Ufak tefek traducir francés
1,070 traducción paralela
O olamaz. Çekingen ufak tefek bir adamdı. Adının Pythian olduğunu söyledi.
Comment savoir, il avait l'air si discret.
Ufak tefek adamlarla uğraşmaya bayılan tipik bir kabadayı.
C'est la grosse brute typique qui ne s'en prend qu'aux plus faibles.
Ufak tefek adamlarla uğraşmaya bayılan tipik bir kabadayı ufak tefeklerle uğraşan...
C'est la grosse brute typique qui ne s'en prend qu'aux plus faibles. ne s'en prend qu'aux plus faibles...
Ufak tefek hatalar yapmış olabilirim.
J'ai peut-être commis une petite erreur.
Odada ufak tefek değişiklikler yaptırdım.
J'ai apporté quelques modifications à la pièce.
Ben böyle ufak tefek birşey yakalasaydım, geri bırakırdım!
Si je pêchais un minus pareil, je le relâcherais.
- Ufak tefek, cılız bir adamdı. - Neredeyse, Cruchot'yu gördük diyeceksiniz.
- C'était le genre petit et sec.
Ama, Mustang'ı kullanan şu ufak tefek adamı, kolunun altında bir çerçeveyle bulursak, büyük ihtimalle hırsızı da yakalamış oluruz.
Faut chercher ailleurs pour trouver le tableau. Si nous trouvons le type à la Mustang avec le tableau sosu le bras ce sera notre voleur, non?
Kalan ufak tefek borçlarımı temizleyip, bankaya biraz para koyar koymaz evleneceğiz demiştim sana.
Je te l'ai dit : dès que j'aurai de l'argent en banque.
Şarkı söyledim, dans ettim ve oynadım. Yaptığım buydu. Los Angeles'a taşındığımızda, TV'ye bulaşmak ve ufak tefek işler yapmak kaçınılmazdı.
Il y a plein de gens dans le monde qui savent exactement ce que ce Klingon dit, et il fallait que ce soit mot pour mot.
Senin hislerin asla ufak tefek olmadı.
Vous n'avez jamais ètè mesquin.
Ufak tefek olmasından daha iyidir.
C'est beaucoup mieux qu'un lévrier de 20 kg.
Günün sonunda ufak tefek hakareti kaldıracak kadar olgunuz.
Après tout, nous sommes assez grands pour accepter quelques insultes.
Ufak tefek.
- Elle a la taille élancée.
- Eğer birbirimize Noel hediyesi ve yeni arabayı almazsak ve ufak tefek, gerçekten ihtiyacımız olmayan küçük lükslerden feda edersek çocuklarımızı evlat edinemez miyiz?
Si nous ne nous donnions pas de cadeaux... et si nous n'avions pas acheté la voiture... et que nous éliminions les choses... dont nous n'avons pas vraiment besoin... nous pourrions adopter nos enfants, non?
İnsanlar devreye girdiğinde kaçınılmaz olan ufak tefek sorunlar sadece.
Le genre de petits différends qui peuvent surgir entre êtres humains.
40 yaşlarında ufak tefek Jimmy Cagney tipli bir zavallıydı.
Un type minable de 40 ans, genre Jimmy Cagney.
Şu tombul ve ufak tefek olanı al.
Prends la petite grosse.
Bilirsin, ufak tefek şeyler.
Ce sont toujours des détails qui m'énervent.
Bu ufak tefek, güzel hanımda bir kucak dolusu cazibe, bir oda dolusu cesaret ve bir bina dolusu ümit var.
Ruby Fix, une charmante petite dame pleine de charme, une salle entière de courage et une maison remplie d'espoir.
- Ufak tefek, denizci...
- C'était des marins, petits et...
Ufak tefek yaralanmalar, şoka girenler ve kusanlar oldu.
Des coupures et des bleus, choc et vomissements.
