Tabanca traducir francés
1,680 traducción paralela
Bir çift eldiven, temiz bir tabanca ve hazır kartlı bir cep telefonu alınacak.
Acheter gants. Nettoyer arme. Carte prépayée.
Şüpheli, toplu tabanca kullanmış olmalı diye düşünüyorum.
Le suspect devait avoir un revolver.
22'lik toplu tabanca ; tıpkı kurbanlardan çıkan mermiler gibi.
Calibre 22. Comme les balles qui ont tué les victimes.
Önceki adam acil fonu ile kaçmış, dört Colt, ve bir Thompson tabanca.
Le dernier s'est tiré avec la caisse, quatre colts et une mitraillette Thompson.
Sanırım bu apaçık kapsamına girer, efendim. Bir faz-tabanca getirdin mi?
- Je pense qu'on peut difficilement le cataloguer.
Yolu yok... şu beş yüz yumurta kafalı bilim adamı üniformalarına birer tabanca yerleştiriyor.
Il est hors de question que 500 scientifiques intellectuels attachent des pistolets à leurs uniformes.
- HK.23 tabanca. Senin gibi bir kız, bu tür bir silahı neden ister?
Qu'est-ce qu'une fille comme vous veut faire d'une arme comme celle-là?
Bu tabanca kılıfı.
C'est l'étui.
Deliye söyleyin yapıştırıcı tabanca, onu iyi çanta tasarımcısı yapmaz.
On devrait dire à Dingo que posséder un pistolet à colle ne suffit pas pour être une styliste "in".
Tabanca ister misiniz?
- Voulez-vous un pistolet?
Meyerbeer'in "Şeytan Robert" 1831 prodüksiyonundan ahşap bir tabanca ve üç insan kafatası.
Lot 664 : Un pistolet et 3 crânes de l'opéra de 1831 Robert le Diable de Meyerbeer.
Lütfen... Bu gerçek bir Colt tabanca değil mi?
J'ajoute 10000 dollars au prix si vous y mettez ce Colt.
Hickok diye bilinen, çift tabanca ustasından mı bahsediyorsun?
Un certain M.Hickok? Expert du double holster?
Pekmezi oyuncak tabanca gibi sıkma. O kadar sorun değil.
Arrête de faire gicler le sirop d'érable.
Tüfek, Tabanca... siz kimsiniz?
Le pistolet... qui îtes-vous?
Ram? Tabanca?
Ram un pistolet...?
Pekâlâ, yarın tabanca senin elinde olacak.
Bon demain le pistolet serait dans ta main.
Onun karnına tabanca doğrult bari.
Autant lui braquer un piztolet zur le ventre!
O tabanca mı? Silah.
- Ils ont un flingue?
Tabanca.
J'ai un flingue.
Güzel tabanca.
Chouette flingue, un P.228.
Tabanca satın alma hakkım var.
J'ai le droit d'acheter une arme.
Güzel tabanca.
C'est un chouette flingue.
Üzerinizde tabanca ya da bıçak var mı?
Portez-vous armes, couteau ou autre qui pourrait me blesser?
- Neler yapıyorsun? Bu havalı tabanca. Ondan elimizde 2 tane var.
C'est un pistolet a air comprimé.
- Bu da havalı tabanca. Şuna bak.
- C'est aussi une arme a air comprimé.
Bu yeni tabanca kılıfı, işyerinden verdiler.
Ce sont les nouveaux... étuis de revolver.
Carl, tabanca!
Carl, le pistolet!
O bir kuru sıkı tabanca, Ernie.
C'est un pistolet de starter, Ernie.
9 mm'lik bir tabanca,.. ... mücevher dolu bir yastık kılıfı,..
Un 9 mm... un tas de bijoux...
Tabanca topuna bakarsak önce Remington mu ateşlenmiş?
Donc, en se basant sur la position du barillet, les Remington ont été tirées en premier?
- Tabanca mıydı, tüfek mi?
Il avait un fusil ou un pistolet? Un Fusil.
Yarı otomatik bir tabanca.
Un semi automatique.
Bu şekilde yivleri olan tek tabanca Winfield'dır.
La seule arme qui a ces stries est une Winfield.
Melanie'nin çantasına atıverebileceği bir tabanca.
Le genre qu'elle mettrait dans son sac.
Kemper marka kromajlı 22'lik tabanca.
C'est un Kemper calibre 22 chromé, à six coups, canon de 5 cm.
22'lik ; tıpkı Bay Williams'ın ölümüne sebep olan tabanca gibi.
Oh, un 22- - comme celui qui a tué M. Williams.
Soldaki fotoğrafta Danny Cato'nun verdiği sahne eşyası tabanca var.
La photo de gauche est celle du faux revolver de Danny Cato.
Sağdakindeyse bize ait dokuz milimetrelik hakiki tabanca.
Celle de droite est celle d'un de nos vrais 9 mm.
Toplu 45'lik bir kadın için epey büyük bir tabanca.
Un.45, c'est un gros calibre pour une femme.
Cinayetin işlendiği yerin anahtarı, 1200 dolar nakit ve 38 kalibrelik bir tabanca.
Une clé du restaurant où la tuerie a eu lieu, 1200 dollars en liquide, et un pistolet calibre 38.
Nasıl olduysa... beylik tabanca mı aldı.
- et a pris mon arme de service. - Tu l'as signalé?
Bana bir tabanca daha lazım.
Il me faut un autre flingue.
Sen boş ver nedenini, şunu al ve bana bir tabanca daha bul.
T'occupe. Prends ça et va m'en acheter un autre.
Arkadaşın tabanca kullanmayı ne kadar iyi bilir?
Il a la gâchette rapide, votre ami?
O Colt tabanca benim koyduğum miktardan en az 40 dolar daha fazla.
Ce Colt vaut $ 40 de plus que ma relance.
Torpidoda bir tabanca.
- Un revolver dans la boite à gants.
Bu tabanca yağı, değil mi?
- C'est de l'huile de revolver, non?
- Geri alması gereken bir tabanca.
- Un revolver qu'il devait reprendre.
Bir tüfek, bir tabanca, ölü kamyon şoföründen alınmış bir çift ayakkabı.
Une carabine, un revolver, peut-être une paire de chaussures... volées à un chauffeur mort.
Kesinlikle tabanca değil Gibbs. 7.62 milimetre.
Ce n'était pas une arme de pointe, Gibbs.