Tilt traducir francés
233 traducción paralela
Bir haftada tilt oyunları için fena değil.
Pas mal pour une semaine de flipper.
Bu malikane Jackson Tilt McCanles ve ailesinin oturduğu ev işte.
C'est la résidence de... Jackson Tilt McCanles, et sa famille.
"Yüce Teksas eyaletinin egemen halkından" Jackson Tilt McCanles'a selamlarımızla. "
"De la part du peuple de l'État souverain du Texas... " à Jackson Tilt McCanles, salutations,
Bay Sugiyama tilt oynamayı seviyor.
M. Sugiyama aime bien le pachinko...
Kendime bir içki ısmarlayıp tilt oynadım.
J'ai pris quelque chose et j'ai joué au billard.
En azından tilt oynarken.
Tout au moins, pendant la partie de billard.
Okurken, tilt oynarken falan gözlük takarım.
Je les mets pour lire, jouer au billard.
Erkeklerden, kulüplerden, içkiden, tilt makinelerinden uzak duracaksın.
Et vous vous tenez á l'écart des hommes, des bars et des juke-box.
Galiba tilt oynarken gözlük takmıştı.
Elle ne les mettait que pour jouer au billard.
Tilt oynarken... kalçalarıyla makineye vuruyordu.
En jouant au billard électrique, elle tournait autour en tortillant de la croupe.
O gece Barney Quill'le tilt oynuyordu, değil mi?
C'est avec Barney Quill qu'elle jouait au billard, ce soir-lá?
Bayan Manion'un cıyaklayarak hoplayıp zıpladığını... ve kalçalarını tilt makinesine vurduğunu söylediniz.
Vous avez dit que Mme Manion avait poussé des cris, avait trépigné de joie, et avait "tortillé de la croupe" tout autour du billard électrique.
Bayan Manion, Barney Quill'in de ilgisini çekmiş, çünkü onunla tilt oynuyordu.
Il est certain que Quill l'observait lui aussi puisqu il était son partenaire de billard.
Ne bar, ne tilt makinesi, ne bovling salonu, sadece bilardo var.
Pas de bar, de flipper, de bowling, juste des billards.
Gelmedi mi?
Ça ne fait pas tilt, hein?
Eğer Luther olmasaydı, hala Gianelli'de tilt oynuyor olurdum.
Sans Luther, je jouerais encore au flipper.
Acaba, tilt topu işe yarar mı?
Une bille de Pachinko, ça irait?
İnciler pahalı ama, tilt topu da fena olmaz hani.
Les perles c'est cher... Mais si je mettais une bille?
Benimle yatacak ilk kadın tilt olup ışıklar saçacak ve gümüş dolarlar verecek!
Avec la 1 re fille que je sauterai, ça fera tilt, et à moi la monnaie!
Flaş haber! Tilt servet dağıtıyor!
Supplément Spécial flipper
Tilt'in sağladığı muhteşem hayat, bir milyon elinizde koydaki yatınızdan dünyayı edin idare.
On peut régner sur le monde de son yacht dans la baie
O bir tilt sihirbazı, çoktan burkulması gerek ama sihirbazın bilekleri çok esnek!
C'est un magicien du flipper Il doit y avoir un truc Un magicien du flipper au poignet si souple
Devamlı hak kazanıyor hiç tilt olmuyor.
Il claque toujours Il ne tilt jamais
O bir tilt sihirbazı çoktan burkulması gerek ama sihirbazın bilekleri çok esnek.
C'est un magicien du flipper Il doit y avoir un truc Un magicien du flipper au poignet si souple
O bir tilt sihirbazı hala sayı yapıyor.
Un magicien du flipper Il fait mille milliards de plus
Tilt sihirbazı, dünyanın yeni tilt kralı!
Un magicien du flipper Le nouveau dieu du flipper
Tilt! Sardı bir ateş gibi!
Au flipper C'est une fièvre
Bana kucak açan bu "tilt" bir oyunun çok ötesinde, azgın rüyalarının çok ötesinde.
Le flipper Ce que je vois devant moi maintenant Est bien au-delà d'un jeu Au-delà des rêves les plus fous
Tilt sihirbazının mucizevi iyileşmesi!
La cure miraculeuse du magicien du flipper
Tilt zengini, nasıl da sevindi annesi!
Supplément flipper La joie d'une mère
Böylesine iyi olduğum tilt oyunu yaşam tarzımı yansıtıyor.
Le jeu de flipper que je joue si bien Reflète une façon de vivre
Tilt masaları, altın ve gümüş...
Les flippers dorés et argentés
Peşimden gelmek istiyorsanız tilt oynamalısınız.
Si vous voulez me suivre Il faut jouer au flipper
Bir şey göremezsin, ve "tilt", tamamlayıcısı sahnenin!
Vous ne voyez rien Et le flipper complète la scène
Tilt makinesinin yanındaki adam.
Le type près du flipper...
Onlara bomba yapmamı istediler. Plütonyum'u aldım ve onlara içi tilt makinesi parçaları ile dolu bir bomba verdim.
Ils m'ont commandé une bombe mais je leur ai remis une bombe faite de petits morceaux de métal.
Buna Tilt-a-Whirl deniyordu.
On appelait ça un Tilt-A-Whirl.
Sorgusunu okudum Tilt masası üzerinde toplu tecavüz.
viol collectif sur un flipper.
Benimle tilt oynamak ister misin?
Tu veux faire un flipper?
"Benimle tilt oynamak ister misin?"
"Tu veux faire un flipper"?
Kapıdaki adamlar değil. Tilt masasının yanındaki adamlar.
Pas ceux près de Ia porte, ceux près du flipper.
Bir grup adam arka tarafa tilt oynamaya gitti.
Des types sont allés dans l'arrière-salle, aux flippers.
Eliyle boğazımı sıkıyordu, beni tilt makinesinin üzerine itti ve gömleğimi yırttı.
II m'a serré Ia gorge avec ses mains. Et iI m'a poussée sur Ie flipper. II a déchiré mon corsage.
Ayrıca tilt makinesinin üzerindeyken gözlerinizin çoğunlukla kapalı olduğunu söylediniz.
Et vous certifiez en outre que sur Ie flipper... vous aviez les yeux fermés.
Bayan Tobias, tilt makinesinin üzerindeyken hiç "İmdat" ya da "Tecavüz var" diye bağırdınız mı?
Sur Ie flipper... avez-vous jamais crié "Au secours" ou "Au viol"?
Çok geçmeden Bob'la birlikte tilt oynayıp içmeye devam ettiler.
ils ont joué avec... Bob, de plus en plus pétés.
Yani Sarah Tobias o tilt makinesinin üzerinde tutulurken diğerlerinin bilmediği bir şeyi?
De ce long viol de Sarah Tobias sur Ie flipper... Ies autres ne savaient rien?
Evet, geçen sezon palyaço çarkına sim dökücülük yaptı.
La saison dernière, il était lanceur de paillettes au Tilt-O-Whirl.
Hem ayrıca çantasını, ona ait olmayan eşyalarla doldurmaya başlamıştı.
Au début, j'ai cru que c'était le père Noël. Et puis ça a fait tilt.
"Tilt oynamak ister misin?"
"Tu veux faire un flipper"?
TV açıktı, müzik kutusu çalışıyordu, bir çok sesli video oyunun ve tilt makinesinin olduğu odadaydınız, gözleriniz kapalıydı, bazen, ve saldırıya uğruyordunuz.
Et iI y avait Ia télévision. Le juke-box. Vous étiez dans une salle pleine de jeux vidéo et de flippers bruyants.