Uçuna traducir francés
1,289 traducción paralela
Dağın eteğinden başlayıp buradaki nehir kaynağına ve Ohio Nehri'nin öteki ucuna uzanıyor.
Il contourne la montagne... s`étend jusqu`à la source, là... et finit par atteindre la rive de l`Ohio.
Onu beyzbol sopamın şişkin ucuna açıkla.
Explique-le à ma batte de base-ball.
Bundan pek hoşlanmıyorum. Tüm araştırmalarımıza rağmen henüz bir ip ucuna rastlayamadık.
En plus, ça ne me plaît guère, mais... notre enquête est au point mort.
İrtifa kazanamadı ve pistin ucuna acil iniş yaptı.
Il n'a pas pu reprendre de l'altitude, mais a fait un atterrissage forcé en bout de piste.
ve dünyanın bir ucundan diğer ucuna gitmeyi mümkün kılıyorlar...
Depuis, l'homme a conquis la Lune... Il veut maintenant atteindre les autres planètes.
Ucu ucuna.
À peine.
Dün akşam tekmeyle onu odanın öbür ucuna attım.
Je l'ai fait valdinguer hier soir.
Peki, sizi şehrin öbür ucuna getiren neden nedir?
Qu'est-ce qui vous amène à l'autre bout de la ville?
Reçetesini yeniletmek için otobüse binip şehrin diğer ucuna gittikten sonra mı, önce mi yapsın bunu?
Avant ou après de reprendre le bus pour ses médicaments? Cleo, on a fait tout ce qu'on a pu.
Tüm o ünlü tiplerin aklımızın ucuna bile gelmeyecek gizli yaşamları var.
Plein de vedettes mènent une vie secrète.
Umarım sizleri rahatsız etmiyorumdur, ancak... Bir gezi planlıyorum Kıraç Toprakların öbür ucuna doğru.
Je pense que je ne vous dérange pas, mais... je prévois un voyage... au bord des Territoires Stériles.
Kalktım, odanın öbür ucuna doğru yürüdüm.
Alors je me suis levée, j'ai traversé la pièce.
Kelimeler ağzımın ucuna kadar gelmişti.
Je sentais les mots qui bouillonnaient en moi.
Ve uçurtmanın ucuna bağladığı o anahtar? Cehennemin kapılarını açtı!
Et la clé qu'il a attachée à un cerf-volant à ouvert les portes de l'enfer!
- Aklımızın ucuna bile gelmedi.
- On n'en savait rien.
Bunca zaman o şeyden almak için şehrin diğer ucuna gitmek zorunda kalıyorduk.
Quand je pense à toutes les fois que l'on a dû traverser toute la ville pour... - en avoir!
Dünyanın bir ucundan öbür ucuna gidip En güzel, en nefis genç kızları ararım.
Je parcours le monde à la recherche des plus belles vierges.
Güneş sistemimizin en ucuna kadar gidip geri döndü.
Cela vient du plus loin de notre système solaire.
"... terfiyi ucu ucuna kaçırdı,
" au poste de chef de caisse,
Ucuna bağla.
Connectez la au terminal.
Sanırım ülkenin öteki ucuna taşınmaktan.
D'avoir déménagé d'un côté du pays à l'autre, je suppose.
Bir kez sadece silahımın ucuna kadar geldi.
Une fois en 13 mois je l'ai au bout du fusil
İpin ucuna sabun bağlamışsın.
C'est un savon!
... bu kalp şeklindeki pendantifin ucuna asılmış.
... accroché à ce pendentif en forme de coeur.
Mertle vurunca masanın altına kaçıp odanın öbür ucuna kaydı.
MertIe a donné un coup de pied dedans, iI a valsé dans un coin... BRENNER, KYLE DR CRAWFORD TESTICULE
Boynunun etrafına dikenli tel sarmışlar ucuna da 35 kiloluk çırçır makinesinin pervanesini bağlamışlar.
Il avait du barbelé autour du cou et il était attaché à une machine à égrener le coton.
Oklarını ucuna zehir sürecek.
