Table traducir francés
18,158 traducción paralela
Masaya domaltıp herkesin önündemi becerseydim?
L'allonger sur la table et la baiser par derrière devant tout le monde?
Masaya çanta koymuyorduk Mikey, unuttun mu? - Hayır!
Pas de sac sur la table, tu le sais.
Masanın üstündeki sikik ayaklarını gördün mü?
Les pieds sur la table!
Bay Schiltz'la birliktesiniz.
La table de M. Schiltz.
Ben masadayım.
Je suis à table.
- İstediğin kadar kalabilirsin.
Vous êtes le bienvenu à ma table.
Hayat Kitabı'nda içerik bölümü yoktur.
Le livre de vie n'a pas de table des matières.
Gerçeği mi istiyorsun?
Cartes sur table?
Vegas'ta, 21 masasında karşılaşmamız tesadüf müydü?
Notre rencontre à Vegas à la table de black-jack, c'était une coïncidence?
Silahlarımız masada duruyor.
Nos armes sont sur la table.
Televizyonun önünde, mutfak masasında...
Devant la télé, sur la table de la cuisine.
Bayan Medina Eliot Ness'e söyleyin ayaklarını mobilyadan çeksin.
Mlle Medina, dites à Eliot Ness d'ôter ses pieds de la table.
Yemek hazır!
A table.
Tamam, yarın akşam 9 gibi bir masa ayırabileceğimize eminim.
Mais je peux vous avoir une table pour demain à 21 h.
Bu akşam yemek yemek ister misin? Birkaç iyi yerimiz var.
Je peux vous avoir une bonne table pour ce soir.
Adınıza bir masa ayrılmış olacak.
Une table sera réservée.
- Kathryn, sofrada siyaset yok.
- Kathryn, pas à table.
Sana sofra kurdum anne.
J'ai mis la table, Maman.
Masada boş yerimiz yok.
Il n'y a pas de place à table.
- Sofrayı kurana kadar bekle. - Rose...
Attends d'être à table.
Masada duruyor.
Il a mis tes 20 $ sur la table.
Masanın üstüne koy Troy. Ben alırım.
- Mets-la sur la table.
Üç kişilik masa, lütfen.
Nous voudrions une table pour trois.
Bir masaya sığmaya çalışarak, taksicilerin beni almayı reddetmesiyle ya da tekerlekli sandalyemin
Je ne veux pas que ce soit remplacé par mes efforts pour m'asseoir à une table,
Bu masadaki kimse seni sevmiyor.
Personne à cette table ne t'aime.
- Biliyor musun? Bir keresinde Mississippi'deki Hot Coffee'de bir bilardo masasında Rock Roll Şöhretler Kulübü'nün altı üyesiyle seviştim.
- Tu sais, j'ai déjà baisé sur une table de billard à Hot Coffee, Mississippi, avec six membres du panthéon du rock and roll.
Evet. Masa!
Oui, une table.
RiRi çalınca masaya çıkar, malımı çalkalarım.
Et je vais monter sur une table et secouer mon truc à RiRi.
Yüz üstü yat.
Visage vers le bas sur la table.
- Masa ikideyiz.
- On est table deux.
- Masa iki dedim.
- J'ai dit table deux.
Son oturma kısmı için herkesi beşinci masaya almaya karar verdim çünkü düğününüzü hiçbir şeyin gölgelemesini istemiyorum.
Pour le plan final des sièges, j'ai mis tout le monde à la table cinq, car je ne veux pas que ça éclipse ton mariage.
- Masa beş en iyisi.
- Table cinq, parfait.
Her zamanki masa mı?
Même table que d'habitude?
- İn masadan aşağıya.
- Descends de la table!
Masamız var.
On a une table.
İstediğin şeyi aldın ve param para sayma makinesinde. Kes şunu.
Tu as obtenu ce que tu voulais, et mon argent est sur la table.
Bu yüzden ben de bu haçı gece lambamın yanına koydum.
Donc j'ai attrapé ce crucifix dans ma table de nuit.
12 yaşında bir kız o masayı nasıl odanın öteki ucuna götürebilir?
Comment une fillette de 12 ans ferait-elle voler une table?
Sabah uyanıyoruz. Aynı masada yiyiyoruz.
On se lève le matin, on se met à table,
Turu başlatalım mı?
On fait un tour de table.
Çünkü oyuna başladığınız an kaybedeceğiniz kesindir.
Parce que des que vous vous approchez de la table, vous êtes fichu.
Yemekte seni izliyordum.
Je vous observais, à table.
A polytrauma için tablo dört hazırlayın.
Préparez la table 4 pour un polytrauma.
- Tek kişilik masa lazım.
Table pour une personne.
Ya da masaya vurup dağıtacağım!
Ou je peux le briser sur la putain de table!
Bu yazıtı baştan sona okudum. Anlattığı hikâye çok rahatsız edici.
J'ai lu cette table, et elle raconte une histoire inquiétante.
Bir de oturma planı lazım!
Il nous faut un plan de table!
REZERVE İşte masamız.
C'est notre table!
Duke, hadi yemek yiyelim!
A table!
Masayı toplayalım.
Débarrassez la table.