Taser traducir francés
412 traducción paralela
Taser tüfeğini ver bana.
Le Teaser.
- Bir Taser.
- C'est un Taser.
Taser. 65.000 volt elektrik.
Un Taser. 65000 volts d'électricité.
- Taser.
- Taser.
Elektroşok aleti verin!
Passe-moi un Taser!
Elektronik şok tabancası, sersemletici silah.
Un électro-choqueur, un taser.
- Tıraş makinesi, şok cihazı.
- Paillettes à barbe, un Taser à foule.
- Şok cihazı mı?
- Un Taser à foule?
Normalde buna elektrik yanıkları sebep olur. Bayıltıcı olduğunu düşünmüştüm ama izler çok daha büyük.
Associées à une brûlure électrique comme avec un Taser mais les marques sont trop grandes.
Teresa, profesörün üzerinde senin elektrik şokunun sebep olduğu yanıkları bulduk.
Les brûlures sur Metzger viennent de votre Taser.
Daha çok elektroşok aletini sevdiğini sanıyordum.
Je croyais que tu utiliserais plutôt un Taser.
Şok tabancasını indir.
Rangez votre Taser.
Bir hastayı bayıltmakla meşgul olduğunu gördüm.
Elle utilisait son taser sur une patiente.
Franks eşyalarının arasında Hendricks'in şok cihazını bulmuş.
Franks a trouvé le taser dans son casier.
Bıçak ve Bılazer diye adamları var, ve Taser ve herçeşit aserlar.
Et ils ont Laser, Blazer, Taser et toutes sortes de "asers".
TASER silahları.
- Des fusils TASER.
Tehlikelidir.
- Un Taser, et c'est dangereux.
Kasıklarından şok tabancası yemeye ne dersin?
Tu prendrais une décharge Taser dans les parties?
Elektrik tabancasıyla vuruldun.
Tu as pris une décharge de Taser ( pistolet électrique ).
O silah değil. Bayıltıcı.
C'est pas un pistolet, c'est un taser.
Bayıltıcıyı hissetmemiş.
Elle n'a pas senti le taser.
Sen kankamın kolunu kırdın. Şimdi Taser'ı yiyeceksin.
Tu as cassé le bras de mon frère, goûte à mon pistolet électrique.
Sen şok silahını al.
Prends le Taser.
Elindeki aleti bol keseden kullanıyorsun.
Tu te sers trop de ce Taser.
Uyarıcı sadece.
C'est juste un taser. [NDT : arme électrocutante]
Merhaba Mattie. İki tane cinsel organ kelepçesi istedim. Bir de Mark 5 elektroşok tabancasını tekrar isteyecektim.
Salut, Maddy, j'ai besoin d'un mandat, de deux jeux de menottes génitales et je réquisitionne encore le Taser modèle 5.
Yöntem hâlâ boyna uygulanan elektroşok olsa da saldırgan bu sefer rastgele bir kurban seçmişe benziyor ; beyzbol oyuncusu Kelly Kuzzio.
Armé, là encore, d'un Taser, son choix de victime, cette fois, paraît aléatoire. Le joueur de base-ball, Kelly Kuzio.
Yeteri kadar bekledim. Ne olursa olsun içeri bakmalıyım.
J'ai mon Taser, j'avance.
Bana bir kere elektrik vermişlerdi.
J'ai été tétanisé au Taser un jour.
- Şok tabancası olamadan da herşeyi yaparım.
- Tout sauf un pistolet Taser!
Şok ver.
Pistolet Taser.
Ya da fiyakalı bir elektrik tabancası.
Ou juste un Taser super cool.
- Süper, elektrikli silah.
- D'accord. Un Taser.
Elektrik tabancamı geri almam gerek.
J'ai besoin de mon taser.
O elektrik tabancasına ihtiyacım var.
Il me faut ce taser. C'est la seule solution.
Gerçekten, Mays geldiği zaman, o tabancanın olmasını isteyeceksin.
Ecoutez, quand Mays viendra, vous voudrez ce taser.
Tabancayı torpido gözüne koymuştum.
J'ai mis votre taser dans la boîte à gant.
Şok silahı kancası.
L'électrode d'un taser.
Jo henüz sersemletici silahı kullanmak zorunda kalmadı.
Sans son Taser.
Geçen sefer sonik silahına maruz kalmıştın.
La dernière fois, le taser vous avait envoyé à l'hôpital.
İşkenceden daha etkili metotlarımız var.
On a bien mieux qu'un taser.
Bana sorarsan biri şok tabancasıyla elektrik vermiş.
Mon idée c'est qu'on lui a tiré dessus avec un pistolet Taser.
Önce şok tabancası kullanıp sonra boğmuşlar mı?
Alors ils l'ont assommé avec un Taser, puis étranglé?
Sanki suje önce şok aleti kullanmış.
Comme si on s'était d'abord servi d'un taser?
Bu izler şok silahından kaynaklanmış olabilir.
Ces marques pourraient très bien venir d'un taser.
Tubbs'ın üzerindeki bıçaktan bir şey çıkmadı. Şok silahında da iz bulamadık. Eminim DNA karşılaştırmasından da bir şey çıkmayacak.
Le couteau de Tubbs ne constitue pas une preuve, aucune empreinte sur le taser, et je suis sûre qu'on n'y trouvera pas d'ADN non plus.
Bayılmış ; şok silah izi yok.
On ne s'est pas servi d'un taser, on l'a assommée.
- Elektrik şoku mu?
Teresa, j'ai un mandat pour votre Taser.
- Bunu iki şekilde yapabiliriz.
Mon Taser?
Seni uyarıyorum.
- Vous allez prendre du Taser.
İşkence mi?
Taser?