Yeğen Charlie ara sıra ufak tefek tavsiyelerde bulunsam kabullenmezlik etmezsin değil mi?
Vous fâcherez-vous si je me permets de... vous donner un petit conseil?
Burada düzeltmem gereken bir kaç ufak tefek şey var.
J'ai encore quelques affaires à régler ici.
Dün gece 325. ile buradan geçen ufak tefek hemşireyi biliyorsun.
T'as vu la petite infirmière qui est passée hier avec le 325ème convoi?
Ufak tefek, sakallı olan nerede?
- Le petit barbu, il est où?
Dediği gibi ufak tefek işler yapıyor.
Eh bien, comme il dit... ce qu'il fait, c'est surtout bricoler.
Kesin bir şey yoktu. Bir sürü ufak tefek şey vardı.
Rien de flagrant, mais un ensemble de petits détails.
Ayaklarının ucuna mı basıyor yoksa ufak tefek olduğu için mi?
Elle a des talons hauts ou elle est petite?
Böyle ufak tefek bir kız iki cesedi nasıl taşır? Küçük kız mı?
Une si petite femme, avec 2 corps?
Bak, ufak tefek potlarım olabilir ama onu Latin Amerikaya beyaz köle olarak gönderecek değilim.
Possible que j'aie mes petits travers, mais je ne pratique pas encore la traite des blanches.
Böyle ufak tefek şeyler biriktirdiğini bilmezdim.
Je ne savais pas que tu collectionnais ces petits choses laissees derriere.
Galile ufak tefek, tıknaz, kızıl saçlı, aktif bir adamdı.
Galilée était un homme court, carré, actif avec des cheveux roux.
- Diğeri, ufak tefek, mavi gözlü. Pivert!
Et un petit, chauve, avec les yeux bleus.
Bazen büyük doğru bir şey için, ufak tefek kötü şeyler yapman gerek.
Parfois, il faut un peu mal agir pour faire quelque chose de bien.
Ufak tefek, sevimli bir şey, değil mi?
Elle est mignonne, cette petite.
Onları ufak tefek yollardan memnun ederdi.
Il leur faisait des petits plaisirs, monsieur.
Şu boyda, cırtlak sesli, ufak tefek bir adam.
Il est petit comme ça, avec une voix de crécelle.
Ufak tefek.
Il est petit.
Evet, polisleri çetin ceviz. Ufak tefek ama çetin ceviz.
Leurs flics sont costauds, petits, mais costauds.
Biz hep böyle ufak tefek... neden bilmem, ama seviyor galiba.
Il faut toujours qu'on ait une petite... - Il a l'air d'aimer ca.
- Hayır. Ufak tefek şeyler işte.
Plus rien que de petites choses.
- Ufak tefek incik boncuk.
- Une babiole par-ci par-là.
* Şirin ufak tefek bir kız var beni bekleyen evde * * Memphis, Tennessee'de *
Une jolie petite pépée m'attend à la maison à Memphis Tennessee.
Ufak tefek. Gülümsüyordu.
Petit, nerveux, qui sourit tout le temps.
Öyle ufak tefek kocalık övgüleri istemiyorum.
Je ne veux pas de petites louanges maritales.
Ama seninle birlikte çalışmak ve ufak tefek işlerini yapıp, yükünü hafifletmek zorundayım.
mais je dois travailler avec toi, et te soulager de toutes les petites corvées qui te pèsent.
Ufak tefek önemsiz işler.
Des trucs pas méchants.
Bu defa, ufak tefek şeylerle yetinmeyeceğiz Mekke'de bıraktıkları ne varsa el koyacağız.
Cette fois-ci ça ne concernera pas que ses affaires. Nous prendrons tout objet de valeur qu'ils ont laissé à La Mecque.
- Ufak tefek bir adamdı.
- On l'a vu.
Üzgünüm gitmem gerek.... Bazı işlerim var ufak-tefek...
Désolée, Je dois y aller.