Upper traducir francés
411 traducción paralela
Ann, çelik şehir Pennsylvania ile Upper Park Avenue arasında çok uzun bir mesafe var.
La route est longue, d'une ville d'acier de Pennsylvanie à Upper Park Avenue.
- Yukarı Brazos'da 200 Comanche ile ilgili.
- Il y a 200 Comanches à Upper Brazos.
Onların suçu değil. "Upper Sandusky'yi ayaklarınızın altına seriyorum."
Ce n'est pas de leur faute. "Je t'offre Upper Sandusky."
Böyle güzel bir kıza Upper Sandusky'de ne sunabilirler ki?
Qu'offre-t-on à une jolie fille d'Upper Sandusky, la nuit venue?
Eminim Upper Sandusky harika bir kasabadır, ama oralı bir kızın böyle bir duruma hazır olduğunu sanmam.
Je ne doute pas que Sandusky soit une ville délicieuse, mais elle ne prépare pas une femme à ce type de situation.
Upper Sandusky'nin kızlarını tanımıyorsunuz.
Que savez-vous des femmes d'Upper Sandusky?
Yalnızca Upper Sandusky'nin yeni bir yüzünü gördüm.
Je vois soudainement Upper Sandusky d'un nouvel œil.
Demek Upper Sandusky'yi aşağıladı. Ödeşmenin yolu bu değil.
Il a insulté Upper Sandusky, la belle affaire!
- Upper Sandusky kızlarını tanımıyorsun!
- N'oublie pas que je suis de Sandusky.
Manhattan'ın Üst Batı tarafındaydı.
Dans le quartier d'Upper West Side à Manhattan.
Upper Boukhara'da bulundum. Ve orada.. Tanıdığım en ilginç insanla tanıştım.
Dans le Haut-Boukhara, j'ai rencontré un être très intéressant.
Yukarı doğu kısmında büyüdüm 10 yaşımdayken zengindim, soyluydum... sefahat içerisinde, taksilerle dolanıyordum ve aklımdaki tek şey sanat ve müzikti.
J'ai grandi dans l'Upper East Side, Et à dix ans, j'étais un gosse de riche, un aristocrate... je me déplaçais en taxi... Cerné par le confort, je ne pensais qu'à l'art et à la musique...
- Yukarı Doğu yakasında ailesiyle birlikte.
- Chez ses parents, Upper East Side.
Zephyr : Ben Upper East Side, Manhattan'da yetiştim.
J'ai été élevé dans l'Upper East Side de Manhattan ( quartier chic )
Onu Doğu Yakası'nın üst tarafındaki insanlar için saklarız.
On garde ça pour l'Upper East Side.
Yukarı Swandam yolunda Altın Bar isimli bir yer var,
Il y a un établissement... qui s'appelle le Lingot d'Or, sur Upper Swandam Lane.
Yukarı Swanda Yolu lütfen taksici.
Upper Swandam Lane, s'il vous plaît!
Şans eseri ikimizin de bu akşam ziyaret ettiği Yukarı Swandam Yolu'ndaki o villada bulmuş, Watson.
C'est par hasard qu'elle s'est retrouvée sur Upper Swandam Lane, cette même ruelle malfamée où nous sommes allés tous deux ce soir.
Bayan St. Clair kocanız hiç Yukarı Swandam Yolu'ndaki Altın Bar hakkında konuştu mu?
Votre mari ne vous a-t-il jamais parlé de Upper Swandam Lane?
Uzun süre öylece dolandım. Saatler sürmüş olmalı.
J'ai erre longtemps dans l'Upper West Side.
- Batı Yakası'nın kuzeyinde.
- Upper West Side.
Herkes Doğu Yakasının Kuzeyi'nden nefret ediyor.
L'Upper East Side déplati.
Burası üst doğu yakasıdır. Dünyanın barlar başkentidir.
Ici, c'est l'Upper East Side, capitale mondiale des bars.
Kuzey Batı tarafındanım.
De l'Upper West Side.
Bana bak Charles ve Maxine Schulman'ın biricik kızı Elaine Schulman, Sen hastalıkta ve tercihen sağlıkta, Manhattan'da ve Yukarı Batı yakada hayatım boyunca seveceğim tek kişisin.
Ecoute, toi, Elaine Schulman, fille de Charles et Maxine Schulman, tu es la seule personne que j'aimerai et honorerai dans la maladie et, de préférence, en bonne santé, à Manhattan, de préférence dans l'Upper West Side, pour le reste de ma vie.
" Owen March, deneme yazarı ve önemli yazarlardan, dün bir felç geçirdi Yukarı Batı Kısmı'nda, bir arkadaşının evinde.
"Owen March, auteur et essayiste de renom, a eu un infarctus dans le Upper West Side, hier, chez un ami."