Il empoisonnera ses flèches.
O halde, ucu ucuna kazanmaları için çift altı yapmaları lazım. Bunda sorun ne?
du coup, ils doivent marquer 2 touchdowns rien que pour rentabiliser la mise.
Seninle dünyanın öbür ucuna giderdim.
J'irais au bout du monde pour toi.
Bana dünyanın öbür ucuna gel deseydi eve uğramadan onunla gitmiştim.
Aujourd'hui je l'ai revu, et s'il m'avait demandé de le suivre au bout du monde, je l'aurai fait.
Toprağa saplanmış bir tüfeğin ucuna takılmış bir miğfer... ve künyeler.
Un fusil planté dans le sol, et surmonté d'un casque et d'insignes.
Noto Yarımadası'nın ucuna gittim.
Je suis allé tout au bout de la péninsule de Noto.
Numara 1 : Yanlışlıkla ayak ucuna basmak.
Le coup du "presse-orteil".
Ucuna bak.
J'ai trouvé cette fibre. Regarde. Elle est croisée.
İpin ucuna gelmiş durumdayım.
Je suis sur le fil du rasoir.
Peki büyük anne.Otur ve ayaklarını yatağın ucuna koy.
Tu veux bien t'asseoir au bord du lit face à moi? Bien, John.
Ucu ucuna kaçtım ve sizi gelen tehlikeye karşı uyarmak için buraya geldim.
Je suis venu ici pour vous avertir.
Programlanmamıştım, ama galaksinin öteki ucuna savrulduğunuzda, burada kendim için sizlere yardımcı olabilecek bazı altyazılımlar ekledim.
Quand on est perdu à l'autre bout de la galaxie et qu'on fonctionne depuis longtemps, on développe quelques sous-programmes.
Yani, işte, tabii ki buradan çıkarılabilecek birçok sonuç olabilir. Bence artık ipin ucuna gelmişti o noktada.
Bien évidemment il y avait tout un tas de spéculations que l'on pouvait déduire de ce geste et je me suis dit qu'elle avait atteint le bout du rouleau ici.
- Silahını aldı. Kafana vurdu. Odanın öteki ucuna fırlattı.
- Il vous a désarmé... assommé, jeté contre le mur.
Ama ben hattın her iki ucuna da bir şifre cihazı kurdum.
Sauf que j'ai crypté les deux côtés de la ligne.
Şu küçük şey şeye benziyordu... dilimin ucu, bir yılanın dilinin ucuna benziyordu.
Ce petit truc qui ressemblait à... au bout de ma langue, ça ressemblait à une langue de serpent.
Oltacı, sopanın ucuna bir kanca takar ve dükkanların arkalarından, camlarından veya kapılarından sarkıtır.
Un Pêcheur met un hameçon au bout d'une ligne pour dérober sur les étalages.
- Ucu ucuna yetiştin Marisa.
- A la dernière minute.
Ben köyün öteki ucuna gidene kadar, 9 kişi katledilmişti.
Le temps que je traverse le village, 9 personnes sont tuees.
Köyün güney ucuna koştum, ama çok geçti.
J'ai file au sud du village, mais trop tard.
Odanın ucuna yürürken, herkes donakalırdı. Hatırlıyorum da, bir kere bir düğünde.
Quand votre mère entrait dans une pièce, tout s'arrêtait d'un coup.
Sol elinizi masanın ucuna koyacağım.
Je vais mettre votre main gauche au bord de la table.
Seni yiyeceğim... gözleriniz yerinden fırlayacak.... Kafan benim sopamın ucuna yapışacak.
je vais vous manger, vos yeux vont se révulser, votre tête finira au bout de mon bâton.
Ama çok nefis bir pas verdim. Omar " ın parmaklarının ucuna giden ve sayı olan... mükemmel bir toptu.
Mais je me rappelle cette superbe passe... une spirale parfaite, jusque dans les mains d'Omar... et un touchdown.
Şehrin öbür ucuna gidip, fırını kontrol etmemi ister misin? - Hayır.
Vous voulez que je retourne en ville pour vérifier?