Tekne traducir francés
3,505 traducción paralela
Lüks tekne sektörüne girmeleri umurumda değil Frank.
Je me fous qu'ils aient infiltré l'industrie des bateaux de luxe, Franck.
Bu bir gemi değil. Tekne.
Ce n'est pas un navire, mais un bateau.
Size söylüyorum bir tekne öylece ortadan kaybolmaz. Orada.
Un bateau ne disparaît pas comme ça.
Anlaşılan bir tekne kurbanı kovalıyormuş.
Apparemment, la victime était poursuivie par un bateau à moteur.
Liman polisi bir tekne verebilir. Rica etmemiz yeterli.
La capitainerie peut nous prêter un bateau, il suffit de demander.
Biz tekne çesit yapiyoruz.
Il divague et parle d'un bateau.
Bir tekne var... orada bir tekne ve... patlama,
Il y avait un bateau... Il y a eu une explosion, puis un bateau et...
- Tekne korunmaktadir elektromanyetik alan.
Le bateau est protégé par un champ magnétique.
Gardener kararsiz ve tekne kahretsin.
Gardner est électromagnétique, comme ce bateau!
Biz tekne gelip bu önleyelim geçmise geri aliriz.
Le seul moyen d'arrêter ça est de me mettre sur ce bateau et le renvoyer.
- Ben onu bulmaya gidiyorum sen tekne yaninda kal burada.
Reste ici et surveille le bateau.
- Bu olmaz. On dakika, tekne, kurum için Hepiniz, bir sorun olmayacaktir.
Non, ça n'arrivera pas, car dans 10 minutes, ce bateau, ce labo et vous, vous ne serez plus un problème.
Tommy Lee Tekne Gezintisine Çıkar.
Tommy Lee prend la mer.
- Benim tekne işi var.
- J'ai une soirée.
Pek mazotu var gibi değil 2 tekne hiçten iyidir
On ne montera jamais tous la-dedans. Deux bataux c'est mieux que rien.
Tekne biraz tamir istiyor Ama şimdilik mazot yeterli
Le bateau est presque réparé, Tout ce qu'il faut c'est de l'essence.
Tekne belgesi için.
Pour le brevet de navigation.
Eee, Bu tekne kimin?
Donc, à qui appartient ce bateau?
- Sen kürekçi miydin? - Dümenciydim. Tekne gider, çünkü herkes aynı yönde kürek çeker.
- J'étais patron d'une chaloupe le bateau bougeait car tout le monde va dans la même direction
Bir tekne.
Un bateau.
Yani bir tekne arıyoruz.
- Donc, on cherche un bateau.
Bu iskelede, meşe ağaçlı güvertesi olan 100 tekne görüyorum.
J'en vois environ une centaine dans ce port.
Stardust adında bir tekne.
- C'est le Stardust.
Tamam. Seni, ayakkabına meşe kıymığı takılan, kafana sıçılan ve işlerin garip gittiği tekne evime geri davet ediyorum.
Je t'attire dans mon bateau, le teck va dans ta chaussure, les fientes dans tes cheveux.
Burası bir tekne. Her yerde delik var.
Sur ce bateau, on est déjà préparés au pire.
Bu program ve bu tekne.
L'émission et ce bateau, notre foyer, notre famille.
Bu senin manevi baban. Tekne işinde bana çok yardım etmişti.
Hyung-bae, il m'a beaucoup aidé quand j'étais pêcheur.
Bir tekne için kendimi satacağımı mı sanıyor?
Pense-t-il que je vais me prostituer pour un bateau?
Görünüşe bakılırsa Delario kız kardeşinle aynı marinada bir tekne kiralamış.
Delario a loué un bateau sur le même port où votre soeur avait le sien.
Krallıktan güvenlice çıkman için bir tekne ayarladım.
Venez. Un bateau vous attend pour que vous quittiez le royaume en sécurité.
Hatta bir tekne bile aldım.
J'ai même acheté un bateau.
Bir tekne alıp açılırız ve dünyada görülecek ne kadar yer varsa görürüz.
Prendre un bateau, naviguer. Explorer tout ce que le monde a à offrir.
Bu tekne çok güzel!
Ce bateau est super!
Dinle, benim tekne var ya? Onu tamir edeceğim.
Écoutez, mon bateau, je vais le réparer.
Tekne kazası.
- Accident de bateau.
Peki ya tekne?
Et le bateau?
Eh, tabii ki tekne içkisi içmem gerekti.
Bien sûr, j'ai eu une boisson de bateau.
Tekne içkisi?
Une boisson de bateau?
Bu tekne seni olman gereken yere götürecek.
Ce bateau va t'amener exactement où tu dois être.
Bu o tarz bir tekne.
C'est un bateau qui fait ça.
Tekne harikaymış.
Ce bateau est fantastique.
Bir tekne tutabiliriz, arkadaşlar.
– On peut prendre un bateau.
Cartman'ın ishalini temizleyip kunduzlarla mücadele ettikten sonra gençler, tekne gezintisinin de en az halatla kayma kadar sıkıcı olduğunu fark ettiler.
les garçons font une découverte terrifiante : faire du bateau est aussi ennuyeux que faire de la tyrolienne.
Tekne çok yavaştı ve kağnı gibi süzülüp durdu.
et ça tournait en rond.
Sahte Bölgesi tekne ile 4 gün yürüyerek 4 hafta uzaklıkta.
Le territoire Sahte est à quatre jours de navigation et à 4 semaines de marche.
Bir tekne ile çarpışıp karaya oturduk.
On a été heurtés par un bateau qui nous a fait échouer.
Kahrolası tekne bize çarpıp karaya oturttu.
22 h 14 Maudit bateau.
Burası ufak bir tekne.
C'est un petit bateau.
Tekne
Le bateau!
Bu tekne burdan tek çıkışımız
- Ce bateau est notre seul chance de partir!
"Daniel, Georgica havuzunda tekne yüzdürerek saatlerini harcardı."
"Il passait des heures à Georgica Pond."