English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ U ] / Uzerindeki

Uzerindeki traducir francés

591 traducción paralela
Üzerindeki iyi bir taş.
Quelle heure est-il?
O yüzden burada otur ve bunu düşün Bay Dünyanın Üzerindeki Kanatlar.
Maintenant, va de l'autre côté et regarde les supports moteur, vite.
Ve nihayetinde Dünyanın Üzerindeki Kanatlar ve yeni dünya başlamış olacak.
d'abord, rassembler les brigands, le dernier vestige des anciens soldats prédateurs, les derniers futurs conquérants.
Üzerindeki kıyafet ne böyle?
Quel est cet accoutrement?
Üzerindeki bu garip kıyafetin ne olduğunu sordum.
J'ai demande quel est cet accoutrement bizarre?
Üzerindeki her çentiği ezbere bilirsin... ve tek ihtiyacın bu işte kullanılacak bir maşadır....
"C'est moi qui donne les cartes et je connais toutes les combines." Il suffit d'un complice, quelqu'un qui puisse amorcer.
IVERSTOWN ÜZERİNDEKİ KONTROL ARTACAK
DE SERRER LA vis UNE fois RÉÉLU
Üzerindeki şüpheyi dağıtmak için eski bir numara.
Une vieille méthode pour écarter les soupçons.
Sabaha kadar bekle. Üzerindeki koku geçsin.
Ça prendra jusqu'au matin, je pense, pour retrouver ta trace après la crique.
- Üzerindeki yazıyı göstermiştim, değil mi?
Je vous ai fait lire l'inscription?
Üzerindeki bu parfüm, senin için getirttiğim parfüm mü?
Votre parfum, est-ce un de ceux que j'ai fais amené par la rivière pour vous?
Üzerindeki paçavraya bakin.
Regardez ses loques!
- Üzerindeki para yeter mi?
Avant de partir, j'aurai assez d'argent pour nous deux.
Üzerindeki şeyi de. Çıkart.
Otez cette espèce de chemisier.
"Düş Kırıklığının Amerikalı Kadınlar Üzerindeki Etkisi."
"Les Effets de la frustration sur la femme américaine."
Üzerindeki ismi okuyabiliyor musun? Çok karanlık.
Vous pouvez lire le nom sur le coin en carton tout mâché?
"Üzerindeki biri değer biçene kadar, hiçbir şeyin değeri yoktur." derler.
On dit que les choses n'ont d'autre valeur que celle que l'homme leur accorde.
DÜNYA ÜZERİNDEKİ SON İNSAN
LE DERNIER HOMME SUR TERRE
- Üzerindeki elbisenin nesi var?
- Et celle-ci?
- Üzerindeki de teyzemin hizmetçisi.
- Et le serviteur de ma tante.
Sonra Johnny oradaki mikrofon ve kameralara vuracak, Üzerindeki kanla birlikte, yardım etmeye kalkışan herkesle boğuşarak,
Alors Johnny se mettra vraiment devant les micros et les caméras, ensanglanté, luttant contre qui tentera de l'aider.
Üzerindeki üniformayı ben tasarladım.
Cette année-là a été... Perdue?
Üzerindeki bu aptalca kıyafette neyin nesi?
Qu'est-ce que vous faites dans cet uniforme idiot?
- Üzerindeki bu koku da nedir?
- Bien, elle est toujours à Paris. - Tu es rentré seul?
Üzerindeki bayrağı gördün mü?
Regarde sur le côté! Un drapeau! Il vient de chez nous!
Münazara Takımının kaptanıydım ve okullar arası şampiyonluk için, Bayan Pringle ile "Tıptaki Sosyalizasyonun İngiliz Ekonomisi Üzerindeki Etkileri"...
Je me suis retrouvé à débattre contre une certaine Mlle Pringle sur les effets économiques de la médecine socialisée.
Üzerindeki cüppeden utan.
Vous déshonorez votre habit.
Üzerindeki ne?
C'est quoi, tout ça?
Üzerindeki "SS" e ne demeli?
- Avec les initiales SS?
Üzerindeki tek şey otel odası anahtarı. Araştırdıklarında onun Bayan Harry Roat Jr. Olduğunu görecekler.
Elle n'a sur elle qu'une clé d'hôtel... au nom de Mme Harry Roat Jr.
Üzerindeki paçavraların pis kokusu bu kurulun onuruyla hiç bağdaşmıyor.
Ces haillons qu'il porte dégagent une puanteur contraire à la dignité du présent tribunal.
Üzerindeki kontrolü kaybettin Forbin. Seni dinlemiyor.
Il n'est plus sous contrôle, il ne vous écoute plus!
Üzerindeki toprağı biraz kazırsan hiçte fena gözükmezsin, tatlım.
Vous ne seriez pas mal du tout, vous savez, en récurant la couche de crasse.
Üzerindeki sırlar yere dökülüp, birine çok ihtiyaç duymadıkça bir adamı gerçekten tanıyamayacağın böylelikle ispat edilmiş oluyor.
Ça prouve qu'on ne connaît vraiment un homme que quand on est dans le besoin.
Üzerindeki kan Jeffrey'nin.
Le sang dessus est celui de Jeffrey.
Üzerindeki varla yok arası şey çok hoş.
Vous vous habillez vraiment d'un rien.
Haydi! Üzerindeki çıkıntıları görmüyor musunuz?
Vous ne voyez pas la langue qu'elle a?
Üzerindeki Bay Noblart'ın pijaması, değil mi?
- Moi? - Vous avez le pyjama de M. Noblart, non?
Üzerindeki isim ne?
A quel nom était-ce?
Üzerindeki belgelerden, aşırı solcu Devrim Askerleri örgütü üyesi Eritre'li bir öğrenci Yusef Belabar olarak tanımlandı.
D'après ses papiers, il s'agirait de Yusef Belabar, un étudiant de l'Érythrée membre du mouvement gauchiste Les Soldats de la révolution.
- Uzerindeki uniformanin ne oldugu onemli degil...
- Je me fous qui c'est.
Üzerindeki "H" harfinin aslında...
J'ai cru que l'initiale "H"...
Üzerindeki yazıyı görüyorsunuz.
Vous voyez cette inscription.
Üzerindeki mermilerle ne yapıyorsun, öyle?
Qu'est-ce que tu fais là, habillé en Indien?
"Fransa Üzerindeki Kartallar", 14.Casus Birlikleri hakkında.
! "Les Aigles attaquent", sur la 14e Escadre.
Kızın vücudu, siyah beyaz karoların üzerinde hareketsizce yatıyordu. Üzerindeki tek giyisi gözlerini kapatan bağdı.
le corps torturé de la jeune fille apparemment sans vie était étendu sur le sol de damiers noirs et blancs uniquement vêtu d'un bandeau noir sur les yeux.
Üzerindeki pijama da ne?
C'est quoi, ce pyjama?
Üzerindeki her şeyin sahibi odur.
Ainsi que tout ce qui s'y trouve.
Üzerindeki pası görüyor musun?
Tu vois la rouille?
Üzerindeki bluz çok güzelmiş...
Très joli chemisier.
Üzerindeki benim tişörtüm, hem de parçalanmış.
ben bon sang de moi, c'est ma chemise en cellulo qu'il a sur le dos. et en loque par dessus le marché en loque?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]