Taipei traducir francés
91 traducción paralela
1949'da Taipei Eğitim Bürosu'nda okul müfettişi oldu.
En 1949, il a été nommé inspecteur de l'Education à Taipen.
Taipei Müzesi :
... Attrapez-le!
Taipei'deki hastaneler daha iyi.
Les hôpitaux de Taipen sont mieux équipés.
Geçtiğimiz hafta adını Taypey'in en iyi bekarlar kulübüne kaydettik.
On t'a inscrit dans la meilleure agence matrimoniale de Taipei.
Bu Bayan Wu. Taypey'den yeni geldi.
Wu Jen Jen, de Taipei.
Bu da benim Chi-Pao gelinliğim.
Une robe de la meilleure boutique de Taipei.
Taipei'ye bakan bir penceresi var.
On a une vue sur Taipei.
Şimdi Jin-Rong Taipei'de yalnız olduğuna göre....
Maintenant que Jin-Rong se retrouve seule à Taipei...
- Taipei'ye alışabildin mi bari?
- Vous êtes bien installée à Taipei?
Bunun ötesi Güney Kutbu. Aniden canım eve gitmeyi istedi.
Je suis parti de Taipei, je ne voulais plus vendre de nouilles.
20 Şubat 97'de tekrar dünyanın bu tarafındayım. Çok derin bir uykudan uyanmış gibiyim.
Je me suis réveillé à Taipei de l'autre côté de la terre, le 20 février 97.
Biz Taipei'den geliyoruz.
Les gens de Taipei.
Bizi Taipei'ye dönme konusunda bilgilendirin.
Retourner à Taipei.
Liu Hoca ruhların Taipei'ye dönüp sana bir doktor bulmamızı söylediğini anlattı.
Maître Liu a dit que les esprits nous conseillent... de retourner à Taipei et de trouver nous-mêmes un médecin.
Taipei Hızlı Araç Komisyonu..
" La commission du réseau express de Taipei
Taipei'de akşam 9.
Et 21 heures à Taipei...
Cinayet, Taipei'nin Da-An mahallesinde gerçekleşti.
Le drame s'est produit dans le quartier Da-An.
Geçen ay Taipei'den aldığın cihaz hâlâ analizde.
L'objet que vous avez ramené de Taipei le mois dernier est toujours au labo.
Taipei'deki Kültürel İlişkiler binası. Şinseng Kuzey Yolu, ikinci bölge.
Bâtiment des Affaires culturelles, Taipei, Hsincheng North Road.
Taipei'e kaç bagajınız var?
Combien de bagages enregistrez-vous pour Taipei?
Taipei'de Ho Ping ve An Rui arasında bir sokak var.
Il y a une allée à Taipei, entre Ho Ping et Rui An.
Bu alet,... geçen yıl Taipei'den almıştım.
Cet appareil, je l'ai volé à Taipei l'année dernière.
16 saat sonra Taipei'de olmamız gerek.
- On doit aller à Taipei.
Taipei'de.
- Elle est à Taipei.
Tippin'in ifadesini incelerken gördük. Taipei yolunda bilinci gidip gelirken,.. ... Sark'ın bir laptop'la çalıştığını hatırladığını söylemiş.
Tippin a dit qu'il était à demi conscient, dans l'avion, et que Sark travaillait sur un portable.
Taipei'e gidiyorum.
en route pour Taipei.
Daha fazla beklememesi gereken bir tane var ;.. ... Taipei'de seni niye vurduğum.
Je dois d'abord t'expliquer pourquoi je t'ai tiré dessus à Taipei.
Sen Taipei'deyken asilerin lideri Gerard Cuvee... yan odada, ona yada sana ihanet edip etmeyeceğimi görmek için bekliyordu.
Quand tu étais à Taipei, le chef des rebelles, Gérard Cuvée, observait de la pièce voisine qui j'allais trahir : lui ou toi.
Ben bir görevde Taipei'deyken SD-6 onu öldürttü.
Alors que j'étais à Taipei... le SD-6 l'a fait exécuter.
5 hafta önce annenizin Taipei'deki laboratuarlarından birine girip bir Rambaldi aygıtı buldunuz.
Vous avez infiltré un labo à Taipei, où se trouvait une machine de Rambaldi.
5 hafta önce annenizin Taipei'deki laboratuarlarından birine girip bir Rambaldi aygıtı buldunuz.
Vous avez infiltré un labo à Taipei où se trouvait une machine de Rambaldi.
Hangi cehennemdesin?
- Où es-tu? - À Taipei.
Taipei'in göbeğindeyim.
Je viens de me libérer.
İkimiz, babamla birlikte arkadaşımı kurtarmak üzere Taipei'ye gittik.
Nous sommes allés à Taipei avec mon père pour le retrouver.
- Taipei'de bir ekip var.
- On a une équipe à Taipei.
- Vaughn artık Taipei'de olmayabilir!
- Vaughn n'est peut-être même pas là-bas.
Sydney sayesinde Khasinau ve Derevko'nun Taipei'deki tesisinin imha edilmesiyle,.. ... teşkilatlarının bazı üyeleri açığa çıktı.
Depuis la destruction du Q.G. de Khasinau et Derevko à Taipei, grâce à Sydney, certains membres ont été démasqués.
Yani Taipei'e dönüp Vaughn'u aramaya yardım etmek yerine yarım saat sonra Fransa'ya gidiyorum.
Donc, au lieu d'aller à Taipei pour aider à trouver Vaughn, je vais partir en France.
Ama Taipei'de olduğumuz gece sana bunları anlatsam çok abes kaçardı.
Tu n'imagines pas à quel point cela m'a été inutile, la nuit où on était à Taipei.
- "İncil" in yerini biliyor musun?
- Où est-il? - Il était à Taipei.
- Taipei'deydi. Laboratuar yok edilince Khasinau'yu arayan bu ajan kitabı alıp saklamış.
Quand le labo a été détruit, cet agent a pris le livre et l'a gardé en sécurité.
Taipei'ye kız lisesi sınavına gittim.
Quand j'ai passé l'examen à Tapei. J'ai dû prendre le train toute seule.
Annem benden Taipei İstasyonu'nda Chen'i görmemi istedi.
Une fois arrivés, on devait retrouver A Tcheng.
Babam Taipei'den döndü.
Après l'épreuve, je suis rentrée à Taipei.
Ben oradan ayrılırken şafak söküyordu. Taipei'de sanırım vakit geceydi.
À l'aube, je suis parti.
Liao Ning büfesinin açık olup olmadığını merak ettim.
Je me demande si à Taipei le marché de nuit est déjà ouvert...
Hong Kong'a dönmeden önce Taipei'da kaldım.
Vous avez le téléphone? Oui, là-bas, derrière!
Hala Taipei'demisin?
Toujours à Taipei?
Sen Taipei'deydin.
Tu étais à Taipei.
Taipei'de bana işkence eden?
Celui qui m'a fait torturer à Taipei?
Taipei'de işkence görmüştü.
À Taipei, il a été torturé.