Uyanmak traducir francés
603 traducción paralela
İşte Cesare karşınızda! Ölüm uykusundan uyanmak üzere. Yaklaşın!
Cesare va, devant vos yeux, sortir de sa rigidité mortuaire...
Bu trompet sesinin gürültüsüyle uyanmak korkunç.
Je rêvais de tonnerre, mais c'est le canon que j'entends.
Hayır, ama uyanmak büyük zevk.
Peu, mais je me suis délicieusement réveillé.
Godfrey bunun şahsıma ait bir şey olmadığını biliyor... ama hiç birimiz bir sabah bıçaklanmış bir şekilde uyanmak istemez.
Godfrey ne s'en vexera pas, mais personne ne veut se réveiller poignardé.
Uyanmak için önce uyumak gerekir.
Ça y est, t'es guéri!
Uyanmak için ne güzel bir yol.
Quel charmant réveil.
Herkes gibi uyanmak zorundaydım.
Je me suis débrouillée.
Uyanmak, kafana darbe yedikten sonra kendine gelmek gibiydi.
Sortir de là était plus que difficile...
Uyanmak için harika bir yer.
Splendide endroit pour se réveiller!
Pamuklara sarılmış bir şekilde yaşamış zengin bir Amerikan kızı ama uyanmak istiyor.
Une riche Américaine, qui a toujours vécu protégée. Mais elle veut s'éveiller.
... güneşi yüzümde hissetmek, istediğim saatte uyanmak isterdim.
- Tu crois ça? Sentir le soleil sur mon visage.
Gecenin bu saatinde uyanmak çocuk için hiç iyi bir şey değil.
Ce n'est pas bon pour l'enfant de veiller tard.
Sabahları uyanmak zoruma gidiyor... Ve giyinmek..
Il est dur de se lever le matin... de s'habiller et de marcher dans les rues.
Bir şey ararcasına yeşilliğin üstünde duruyordum sonra kiliseye doğru yürüdüm birden her yer karanlığa büründü ve tek başıma karanlığa doğru çekildim ve uyanmak için savaştım.
J'étais seule sur le gazon à chercher quelque chose Puis, j'ai commencé à marcher vers l'église mais l'obscurité m'a enveloppée, j'étais seule dans le noir attirée par l'obscurité et j'ai essayé de me réveiller
Uyanmak için çok erken evlat.
C'est pas une heure!
Hele bu şekilde kıpırdayamadan buraya tıkılıp kalmak, değil mi? Sabah, canın uyanmak istemiyor.
C'est drôlement obsédant de rester bouclé, comme ça, sans pouvoir bouger.
Bir motel odasında evli olarak uyanmak tabi Bir şok, ama bende ilk defa böyle bir olay yaşıyorum.
Bien sûr, c'est un choc de se réveiller mariée, mais moi aussi, c'est la première fois que ça m'arrive!
Sevgili Arthur, sadece erken uyanmak yeterli değil.
Mon cher Arthur, il ne suffit pas d'être sur les pistes aux aurores.
Başka bir zamanda uyanmak, yetişkin bedeninde doğmak demekti.
Se réveiller dans un autre temps, c'était naître une seconde fois, adulte.
- İşte geti- -... uyanmak zorunda kalmaz.
- Voilà vos... -... juste avant l'aube.
Korkunç bir kabus gibi. Uyanmak istiyorum ama uyanamıyorum. Yapamıyorum.
Un affreux cauchemar dont je voudrais m'éveiller... mais je n'y arrive pas, je ne peux pas!
Beyaz haplar uyumak, sarı haplar da uyanmak için.
Les blanches pour dormir et les jaunes pour le grand réveil.
Uyanmak için gerçekten güzel bir ses.
Quel bruit agréable au réveil!
Peki, rüya görüyor ama uyumuyorsa uyanmak için ne alır?
Alors, qu'est-ce qu'on prend pour se réveiller quand on rêve qu'on ne dort pas?
Bu günlerde, her sabah uyanmak bile risk olmaya başladı evlat.
De nos jours on prend un risque... même en se réveillant le matin.
Ama gerçek şu ki, Teresa, seni görmek istemeden uyanmak istediğimi hayal edemiyorum.
Mais la vérité, Teresa, c'est que je ne peux pas imaginer me réveiller sachant que je ne te verrai pas.
Yatak kalsın. Canlı uyanmak istiyorum.
Vous pouvez garder ce matelas, que ça ne grouille pas dans ma boutique.
"Ve bunu durdurmak için uyanmak zorundayım" demesidir.
Et on s'éveille pour l'arrêter.
Kendi mide gurultunla uyanmak... hiç de adil değil.
Le placard est vide. C'est pas normal de se réveiller avec l'estomac qui grogne!
Seni seven birisinin varlığını bilerek uyanmak dünyanın en güzel şeylerinden biri.
Une des plus belles choses au monde c'est de se réveiller en sachant que quelqu'un vous aime,
# Uyanmak istiyorum.
Dans la ville qui ne dort pas
Bugün daha erken uyanmak zorundasın.
Aujourd'hui, tu dois te lever plus tôt.
Ağzınız açık uyursanız... uyanmak zorunda bile kalmazsınız.
Si vous dormez la bouche ouverte, ne vous réveillez pas.
Uyanmak, uyanmak istediğim zaman.
Me lever quand ça me chante.
Böyle uyanmak iyi hissettiriyor.
Ça fait du bien, ça.
Sana bir iyilik yapayım, pislik içinde uyanmak istemiyorsan o masadaki kimseyle ilgilenme.
Je vais vous faire une fleur. A moins que vous aimiez mordre la poussière, gardez vos distances.
- Uyanmak zorundasın!
Vous devez vous réveiller!
- New York'ta uyanmak...
J'adore me réveiller...
"uyanmak."
"c'est se réveiller."
Uyuyorsam tokatla beni, çünkü uyanmak istiyorum.
Pincez-moi, j'aimerais bien me réveiller.
Dinle, her gece küçük çocukların çığlıklarını duyarak uyanmak istemiyorum.
Je ne veux plus me réveiller toutes les nuits en entendant les hurlements des enfants.
Uyanmak istemiyorum.
Me réveille pas.
Uyanmak zorundasın, Mel.
Il faut te réveiller.
Uyanmak istiyordum ama yapamıyordum.
On veut se réveiller, or c'est impossible.
Yalan söylüyorsam, sabah uyanmak nasip olmasın.
Si je mens, que je ne me réveille pas demain matin.
Pembe çiçeklerle uyanmak hos olur.
C'est chouette de se réveiller devant des fleurs roses.
Uyanmak istiyorum. Hepsi bu.
Tout ce que je veux, c'est me réveiller.
- Bu bir rüya. Uyanmak bile istemiyorum.
Si c'est un rêve, je ne veux plus jamais me réveiller.
Uyanmak istiyorum.
Je veux me réveiller.
Artık uyanmak istiyorum. Uyanamıyorsam da en azından konuşabileceğim birini istiyorum.
Si je ne peux pas me réveiller, j'aimerais parler à quelqu'un.
Kanlı şeytan uyanmak üzere!
Le démon attaque les temples.