Sıtma traducir francés
708 traducción paralela
Güçlü bir sıtma krizinin başlangıcındasın.
Vous avez une attaque de malaria.
- Sıtma mı?
- La malaria?
Sıtma nöbeti.
Des frissons de fièvre.
" Hemşirelik yaptığım hastanedeki askerlerin çoğu buraya Burma'dan getirilmişler ve yaraları olduğu gibi bir de sıtma hastalığı çekiyorlar.
"La plupart des blessés que je soigne " viennent de Birmanie. " Non seulement ils sont blessés, mais ils souffrent de malaria.
"Çocuk çok hastayken onu iyileştiren sıtma ilacından bana biraz gönderebilirsen çok iyi olur ilacın askerlerimize de faydası olacağına eminim."
"Si tu pouvais m'envoyer le remède " qui a guéri Boy, " ça me permettrait de soigner ces soldats.
Çöle giden yol sıtma ilacı ormanından geçiyor.
Après le désert, c'est la jungle où on trouve le remède.
Ama sıtma ilacı ormanından kilometrelerce uzakta.
C'est loin de la jungle où on trouve le remède.
- Sıtma ilacı ormanı tehlikeli.
- Jungle dangereuse.
Sıtma ilacını almana yardım etmek istiyoruz.
On veut t'aider à trouver le remède.
Bir çocuk, bir maymun, bir at hırsızı ve bir kadın katil hepsi sıtma ilacı arıyor.
Un gamin, un singe, un voleur de cheval et une fugitive en quête d'un remède!
Tarzan sıtma ilacı için geliyor. Tarzan ilaç topluyor.
Tarzan trouver remède contre fièvre.
Tarzan, eski izci Jane'e sıtma ilacını götürmekten başka Londra'da senin için ne yapabilirim?
Alors, Tarzan, que puis-je faire à part donner le remède à Jane?
Hâlâ sıtma görülüyor mu?
Est-ce qu'il y a encore eu des cas de malaria?
Güneş ışığı, iyi ısıtma tesisatı.
De la lumière, du chauffage.
- Merkezi ısıtma ve her tür konfora sahip.
- Elle a tout le confort moderne.
Çünkü almazsanız ve hastalanıp sıtma olursanız... bu diğerleri için de işleri zorlaştırır.
Sinon... vous serez malades et chacun en pâtira.
Sanırım sıtma olmuşsunuz efendim.
Je crois que vous avez la malaria, Monsieur.
Sömürgelerden bana kalan tek şey o. O ve sıtma. 15 yıldır.
- C'est tout ce que j'ai emporté des colonies avec le paludisme.
Aşağıdaki salgın hastalık yuvasında 12 bin adamımız jandarmalık yapıyor ve raporlara göre, bir tür "ahlaki" sıtma mikrobu kapmışlar.
12000 soldats ont pour mission de contrôler ce trou à rats et selon les rapports, ils souffriraient d'une sorte de malaria du moral.
Sıtma gibi yakıyor kanımı, kurtar beni bu dertten.
Il me brûle le sang comme la fièvre. A toi de m'en guérir.
Belki sıtma gibi bir şeye maruz kalmıştır. Bak, Poldi. Seni rahatsız etmesine izin vermezdim.
Laisse-le, il a peut-être la fièvre.
Onunla ilgileneceğiz. - Doktor... Muhtemelen sadece sıtma ateşi.
Ne vous inquiétez pas, on le soignera.
Caius Ligarius, Sezar hiçbir zaman düşman olmadı sana seni böyle kurutan zehirli sıtma kadar.
Caïus, César n'est pas ton ennemi autant que la fièvre qui t'a amaigri.
Sivrisinekler ve yengeçler. Sıtma. Sarılık ve mantar.
Moustiques, paludisme, jaunisse...
Tahmin etmiştim. Sıtma nöbeti.
C'est ce que je pensais, c'est la malaria.
Ayrıca ısıtma ücretleri -
Pourtant, le loyer...
Öldüler sıtma, dizanteri, beriberi ve kangrenden.
Ils sont morts... de malaria, de dysenterie, du béribéri, de la gangrène.
Yarın uğrarım. Sadece sıtma.
Je repasserai, c'est la malaria.
- Hayır. Bu sıtma.
- Non, c'est le paludisme.
Uçak doktorumuz sivrisinekler sıtma taşır diyor. Onlar da uçuyor.
Les moustiques portent le paludisme, et pourtant ils volent.
Aptal hastalık. Sıtma.
Fichue maladie, le paludisme.
Ya sarhoşsun, ya da çok kötü sıtma olmuşsun.
Ou alors c'est une crise de paludisme.
Isıtma ve sıcak suyu kes.
Arrêtez eau chaude et radiateurs.
Beyinsel sıtma.
Malaria cérébrale.
Sıtma hastasısın.
Tu as la malaria.
Aşırı kinin ( sıtma ilacı ).
Trop de quinine,
Sizden kronik ve gizli sıtma arasındaki farkın ölümcül özel klinik türleri... bakımından özetini dinlemek istiyoruz.
Pouvez-vous nous résumer les différentes formes cliniques d'accès pernicieux de paludisme, par opposition à la forme latente ou chronique?
Sıtma hastaları için uygun?
Parfait pour les cas de paludisme.
Üç oda, merkezi ısıtma.
Trois chambres! chauffage central.
Onların sıtma, çiçek ve kızamıktan öldüklerine şahit oldunuz. Açlık çektiklerini biliyorsunuz.
Vous les avez vus mourir de la petite vérole, de la malaria et souffrir de la faim.
Koğuşlar haricinde ısıtma sistemi yok.
Pas de chauffage, non plus, bien sûr! Sauf chez les patients.
- Merkezi ısıtma.
Chauffage central.
- Sıtma, iskorbüt.
- De la malaria et du scorbut.
- Lanet olası sıtma.
- C'est cette fichue malaria.
Hiç sıtma krizi geçirdiniz mi?
Vous l'avez eue?
Şükür ki işim arkamı ısıtma zevkime karışmıyor.
Ma charge me permet encore la volupté d'un postérieur bien chaud.
Ama o sıtma çok kötüydü.
Mais la malaria était mauvaise.
Burada yeterince uzun dursakda arpa ezmemi ısıtıp damıtma aletimi çalıştırsam.
Si j'avais seulement le temps de chauffer mon alambic à whisky!
Sırıtma!
Arrête!
O sıtma.
Il a la malaria.
Ya da en azından sırıtma.
Ne souris pas bêtement!