Trafik traducir francés
4,831 traducción paralela
Çok değil trafik.
Peu de trafic.
Uzun hikâye, trafik cezasını halletmiştim. O kadar da uzun değilmiş ya.
Il m'en devait une, longue histoire, j'ai fait sauter son PV.
Meksika'nın trafik güvenliği kayıtlarına göre, eminim bu sorun teşkil edecektir. Ama burada sorunla ilgilenmek yerine,
Et étant donné le bilan de la sécurité routière mexicaine, je suis sûre que ça dérangerait.
Tamam, şimdi, evin dört blok yarıçapında trafik kameraları var ve ilk 911 çağrısı bu sabah 05 : 23'te gelmiş.
Ok, nous avons les caméras du trafic des 4 blocs autour de la maison et le premier appel au 911 a été fait à 5 h 23 ce matin.
Sabahın o saatinde trafik sakin.
Il n'y a pas trop de trafic si tôt le matin.
Yani, belirli bir zaman artı, yakınlardaki birden fazla trafik kamerası artı X ( bilinmeyen ) eşittir. Yakaladım.
Donc, une heure précise plus des gros plans de différentes caméra de circulation plus "X" égal... "On t'a eu".
Bu harika trafik uygulamasını indirdim ve...
J'ai cette super appli sur la circulation...
Uygulamalı bilimlerin karşındaki trafik kamerasından aldığım görüntüyü görmelisiniz.
J'ai récupéré les images de la caméra de sécurité de la rue d'en face des sciences appliquées.
Esnemeyi sürdürürsen trafik durumunu sunuyor olacağız.
Maman, j'en ai pas besoin.
Ama patlama trafik polisinin yardım istemesinden dakikalar sonra yaşandı.
Mais l'explosif a explosé quelques instants après que l'agent de la circulation ait demandé de l'aide.
Geçen cumartesi trafik kamera kayıtlarına bakıyorum.
Je cherche les vidéo de surveillance du trafic de samedi dernier.
Trafik temizlendi.
L'ensemble du traffic a été dégagé.
Haydi, buraya gelmek için dünyadaki bütün trafik kurallarını ihlal ettim ve o çoktan beni beklemeden gitti mi?
Oh, sérieusement, j'ai violé chaque loi du code de la route pour arriver ici et elle est déjà partie?
Trafik felç olmuştu.
Il y avait un énorme trafic.
Şanslıyız ki trafik infaz araçlarına kamera takılıymış. Böylece her park edilen aracın resmi alınmış.
Heureusement, les véhicules de contrôle sont équipés de d'appareils qui prennent en photo toutes les voitures garées.
James Musa ve Karl Beck'in grubunun üyelerini araştırdım ve yakın zamanda bir trafik kazasında ölen Mike Mills'i buldum.
J'ai recherché les membres du chapitre Ku Klux Klan de James Moses et Karl Beck et j'ai trouvé un Mike Mills qui a été tué dans un accident de voiture il y a de ça un bon moment.
- Trafik kazası mı?
Un accident de la route?
Bu görüntüler Kelly Nieman'ın evinin bir blok ötesindeki trafik kamerasından alındı.
Ça vient d'une caméra de surveillance à un pâté de maison de l'appartement de Kelly Nieman.
Umarım çok trafik yoktur.
Pas trop de trafic?
Ufak bir trafik sıkışıklığı var.
On a un petit embouteillage là.
Birleşik Devletlerdeki trafik kazalarının yaklaşık % 11'i çarpıp kaçma biçimindedir.
Près de 11 % des accidents sur la route aux Etats-Unis sont des délits de fuite.
Cinayet işlendiği gece Dunne'ın puro dükkanı yakınlarında olup olmadığını anlamak için trafik kameralarını araştırdım ve ilginç bir şey buldum.
Je regardais les caméras de circulation pour voir si Dunne était à proximité du bureau de tabac la nuit du meurtre, et j'ai trouvé quelque chose d'intéressant.
Trafik berbattı. "
Les routes étaient encombrées.
Sanki ağır çekimde olan trafik kazası izliyor gibiyim.
C'est comme regarder un accident de voiture au ralenti.
Trafik sıkışıktı.
Embouteillages.
Trafik kameralarını karıştırır.
Ça perturbe les caméras
Ekipleri trafik kameralarını kontrol etmeye yolla!
Envoie des agents vérifier les caméras du trafic.
- Colfax Binası'nın civarındaki trafik kameralarına bakıyoruz.
- jusqu'à ce qu'il arrive à l'église. - Et on a trouvé ça.
Alphabet City'deki Cameran'ın güzergâh deneme yolunun bittiği yere kadar olan trafik kameralarını inceleyin.
Passez dans la zone d'Alphabet city où la route d'essai de Cameron s'est arrêtée.
Tamam, biraz sakat ama burada bir trafik lambası partisi hayalini kurarsan eğer burada, cuma günü?
C'est un peu naze, mais si ça vous dit, il y a une soirée tricolore ici... vendredi?
Trafik lambası partisi mi? Hem de Southampton'da?
A Southampton?
Trafik lambası partisine kesinlikle gelmiyor musun yani?
Vous ne venez vraiment pas pour la soirée tricolore?
Sürekli trafik lambası partisine gittiğini etiketleyip duruyor.
Elle n'arrête pas de demander si on vient à sa soirée tricolore pathétique.
Ama trafik lambası partisi eğlenceli olabilir.
Mais une soirée tricolore, ça peut être sympa.
Trafik kamerası Jayson Walt'ın buz kamyonunu bir saat önce 215 Batı yönüne doğru... I15'ten çıkarken görüntüledi.
Un radar a filmé le camion de Jayson Walt prenant la sortie sur la nationale 15 en direction de l'autoroute 215 vers l'est il y a une heure.
Bazen trafik tıkanıyor, bu da otobüs saatlerini etkiliyor.
Parfois le trafic est bloqué, et ça affecte les horaires du bus.
Trafik de yok, akıyoruz resmen.
Pas de circulation, on navigue.
Yemekler daha iyi ama trafik berbat.
On y mange mieux. Mais la circulation est pire.
Affedersiniz, trafik konilerini yerlerine koyar mısınız? Geri koyun lütfen!
Pardon, vous pourriez replacer ces cônes?
Mesajı bırakırken Penn Terminali yakınında trafik kameralarına yakalanmış.
On la voit sur une vidéo de surveillance près de Penn Station, en train de laisser le message, seule.
Trafik.
Il y a de la circulation.
Annie, trafik verilerini kontrol ettik.
Annie, nous avons vérifié sur le site du département à la circulation.
Kowloon yolunda trafik tıkandı.
Les embouteillages vont remonter tout autour de Kowloon Road.
Ve çok kötü bir trafik kazası geçirmiş.
Et elle vient d'avoir un horrible accident de voiture.
O trafik uygulamasını telefona indir diyorum sana.
Je n'arrête pas de te dire d'installer cette application de trafic routier.
Bir doktor trafik kazası görürse kaçmaz.
Un médecin ne peut pas passer son chemin devant un accident de voiture.
Öyle bir ses çıkıyor ki aynı trafik polislerinin düdüğü.
Ça siffle tellement qu'il ressemble à un agent de la circulation.
Trafik durumunuda hemen söyleyelim.
Oh, et des nouvelles de la circulation.
A149 yolunda trafik yoğun.
La route est un peu bouchée sur la A149.
Trafik felâketti.
- Non, pas encore. Monsieur, c'est simplement un entrepeur que j'ai inclus - pour aider à développer certaines logistiques.
Trafik vardı. Sorun değil.
C'est pas grave.