Ulkeden traducir francés
207 traducción paralela
Ülkeden kaçmaya zorlayın!
Là, ils ne seront plus à la une.
Ülkeden çıkabiliriz, yeni bir hayata başlayabiliriz.
Nous pourrions quitter ce pays...
FRANK, ÜLKEDEN KAÇMIŞ OLABİLİR
FRANK AURAIT QUITTÉ LE PAYS
Ülkeden ayrılmış olurum, cinayeti kimin işlediğine dair şüphe kalmaz.
J'aurai quitté le pays, l'identité du tueur ne fera aucun doute.
Ülkeden kaçmalıyım.
Je dois fuir le pays
Ülkeden ayrılırken neler hissettiğini hatırlıyor musun?
Tu te rappelles l'état d'esprit dans lequel tu es parti?
Ülkeden kaçmanıza yardım etmek istiyoruz. Sizinle gelmek, sizi korumak istiyoruz.
Nous voulons vous aider à sortir de ce pays, vous suivre, vous défendre.
Ülkeden çıkabilmek hapisten kaçmaktan beter.
Sortir d'un pays, c'est s'évader de prison!
Ülkeden mi?
Un vaisseau a atterri.
Bütün şehirde onu arıyorlar, Frank. Ülkeden ayrılmasını engellemek için limanları ve havaalanlarını tutmuşlar.
Ils le cherchent partout dans la ville, ils quadrillent les quais, l'aéroport... pour l'empêcher de partir.
Ülkeden ayrılırsan bu şansı da yitirirsin.
Tu quittes le pays, tu le perds.
Ülkeden ayrıldığımı kimse bilmiyor.
Personne ne le sait.
Ülkeden ayrılırken yaşlı Sir Charles Litton olabilirim ama..... Lugash'a korkusuz genç Dr. Martin Tanny olarak varacağım.
Eh bien, je devrais être le vieux et triste Sir Charles Litton quittant le pays etc..... pour devenir l'intrépide, et fringant Docteur Marvin Tanny arrivant à Lugash.
Sana bir pasaport ayarlarım. - Ülkeden çıkmamı mı söylüyorsun yani?
Tu veux dire pour quitter le pays?
Ülkeden... kaçmalısın...
Vous devriez vous mettre un petit peu au vert.
Ülkeden ayrılmamıza izin verirse ben daha çok şaşıracağım.
Ça m'étonnerait encore plus qu'il nous laisse sortir.
Ülkeden dışarı çıkarıldım, sana çok teşekkür ederim.
On m'a jeté hors du pays, merci beaucoup.
Ülkeden ayrılırken, bazı askerlerde onunla gitti.
Quand il a quitté le pays... certains de ses soldats l'ont accompagné.
Ülkeden çıkmana izin verebilirler, ama bu yolculuğun yıllar sürebilir.
Je pense que vous obtiendrez votre passeport, mais ça pourrait être votre dernier voyage à l'étranger.
Ülkeden ayrıldığımı söyle.
Dis-lui que je suis à l'étranger.
Ülkeden tüyecek misin Lex Amca?
On quitte le pays?
Ülkeden ayrılıyor musun?
Tu quittes le pays?
Ülkeden ayrılamaz mıydı?
Il ne serait pas à l'étranger?
MANDY RICE-DAVIES BİR KABARE ŞARKICISI OLDU ÜLKEDEN AYRILDI
MANDY RICE-DAVIES DEVINT CHANTEUSE DE CABARET.
Ülkeden ayrılarak Hong Kong'a geldi.
À Hong-Kong pendant ces Quelques jours.
Ülkeden ayrıldığını sanıyoruz.
On suppose qu'il a quitté l'Angleterre.
- Ülkeden ayrılıyor musun?
Tu quittes le pays?
Ülkeden ayrılıyorum.
Je quitte le pays.
Ülkeden çıkmasına yardım et.
Aide le à quitter le pays.
Ülkeden misiniz?
Tu viens de province?
Ülkeden ayrılmam gerekiyor.
Je dois quitter le pays.
Ülkeden çıkmasını sağlayacaklar. Kanada'ya gidecek.
Ils l'aideront à quitter le pays pour aller au Canada.
Hastings'in dostu ve onu ikna etmeye çalışıyor. Ülkeden kaçmaları gerektiğini söylüyor çünkü Richard meclis toplantısında başa geçmeyi planlamaktadır. meclis toplantısı
Il est l'ami de Hastings et il veut le convaincre de quitter le pays parce qu'il sait que Richard va jouer un mauvais tour et que ça se passera à la réunion du Conseil pour fixer la date du couronnement.
Ülkeden atılmasın diye Apu'yla evlenir misin? Zehir içmeyi tercih ederim.
Tu pourras la larguer dès que tu auras la citoyenneté.
Ülkeden temelli mi ayrılıyorsun?
C'est un exil définitif?
Ülkeden ayrılacağım.
- Oui. Du pays.
Ülkeden çıkmaları için güvenli belgeler elde etmeye çalışıyor.
- Il règle les papiers de leur départ.
Ülkeden çıkmalarını sağlayacak herhangi bir şey.
Mon père, comme jardinier.
Ülkeden ülkeye değişiyor ama... bazı yerlerde aşı olmak sadece 30 sent.
C'est différent de ville en ville mais dans certains endroits un vaccin ne coûte que 30 cents.
Ülkeden ayrılıyor.
Elle quitte le pays.
Ülkeden kaçmadıysa, evet. Ailesi de burada olmalı.
A moins qu'elle ait fui son pays, ses parents sont sûrement ici.
Ülkeden kaçabilirdi, polise gidebilirdi.
Il aurait pu quitter le pays, aller à la police.
Ülkeden ayrıldıktan sonra hücremize yolladığı mektupta hukuk fakültesinde, sizi gören olup olmadığını yazıyordu.
Aprés avoir quitté le pays, il a écrit á notre cellule en nous demandant si on t'avait vue á l'école de droit.
Hükümetimiz ona bir hediye verdi. Bir Birlemiş Milletler Hazinesi'nden el değmemiş bir para makinesi. Ülkeden gönderilmiş tek para basma makinesi.
Et ils lui ont offert une presse du Trésor U.S., la seule à avoir quitté le pays.
- Ülkeden çıkmadan onu yakalarız.
- On l'aura avant qu'il s'envole.
- Sanırım kasmayacaklar. Ülkeden çıkmasına izin verip Avrupa'da falan yakalayacaklar.
Ils le laisseront quitter le pays et le captureront plus tard.
Havacılık Dairesi'ni arayın. Ülkeden uçakla çıkartacaklar.
- Contactez l'Aviation civile.
Ülkeden ayrılmam için.
A quitter le pays.
Ülkeden çıkmanın başka yolunu bulmalıyım.
J'ai besoin d'une autre façon de quitter le pays.
- Ülkeden çıkmak için sana ihtiyacı var.
Il a besoin de vous pour quitter le pays. Moi?
Ülkeden ayrıldım çünkü seni de içine çekmek istemedim.
J'ai quitté le pays... pour que tu ne sois pas mêlée à ça.