English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ T ] / Tweet

Tweet traducir francés

536 traducción paralela
Tweet'ini attıktan sonra valizleri arabaya yükle.
Toi, reste là à twitter! Et ramasse les valises!
Anlaşıldı. Demek... Tweet'in yeni klibi için başka birinden yardım isteyeceğim.
Alors, je devrais trouver quelqu'un d'autre... pour m'aider avec la vidéo de Tweet.
Tweet mi?
Tweet? . La Tweet?
- Çok iyi görünüyorsun. - Sağol.
- Tweet, tu as l'air splendide.
Tweet!
C'est Tweet!
Sanırım işe yarıyor. Bu Tweet, evet.
On dirait que ça fonctionne.
Bunu Tweet'de yayınlayana kadar bekle.
Attends que je Tweete ça à tout le monde.
Tweet tamamen kapalı.
- Nos Tweets sont scellés.
Clark. Twitter'daki ikiliyi merak etme.
Ne t'en fais pas, les deux ont posté leur dernier Tweet.
- Belki cıvıldıyor.
- Peut-être un twitter. - C'est un tweet.
- Bundan güzel tweet olur. - Eyvallah.
Sympa, le tweet.
Mesela bir Tweet.
Un tweet, par exemple.
Sence Tweety ölmeden önce tweet göndermiş midir? Bir kedi gördüm sanki...
Tu crois que Tweety twittait avant d'être abattu?
Facebook yok, bütün hafta boyunca tweaking yok!
Plus de Facebook et plus de Tweak pour toute la semaine! On dit Tweet!
Natalie Baldwin'in bağlantıları arasında, estetik merkeziyle ilgili bir şey yoktu. Ama şu adamla ilgili, bir ipucu yakaladım.
Il n'y a aucune adresse d'un chirurgien cosmétique dans les contacts de Natalie Baldwin, mais j'ai trouvé un tweet de ce type.
Sciallax. Twitt. Rihanna.
- À donf, tweet, Rihanna.
Bayram sitesine bağlantı veren bir bloga girdim.
Un tweet m'a envoyé sur ce blog et me relie à ce site de jours fériés.
Diyor, tweet'leri, blogları ve siteleri takip eden adam.
Et ça vient d'un homme qui suit des tweets vers des blogs et des sites internet.
Yapmayın. İnsanlar bunun farkına varmakla kalmaz. Ondan bahsederler.
Non seulement ça se remarque, mais ça se raconte, plus précisément, ça se tweet.
"Benim tweet'im senin tweet'ini ezer" demek.
En gros, "Mon tweet est meilleur que le tien".
- Tweet.
- Twitter.
- Doğrusu tweet.
- C'est "twitter."
Upriser7, Twitter mesajı.
Upriser7... Un tweet.
Twitter'daki son mesajın IP adresini tespit ettik.
On a tracé l'adresse IP du dernier tweet anonyme.
Belki de hislerini tweet atarak ifade etmelisin.
Tu devrais partager tes sentiments par tweets.
- Tamamen. Evet, şimdi bir tweet attığında evrene, yüzlerini bile görmediğin bütün o insanlara ulaşıyor ve sen de her söylediğinin heyecanla beklediklerini varsayabilirsin.
- Oui, eh bien, quand tu écris des tweets, ils s'envolent dans l'univers et touchent tous ces inconnus, et tu peux imaginer qu'ils s'intéressent à ce que tu as à dire.
Hadi Tanrı'nın kutsal Tweet'ini yükleyelim.
Puisse le tweet sacré du Seigneur être téléchargé.
Hemen tweet'lemem lazım bunu.
Il faut que j'envoie un tweet.
Maçları kaydetmen iyi güzel de 80'lerde yaşamayanlar benim gibi maçın skoruyla ilgili tweet alacaklar.
Ça fait bizarre que tu enregistres avec un magnétoscope mais étant né après les années 80, je recevrai les scores du match - pendant l'enterrement.
Tweet atmadım.
Je n'ai pas tweeté.
Tweet atma diye seni tehdit ettim ama sen tarih hocanız Bay Michaels eşcinsel mi diye tweet attın.
Je t'ai dit de pas tweeter et tu as tweeté sur M. Michaels, ton prof d'histoire qui est gay.
Ayrıca, Avukatlar, hem davalı hem de iddia makamı tanıklarının duruşmayı canlı tweet'lediği bana bildirildi.
De plus, maîtres, on m'a dit que les témoins de la défense et de l'accusation twittent à propos de ce procès.
Mesaj, tweet, Facebook yok.
Pas de SMS, pas de tweet, pas de Facebook.
Paris Hilton, dün mahkemeye don giymediğini tweet attı.
Paris Hilton a tweeté qu'elle n'en avait pas au tribunal.
Bence Paris Hilton'un tweet'lerini okumaktan vazgeçmelisin.
Tu devrais arrêter de lire les tweets de Paris Hilton.
Tabii ki bir daha yapmayacaksınız çünkü hapiste tweet atmanıza izin yok.
Vous avez bien raison. En prison, vous ne pourrez pas tweeter.
Süper. Vince tivitlediği için bunlar bir de.
Dingue, et rien qu'avec le tweet.
Evet, bu tuhaf çünkü Twitter hesabım da var ve genellikle olaylar bana tweet atar.
- Eh oui! Je suis sur Twitter, et les affaires me tweetent. Soyons honnête, chef.
Twitter'da 150'den fazla geleceğini söyleyen Tweet aldım.
J'ai eu 150 réponses positives pour le moment, donc...
450 tweet aldım şarkıcı kız.
J'en suis à 450 réponses, chanteuse en herbe.
Hayır ama... tüm süre boyunca Tweet attım.
Non, mais j'ai tweeté tout le temps.
- "Saat 6 : 12..." Bu kız her beş saniyede tweet atmış.
- Elle tweete toutes les cinq secondes.
Pekala, son tweet'i Prince ve Broadway'de atmış. Ve o zaman tam olarak, Alyson Duvitz'e kilometrelerce uzakta, arabanın çarptığı zaman.
Elle fait un dernier tweet à l'angle de Prince et Broadway et c'est à cette heure précise qu'Alyson Duvitz est renversée par une voiture, à des kilomètres.
Yanında getirdiğin rastgele kız, az önce benim hakkında tweet attı.
Ton invitée vient de tweeter sur mon anniversaire.
Kız kardeşin mi Facebook arkadaşın mı, Twitter takipçiliği mi?
Une sœur, une amie Facebook ou une tweet de Twitter?
Tweet!
Oh, cui-cui!
Onun tweet'lerini takip ediyorum.
Je suis son blog sur Twitter.
Tweet atıyorum.
Je balance tout ça sur Twitter.
Tweet olarak atmalısın.
Tu devrais le dire par tweet.
Bunu Tweet'le, Tweety!
Titi!
"Bu günler balık kokuyorum" diye tweet atmış.
Il a twitté "3ème jour : l'odeur du poisson."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]