Tatum traducir francés
237 traducción paralela
Pekala, Bay Boot'a, Bay Tatum'un kendisini görmek istediğini söyle.
Bien. Dites à M. Boot que M. Tatum voudrait le voir.
New York'tan Charles Tatum.
Charles Tatum de New-York.
- Bay Tatum?
- M. Tatum?
Charles Tatum? New York, Chicago, Detroit'te çalıştı...
Charles Tatum, a travaillé à New-York, Chicago, Détroit...
Ses getirecek tek bir şey. Bir Tatum özel haberi. Sonra önüme kırmız halıyı serecekler.
Un gros truc, un spécial "Tatum", et ils dérouleront le tapis rouge.
Bay Tatum!
Oh, M. Tatum. Vraiment.
Özür dilerim Tatum.
Désolé, Tatum.
- Adın nedir bayım? - Charlie Tatum.
- Quel est votre nom, monsieur?
Arabamızla geçiyorduk ki olanları duyduk.
- Charlie Tatum. Je m'étais arrêté au magasin quand j'ai entendu parler de vous.
Bay Tatum şu an doktorla birlikte orada.
M. Tatum est là-bas avec le docteur.
Demek dün gece telefonda bağırıp çağıran Tatum sensin.
Vous êtes le Tatum qui agitiez au téléphone la nuit dernière.
Bay Tatum, sizi kendi odamızı geçiriyoruz.
M. Tatum, nous vous logeons dans notre chambre.
Çok fazla düşünüyorsun. Bırak düşünme işini Bay Tatum yapsın.
Vous pensez trop, laissez cela à M. Tatum.
Bunlardan en öne çıkanı tabi ki Chuck Tatum, geçen Cumartesi Leo ile ilk teması kuran cesur gazeteci.
Et parmi eux, le plus extraordinaire, Chuck Tatum évidemment, le courageux reporter qui le premier a pris contact avec Léo, samedi dernier.
Daha sonra Bay Tatum'u yayınımıza katmaya çalışacağız.
Plus tard durant l'émission, nous essaierons d'avoir M. Tatum au micro.
Bu olay yeri röportajlarımıza ara vermek zorunda olduğumuz için üzgünüm ancak Bay Tatum'un, Leo'ya günün ilk ziyaretini yapmak üzere olduğunu görüyorum.
Merci beaucoup, M. Federber. Je suis navré d'avoir à interrompre ces interviews sur le terrain, Je vois qu'il est l'heure pour M. Tatum de rendre sa première visite à Léo.
Yanımıza geldiğinde Bay Tatum ile konuşmaya çalışacağız.
Nous allons tacher d'avoir quelques mots de M. Tatum
Tatum'dan ne haber?
Et Tatum?
Nasıl oluyor da Tatum için yasak olmuyor? Nasıl oluyor da istediği gibi girip çıkabiliyor?
Comment se fait-il que Tatum entre et sort quand il veut?
Evet, ne olmuş Tatum'a?
- C'est ça..... Et Tatum?
Tatum'u görün! " - Aile dostu.
- C'est un ami de la famille.
Tatum, aşağılık biri olduğunu hep biliyordum.
Tatum, j'ai toujours su que tu étais un minable.
Gazetelerinize Chuck Tatum'un iş anlaşması yapmaya hazır olduğun söyleyin.
Dites à vos journaux que Chuck Tatum est disponible.
Özel haber olarak. Kaynağı da Tatum'da.
D'exclusivité et c'est Tatum qui fournit.
- Bir saniye! Mağara girişine doğru ilerleyen Bay Tatum'u görüyorum.
Un instant, M. Tatum avance vers la falaise.
Bay Tatum, bize birkaç saniyenizi ayırabilir misiniz lütfen?
M. Tatum, pourriez-vous nous consacrer quelques instants, s'il vous plaît?
Teşekkür ederim Bay Tatum.
Merci, M. Tatum.
Bay Tatum, şu an bu korku dağının yeraltı geçitlerinde yeni bir yolculuğa başlamak üzere mağara girişine doğru ilerliyor.
M. Tatum s'approche de l'entrée de la falaise et commence un autre de ses voyages périlleux dans les dédales de cette montagne effroyable.
Her şeyin yoluna gireceği anlamına geliyor, değil mi Bay Tatum?
ça veut dire que tout va s'arranger, n'est-ce pas M. Tatum?
Tatum, Kretzer denen şerifi iyi biriymiş gibi gösterdin böylece bütün hikaye sana kaldı. Böyle anlaştınız, değil mi?
Vous avez circonvenu le Shérif Kretzer, afin d'avoir la primeur de l'histoire.
Onlara Bay Tatum'un yarım saat içinde konuşmaya hazır olacağını söyleyin.
Dites-leur que M. Tatum sera prêt à parler dans une demi-heure.
Bunun böyle olduğunu gösterdim.
Tatum s'en est assuré.
Tatum tur vuruşunu yaptı, büyük takımlar onu bekliyor.
Tatum vient de faire un "Home Run" et les gros clubs se bousculent.
Artık hizmetlerime ihtiyaç duymadığınızı söylediğiniz gün yumrukladığınız tavan. Pekala Tatum.
Celui la même que vous avez percuté le jour où vous m'avez viré.
Çok komik bir adamsın.
Très drôle, Tatum.
- Buyurun Bay Tatum?
- Oui, M. Tatum?
Endişelenme Bay Tatum.
Ne vous inquiétez pas.
Ben, Tatum, sen.
Moi, Tatum, vous.
Tatum bir şey göndereceğim dediyse gönderecektir.
Si Tatum a dit qu'il vous en enverra plus, il le fera.
Her şeyi ayarlamıştın, değil mi Tatum?
Tu avais tout prévu, hein Chuck?
Büyük Tatum. En iyisi büyük konuşmamak.
Le grand Tatum ferait mieux de se nettoyer la bouche.
Şimdi nereye gideceksin Tatum?
Dehors, tous....! Où vas-tu donc Tatum?
Ben Tatum.
Tatum à l'appareil.
Ben Tatum.
Tatum.
- Tatum'dan ne haber?
- Et Tatum?
Tatum'dan ne haber?
- Comment ça Tatum?
- " Tatum'u görün!
"Voyez Tatum!"
Bay Tatum!
M. Tatum!
Hadi ama, Tatum.
Allez, Tatum.
Charles Tatum konuşuyor!
C'est Charles Tatum qui parle!
Biraz geç kalmadın mı Tatum?
Ce n'est pas un peu tard, Tatum?