Tide traducir francés
84 traducción paralela
- "Merhaba, Gwen." "Merhaba, Tide."
- Salut, Gwen.
" Tide.
Persil.
Bir Tide reklamı : "Eğer tamamen kana bulanmış bir t-shirt'ünüz varsa belki de o an kuru temizleme en büyük sorununuz değildir."
La pub pour la lessive Tide : "si vous avez un T-shirt tâché de sang... la lessive n'est pas votre premier souci"
- Tide gibi kokuyor. -
- Ça sent le Tide.
- Sanırım Tide'ı kullandım.
- Ça doit être ça.
Neden bizde Tide var?
Pourquoi a-t-on du Tide?
Biscayne Limanı, Bay Tide Yat Limanı.
Ca doit être le port de Biscayne. La marina de Bay Tide.
Güzel kokuyorsun. "Tide" gibi.
Vous sentez bon. Comme le Tide.
"Tide Deterjanı" gibi kokuyorsun.
Vous sentez comme le détergent Tide.
Tide Deterjanı kullanıyor musun?
Vous utilisez du détergent Tide?
Güzel kokuyorsun. "Tide" gibi.
Vous sentez bon Le Chat.
"Tide Deterjanı" gibi kokuyorsun.
Vous sentez la lessive Le Chat.
Tide Deterjanı kullanıyor musun?
Vous utilisez la lessive Le Chat?
Bir tane de Tide Stick olacaktı.
J'ai peut-être du tube pour les lèvres.
- "High Tide" a ne dersin?
- Vous pensez quoi de High Tide?
"High Tide" a ne dersin?
Tu penses quoi de High Tide?
Bir de şey Ed Dayın diyor ki, "Roll Tide."
Et... votre oncle Ed dit : "roll tide".
"Roll Tide" sana bir şey ifade ediyor mu?
Ça vous évoque quelque chose, "roll tide"?
Onlara, "Crimson Tide" diyorlardı. Onlara, "Roll Tide" diye tezahürat yapıyorlardı.
L'équipe, c'était les Crimson Tide et leur cri de guerre : "Roll Tide!"
Roll Tide.
Roll Tide.
- Doğru. Sol cebinde "Tide to Go" leke giderici var.
Effaceur de taches, poche gauche de ta veste.
Pop-Tarts, Frosted Flakes, Bisquick Heinz Ketçap ve iki alana bir bedava çamaşır suyu kuponu bile var.
Pop-Tarts, Frosted Flakes, Bisquick, Heinz Ketchup, and ooh, ooh... même un coupon deux-en-un pour Tide.
"Uzun zaman önce Illinois'yi ilk görüşümde ne zaman ne de akıntı yıldıramadı beni..."
♪ And long ago the hour I know, I first saw Illinois ♪ ♪ But time nor tide nor waters wide ♪ ♪ Can wean my heart away
Tide'ın Edge Oteli.
Le Tide's Edge hotel.
Emekli bir defans oyuncusuna oy vermeleri mümkün değil.
Il n'y a pas moyen qu'ils votent pour un ancien linebacker de Tide.
Roll Tide ödlerini koparıyor tabii!
On va vous en mettre plein la tête.
Alabama'nın Crimson Tide'ı diyorsun ama bunların maskotları fil.
Votre mascotte est un éléphant.
Crimson Tide'la Texas AM oynuyor.
Crimson Tide contre Texas AM.
Ortalık Crimson Tide'e döndü.
On dirait USS Alabama ici.
Sorun "Gelgit".
C'est la "Rising Tide".
Ben daha çok, bu "Rising Tide" grubunun onu nasıl öğrendiğiyle ilgileniyorum.
Ce qui m'intéresse, c'est comment ce groupe "Rising Tide" l'a trouvé.
"Rising Tide" dan başka bir küçük hediye daha.
Un autre petit cadeau de Rising Tide.
"Rising Tide" bizi konuşturmaya çalışıyor.
Rising Tide essayent de mettre la main dessus.
"Rising Tide" ın güzergâh noktalarından birini denk getirmiş olabiliriz.
On connait peut-être un point de passage de Rising Tide.
"Rising Tide" ı durduramazsınız.
Vous ne pouvez stopper la marée montante.
Ajan Ward'ın grubunuzla küçük bir geçmişi olmuştu "Rising Tide" la yani.
L'Agent Ward a un passé avec votre groupe... La Marée Montante.
"Başlıklı" yı kayda aldığın telefon "Rising Tide" ın gönderdiği birkaç şeyle aynı şifresel imzayı taşıyor.
Le téléphone que vous avez utilisé pour filmer le héros à la capuche avait la même signature cryptographique que certains autres postes de Rising Tide.
"Tide" yükseliyor.
La marée monte.
Geçelim mi? Lavon eskiden NFL'de oynardı ama buralarda Crimson Tide'ın yıldızı olarak bilinir.
Lavon jouait en ligue pro, mas ici, on le connait pour avoir été la star de l'université d'Alabama.
Bu, "Rising Tide" ın bilgisayar korsanlığı yapacağı bir şey değil Skye.
Ce n'est pas quelque chose que Rising Tide peut hacker, Skye.
Davetiyeyi "Rising Tide" sayesinde aldı.
The Rising Tide est la raison pour laquelle elle a eu une invitation.
Bu Skye, "Rising Tide" üyelerinden biri.
C'est Skye, un membre de Rising Tide.
Ve teknik olarak Skye, "Rising Tide" ın bir üyesi.
Et techniquement, Skye est membre de la Rising Tide.
Ve gündeme getirmek istemiyorum çünkü nefretle bakan yüzünü görmek istemiyorum ama... "Rising Tide" da bundan ibaret işte.
Et je ne veux pas remettre ça sur le tapis. parce que, je ne veux pas voir ton visage haineux, mais... c'est ce qu'est la Marée Montante.
"Rising Tide" bir bekleme durumunda. Saklanmayı planlıyoruz. Durumun nedir?
-
Roll Tide.
Allez'Bama!
Hadi hep birlikte Alabama maçını izleyelim çünkü hepimiz Crimson Tide'yi çok seviyoruz.
Si on regardait l'équipe de foot d'Alabama puisqu'on aime tous les Crimson Tide?
Tide sabun.
Savon Tide.
Patates köftesinden iyi değil mi?
At the turn of the tide is withering thee... - C'est meilleur que des croquettes, hein!
"High Tide". Beğendim.
- High Tide.
Merhaba, adım Mike.
♪ Wash our sins away in the tide ♪ ♪ Nettoyons nos pêchés dans la marée ♪ - Salut.