiği bir şey bulmam lazım.
♪ You made all the boys stare ♪ - ♪ Those lips and your brown eyes ♪ - ♪ Ooh ♪
* Millet gözünü dikip bakarsa, duymuyormuş gibi yapacağım *
♪ When people all stare ♪ ♪ l'll pretend that I ♪ ♪ Don't hear them talk ♪
Ve kim olduğunuzu kabul etmeye başlıyorsunuz.
♪ You sit and stare ♪ ♪ you re heading away ♪
- Sıradaki kelimen "aralık".
- Votre prochain mot est "fixer." - Ok. ( homonyme de stare = escaliers )
* Tutsak ediyor bakışların, bir pantolon eski püskü, tenin gözler önünde *
♪ Your stare was holding ♪ ♪ Ripped jeans, skin was showing ♪
# Bak tamam ama, dokunursan işin bitti
♪ you can stare, but if you touch it, l'ma bury ♪
* Hiç sevmem gözlerimi dikip bakmayı, ama alt ettin beni *
Hate to stare but you re winning
* Bütün erkeklerin gözü üstünde *
You made all the boys stare
Umarım hakim beni Jake'e olan sevgim ile Henry'e olan sevgim arasında seçim yapmak zorunda bırakmaz.
♪ The fullness in her stare ♪ J'ai peur. Le juge va me choisir entre mon amour pour Jake et mon amour pour Henry, mais... ♪ We are ♪
♪ bakmak kaderi ♪ karşısında
♪ stare fate in the face
# İnsanlar gözlerini dikip bakıyorlar #
♪ Everywhere people stare
Ayrıca "The Men Who Stare At Goats" filminin hastasıyım.
Je suis aussi un fan du film Les Chèvres du pentagone.
Stare Meisto'da bir buluşması var.
Il a un rendez-vous à Stare Mesto.
The green prairie stare laughing ♪ Bay Bennet! Bay Bennet!
M. Bennet.