Trompe traducir francés
9,258 traducción paralela
Evet, babam annemi, 19 yaşındaki pilates hocasıyla aldattı.
Mon père trompe ma mère avec une prof de pilates de 19 ans.
En azından bana yakışan bir pezevenk gibi görünmüyorsun.
T'as plutôt l'air d'un imposteur. Est-ce que je me trompe?
Matt beni aldatıyor.
Matt me trompe.
Avusturya Şansölyesi'ni gördüm değil mi ben?
Je ne me trompe pas si je dit que c'est le Chancelier d'Autriche?
Eğer yanılıyorsa tekrar Viyana gibi olur.
Et si il se trompe, alors c'est Vienne qui va recommencer.
Kurnazlığınla ve zekanla yetenekli bir kişiliksin.
Vous êtes connu pour vos talents de persuasion et de trompe-l'oeil.
Ya senin hakkında yanılıyorsak ya sen gerçekten Ultron'ın yaptığı bir canavarsan -
Si on se trompe à propos de toi si tu es le monstre qu'Ultron a fait de toi...
- Yanılmıyorsam, vasiyetini ölmeden önce kendi yazmıştı.
Et si je ne me trompe pas, il a écrit son propre testament avant sa mort.
Sayın hakim, Bay Gould haklı. FSIA 1976'da yasallaştı. Ama "önceyi kapsayarak uygulanamaz" teorisi hatalı.
Votre Honneur, M. Gould a raison de souligner que le FSIA a été promulgué en 1976, mais il se trompe en disant qu'il ne peut être appliqué rétroactivement.
Olur mu öyle şey, senden başkasını gözüm görmüyor.
Je ne te trompe pas. Je suis complètement fidèle.
... pek çok şeyi yanlış yapar ama asla hayati şeyleri değil.
Il se trompe très souvent, mais pas pour ce qui est important.
Yanılmıyorsam yıllar önce kapatılmıştı orası.
Mais si je trompe pas, ça a fermé y a des années.
Bak, belki de yanılmışımdır.
Peut-être que je me trompe.
Üçüncü raundun sonunda Conlan iyi bir kombo yaptı ve Creed nerede olduğunu bilmiyor, yanlış köşeye yürüyor.
Jolie fin de 3e reprise pour Conlan. Creed ne sait plus où il est, il se trompe de coin.
Dur tahmin edeyim, kulaklığındaki kişi neler olduğunu öğrenmek istiyor değil mi?
Je me trompe, ou la voix dans l'oreillette veut savoir ce qui se passe?
İyi olduğunu tahmin ediyorum.
Si je ne me trompe, ce n'est pas pour toi.
Birileriyle çıkıyor, aldatmıyor.
C'est vrai. Il voit quelqu'un, ne trompe personne et moi, je ne pense pratiquement plus à Matthew.
O zaten, elmasları aldı efendim, yani yanılmıyorsam, Bence o henüz savaşı ilan etti.
Elle a déjà les diamants, monsieur donc si je ne me trompe pas, je crois qu'elle vient juste de déclarer la guerre.
Ofise her gittiğinde seni sekreteriyle aldatan bir baba.
Qui te trompe avec sa secrétaire chaque fois qu'il va au bureau principal.
Sanki karımla karşılaşmış gibi hissettim.
- Je me sens un peu comme le mari trompe. - Ha!
Onun takıldığı bir kızla konuştum.
Il lui ment depuis le début. Il la trompe.
Bilmiyorum belki yanılıyorumdur.
Donc, je veux dire, je ne sais pas. Peut-être je me trompe.
Sonra dedim ki, ya kafamda kuruyorsam?
Mais je me suis dit : "Je me trompe peut-être."
Haklı mıyım?
Je me trompe?
Eğer yanılırsam ben yanılacağım!
Si je me trompe, je suis responsable!
Haksızsam söyle.
Dites-moi que je me trompe.
Bu davada tek deneme şansımız var.
Si on se trompe, on est foutus, crois-moi.
Nerede yanlış yaptım?
Où me suis-je trompé?
Gidelim öyleyse ne duruyoruz? Ama onunla konuşursan, evet der bence.
Tu t'es trompé... ou elle est revenue sur sa parole.
Yanılmışım.
Je me suis trompé.
Kusura bakma yanlış yola sapmışım da.
Désolé! Je me... je me suis trompé de chemin.
Yanlış mıyım?
- Je me trompe?
Yanlış şişeyi almışsın!
Tu t'es trompé de bouteille!
Sadece çantaları değiştirmek için geldim.
Je me suis trompé de sac.
Görünüşe göre polis öfkeli bir kuşun evimi kendisininkiyle karıştırdığını düşünüyor.
La police pense qu'un oiseau en rogne s'est trompé de maison.
İnsanları kandırdım, öldürdüm...
J'ai trompé des hommes, tué des hommes...
Baahubali'yi çok kurnazca oyuna getirdin!
Tu as brillamment trompé Baahubali!
Hayal kırıklıklarını önceden de biliyordum ama inanmış olmasaydım bu durumda asla böyle bir şeyi teklif etmezdim...
J'ai connu des déceptions, auparavant. Mais je n'aurais pas fait ma demande si je n'avais été amené à croire... à moins... de m'être trompé.
Hayır, yanılmıyorsunuz ama bunu asla göndermemem gerekirdi.
Vous ne vous êtes pas trompé. Je n'aurais pas dû.
- Yanlıştı ama sorun değil.
C'est raté... mais tant pis. Je me suis trompé.
Ters yola sapıp, bir pornografik film setine girmişiz gibi hissediyorum.
On s'est trompé de route et on est sur le tournage d'un film porno.
Ters yola sapıp, bir pornografik film setine mi girdik?
S'est-on trompé de route et est-on sur le tournage d'un film porno?
Sam, seni aldattım.
- Sam, je t'ai trompé!
Beni aldattın mı?
Tu m'as trompé?
- Belki de yoluna koymuştur.
Alors, il ne s'est peut-être pas trompé.
Yanlış kampa gelmişim.
Je me suis trompé de campement.
Beni kandırdın, cadı!
Tu m'as trompé, sorcière!
Diğer herkesi kandırmış olabilirsin ama ben diplomalı bir hemşireyim.
Vous avez peut-être trompé tout le monde, mais je suis une infirmière diplômée.
Beni okuldayken aldattı.
Elle m'a trompé quand on était étudiants.
Demek istediğim her önümüze geleni, karısını aldatmış insanları aday yapsaydık, Kendini bilmez abazalar ülkeyi yönetiyor olurdu.
Je suppose que si on éliminait tout les candidats qui ont trompé leur femme, il n'y aurait que des couilles molles pour diriger le pays.
Yanılmışım!
Je me suis trompé!