Tore traducir francés
51 traducción paralela
Bu kabin 100 yıl önce garip, utangaç bir adam tarafından yapılmış, adı Tore Gråvik.
Ce chalet a été bâti il y a cent ans par un homme étrange et retiré qui s'appelait Tore Gråvik.
Burada yatacak kadar düşüncesizlermiş ve Tore bunları basmış.
Ils étaient assez insouciants pour dormir ici et Tore les a surpris.
Yerel hurafeye göre Tore Gråvik'in ruhu buralara sık sık gelirmiş.
D'après la superstition locale, Tore Gråvik hante l'endroit.
- Tore Gråvik'in mi?
- Celui de Tore Gråvik?
Tore Gråvik.
Tore Gråvik.
Sembolik olarak Tore Gråvik onun içine girdi ve onu aşağı çekti diyebilirsin.
Symboliquement, on pourrait dire que Tore Gråvik s'est glissé en lui et l'a entraîné au fond.
Yaverim Sabin Genestra, Betazed'den... ve asistanım Nellen Tore, Delb II'den.
Mon aide de camp, Sabin Genestra et mon assistante, Nellen Tore.
Video s.. töre!
le vidéo s... tore!
- Selam...
- Salut, Tore.
O zamanlar iyi takımları vardı.
Ils avaient de bons joueurs avant. Tore Antonsen, Stein Kolsay...
Tore it up and walked away why'd you wanna go do that for?
Tore it up and walked away why d you wanna go do that for?
sonunda bundan daha fazla bir şeydi sanırım. bu bizi parçalara ayırdı ve bizi ağlattı.
But in the end it was something more I guess that tore us apart and made us weep
Çocukları Koruma Vakfı'ndan Tore Gudme'nin kamuoyu uzmanın olmasını istiyormuşsun.
Ton chef de cabinet m'a dit que tu envisageais d'engager Tore Gudme de "Sauver l'Enfance" comme spin docteur?
Dışarıda yakışıklı bir adam bekliyor. Tore Gudme.
Il y a un bel homme qui veut vous parler, il s'appelle Tore Gudme.
Gazetede Tore'nin Laugesen'a dâhiyane cevabını gördün mü?
- Ça passera? Tu as lu la réponse de Tore dans "Politiken"? C'est très bien écrit.
Yeni arkadaşın Tore Gudme.
C'est le mien? Oui, c'est ton nouvel ami, Tore Gudme.
- Günaydın Tore.
Bonjour, Tore.
İğrenç ve asılsız bir şey bu.
Que répondez-vous, Tore Gudme? Ce sont des insinuations grotesques et sans fondement.
Her gün dört yabancı gazete okumayanlara mı yani?
En gros, ceux qui ne lisent pas 4 journaux étrangers par jour. Comme vous, Tore?
J.D Tore kolunu incitmiş.
- Eh bien... J.D. s'est luxé l'épaule.
# Kalbim senindi ama onu parçaladın #
You had my heart but you tore right through it
Zavallı ayyaş Tore'u lime lime etmiştiler.
Ils ont dépecer le pauvre ivrogne.
- Tam burada, simit yapının içerisinde.
- Ici, à l'intérieur du tore.
O zaman Defter'e ulaşmak için içimizden birinin simitin içine girip güvenlik bilgilerini değiştirmesi gerekiyor.
D'accord. Bon, pour avoir accès aux registres, l'un de nous doit entrer dans le tore et changer le profil de sécurité.
Akıntı seni simide taşıyacaktır.
Le courant va t'emmener jusqu'au tore.
İlmek atıldığında koparıp attın kendini.
♪ and when it got taut ♪ ♪ you tore yourself free ♪
- Töre böyle.
C'est la tradition.
Ve aynı töre, Lutan'ın bunu çiğnemektense, ölümü yeğleyeceğini çok açık belirtiyor.
Et la coutume exige que Lutan soit mis à mort plutôt que de violer cette règle.
Ve aynı töre,
Je vais consulter mon équipage.
Bence, aptalca bir töre.
C'est une tradition stupide.
TÖRE
QUESTION D'HONNEUR
Ahlak ve töre Ve cinsel güdüden arınmak
Moralité, droiture Et abstinence
47'si birden Seppuku yaptılar ; töre intiharı, şatonun bahçesinde.
Les 47 samourais firent seppuku, le suicide rituel, dans la cour du château.
Uzmanlık alanı töre cinayetleri. Töre cinayetleri mi?
Elle est spécialiste en crimes ritualistes.
Tore? Frode.
Frode!
Gözümün önünde töre cinayetleri işlenmiş salgın hastalıklar öğrencilerimi elimden almış çaresiz, ancak gözyaşı dökebilmiştim.
J'avais vu des crimes de moeurs. Les maladies m'avaient enlevé mes élèves et moi, impuissant, je n'avais pu que pleurer.
Chen An, Li Ming. bu iğrenç suçu işlediler. ne mevcut yasalar, ne de doğa kanunu ne töre, ne de toplum bunu affetmez.
Chen An et Li Ming ont commis un crime abominable que ni la législation, ni la loi naturelle, la morale ou la société, ne peuvent tolérer.
Töre gereği canın bağışlandı.
Grâce à la tradition tu restes en vie.
Toplumsal Bilinç : Toplum yaşamındaki görüşleri... kavramları, düşünceleri, siyasa... sanat, töre vb. kurumları oluşturan... bilinç biçimlerinin tümü.
Conscience sociale - ensemble d'idées, de concepts de savoir, mentalités d'un groupe reflétant ses conditions d'existence et la psychologie sociale des personnes.
Çağlar önceden kalma kanunları ( TÖRE ) bunu gerektirir.
C'est exigé par un code de justice vieux de plusieurs siècles.
Joan Marku, Kosova'da aile şerefinin kutsal sayıldığından bahsetmişti, bu sanırım eski çağlardan kalma, bir tür eski yargı kanunu ( töre ).
Joan Marku a dit que l'honneur familial était sacré au Kosovo, et qu'il y avait une sorte d'ancien code de justice remontant à des siècles.
Merhaba Tore.
- Bonjour, Tore.
Tore'nin televizyon tecrübesi var mı?
Quelle expérience de la télé il a, lui?
- Sus artık Tore!
- Non, non, non!
son töre için.
Pour les derniers rituels.
Bunlar töre.
Il y a des lois.
Allah'ın belası töre umurumda bile değil.
Je m'en fiche des putains de lois.
Töre açık.
La loi est claire.
Püre, süre, küre, töre, yöre, fire...
Écraser, fouetter, précipiter, percuter, sabrer...
Hangi töre ya da tarihi şey ya da kişisel sebepler bunu söylüyorsa şu anda hiçbirisinin önemi yok.
Quelque soit pourquoi vous dites non à cause de vos coutumes, ou vos histoires, ou vos raisons personnelles, rien de tout ça ne compte maintenant.