Elaine Benes ile birlikteyiz porno film yıldızı yeni filminin setinde "Elaine Üst Batı Yakasını Yapıyor".
Nous voici auprès d'Elaine Benes, star du porno, sur le plateau de son nouveau film, "Elaine se tape l'Upper West Side".
Yukarı Batı Yakası'nda, bekar bir kız, bir matador ile nerede tanışır acaba?
Où une jeune célibataire de l'Upper West Side trouve-t-elle un matador?
İlk tanıştığımızda plaja gitmeyi sevmezdi, Hampton'lardan nefret ederdi çocuk sahibi olmayı istemez, yaşadığı eve bayılır ve taşınmayı hiç istemezdi.
Elle haïssait les Hampton. Elle ne voulait pas d'enfants. Elle adorait le Upper East Side.
Anne bak bu defalarca konuştuk ve artık tartışmak istemiyoruz çünkü biliyorsun ki Lenny bu semte körü körüne bağlı.
Nous ne voulons pas entrer dans cette discussion, parce que, vous voyez, je voudrais déménager mais Lenny ne jure que par le Upper East Side...
Bu, sadece Üst Batı Yakası.
C'est juste l'Upper West Side.
Yapılacak olan biyosfer projesi için Batı Yakasının yukarısından Elaine seçildi.
Elle a été choisie pour représenter l'Upper West Side dans la mission sur la biosphère du futur.
Peki nerede yaşayacağız? Doğu yakasında mı? Central Park yakınlarında mı?
Dans l'Upper West Side, à Central Park.
Hiç bir erkek, Yukarı Batı Yakasında klasik altılıyı satın almaz. Tabii eğer ciddi ciddi evlenmeyi düşünmüyorlarsa.
Personne n'achète un appartement de six pièces dans l'Upper West Side... à moins de songer sérieusement au mariage.
Harika.Baban, ufak bir daire tutmam için... bana para vermişti... fakat nereye koyduğumu unuttum.
Bien. Maintenant ton père m'a donné quelque argent... pour un bel appartement dans l'Upper East Side... Mais je l'ai mal placé.
Kuzeydoğusu.
Upper East Side.
Kurbanın apartmanının önünden alınan adam Yukarı Doğu Yakasında bir eve götürülmüş
Le type qu'ils ont pris a été conduit à l'Upper East Side.
Doğu tarafının kiracı kontrollü dairelerinden birindesin.
Tu as un appart à loyer contrôlé dans le Upper East side.
Kral Charles'in Yukari bati yakasinin prensesiyle tanistigi gündü Yukari bati yakasindan birisiyse, Brooklyn'de bir evi görmeye gitti.
Ce jour-là, un Roi Charles rencontrait une princesse de l'Upper East Side. Taxi! Et une fille de l'Upper West Side visitait une maison de Brooklyn.
Orta halli Power Lad nasıl olur da Doğu yakasında teraslı ve park manzaralı lüks bir daireye sahip olabilir?
Comment était-il possible que le gentil Super Mec ait un tel appart dans l'Upper East Side avec vue sur le parc?
Şu anda Caldwell 36 derece, La Guardia 34 derece Central Park ve Yukarı Doğu Bölgesi 37 derece.
Actuellement, il fait 35 à Caldwell, 34 à La Guardia... 36 à Central Park et dans l'Upper East Side...
En iyi yerinde büyüdüm.
J'ai grandi dans le Upper West Side.
Almanlar Upper Desh'te hidroelektrik baraj kurmayı planlıyor.
Les Allemands veulent construire un barrage au Madhya Pradesh.
- Şu anda Doğu yakasındayız da.
On est dans l'Upper East Side.
- Seni Doğu Yakası'na bıraksak olur mu? - Evet, anne!
On vous dépose dans l'Upper East Side?
Belki de fiyat arttırmaya yönelik bir şey ama biz çok ilgi göreceğini düşünüyoruz.
Perhaps it s something of a fixer-upper, but we anticipate enormous interest.
Greenwich'ten Yukarı-Batı kısmına taşınıp hala bir ev, avlu, köpek ve kedi sahibi olmayı bekleyemezsiniz, ama işte burası olabilir.
Vous ne pouviez pas déménager de Greenwich à l'Upper West Side et espérer trouver une maison avec une cour, un chien un chatand, et pourtant vous l'avez.
Babası Yukarı Doğu kısmında bir modeli beceriyor.
Papa s'envoie une mannequin de seconde zone de l'Upper East Side.
Resmen, kucağımızı üst batı üçgenine açmış oluyoruz.
Nous avons pris parti pour l'Upper West Side. Et ça nous a rapporté...
Vaftiz. Dostum, umarım üst batı tarafı derken Yahudileri kastetmedin? Ettin mi?
L'Upper West Side, ce qui veut dire les Juifs, non?
Annem'e. Doğu Tarafına.
Chez ma mère, dans l'Upper East Side.