English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ U ] / Uçunu

Uçunu traducir francés

793 traducción paralela
Sahteyse epey iyi yapılmış çünkü okun ucunu görüyorsun ya kavisli.
Eh bien, si c'est un accessoire, c'est vraiment bien fait parce que vous voyez les barbes. Ils sont courbés.
Tutsana şunun ucunu?
Aide-moi, veux tu?
Ayrıca, göğsüne etiketi yapıştırıp iki ucunu kapatsan, Amerika'da gayet güzel satılırdı.
Il se vendrait un bon prix aux Etats-Unis si on l'étiquetait et si on le scellait aux deux extrémités.
Hortumun ucunu kara sokarsın, eritir ve çocuğu çıkarırsın.
Avec des lances d'incendie, ils ont pompé et ils l'ont aspiré.
Ama her ip ucunu takip edeceğim
Mais je suivrai tous les indices
Her ip ucunu takip edeceğim
Mais je suivrai tous les indices
Kızıl bıyıklı, burnunun ucunu zor gören biriydi.
II avait une barbe rousse et ii était un peu aveugle.
Sis o kadar yoğun ki, burnunun ucunu bile görmek çok zor. Demedi demeyin, bu adam tam bir şeytan.
II nous a échappé à cause du brouillard.
Pantolonumun ucunu tutuyor.
Tenir mes bas de pantalon.
Hangi ucunu öldüreceğiz?
On tue quel bout?
Şu ipin ucunu bana ver.
Passe-moi le bout de cette corde.
- Niye ki Dick, Ted şanslı biri. Amacım kanatlarının ucunu biraz kesmek. Azcık düzelteyim ki fazla uçmasın.
Je lui rognerai une aile pour qu'il vole moins haut.
Burnumun ucunu göremiyorum.
Je ne vois pas le bout de mon nez.
Personelim bu akşam ipin ucunu kaçırdı biraz.
Il faut bien que ces gens-là s'amusent comme les autres!
Bütün istediğim o pembe parmaklarınızın ucunu öpmek.
- Butiner un baiser au bout de vos doigts roses me suffit.
Ucunu sivrilttim.
J'ai fix é une pointe au bout.
- Burnumun ucunu göremem, bilirsin. Baktım baktım, yine de emin olamadım. Ben seni hiç görmedim.
Je suis si myope que je n'en étais pas sûre.
Bu kadar. Bu hattın diğer ucunu arıyoruz.
Faut trouver l'autre bout de la ligne.
Ben de burnunun ucunu kopartabilirim.
Oui, et je pourrais t'enlever le bout du nez aussi facilement.
Yaklaşın. " Kanat ucunu diğerinin dibine kadar sok.
Votre aile sur son fuselage! "
- Şunun ucunu görüyor musunuz? - Güzel!
Voyez cette mine.
Oksijen tankını dışarıda asılan güvenlik ipinin sonuna bağlar ipin diğer ucunu küçük delikten geçirir... küçük bir sızıntı olur ama uzay giysisini çıkarıp ipin ucuna bağlar ve geri döner.
Attacher la corde au réservoir d'oxygène qui reste dehors. La corde passe par le petit trou. Tandis qu'on attache la combinaison à l'autre bout de la corde que l'on monte ici.
Herkes arada bir içkinin ucunu kaçırır. Bu insanın doğasında var.
Un homme, a le droit de boire quelque fois... c'est humain!
- Ucunu tut şunun. - Buyur.
Je n'y arrive pas.
Ucunu şu boşluğa sokun.
Mettez l'arrière sous la fuite.
"İpin ucunu nerede kaçırdım?"
On se tient au milieu de tous ces gens et on se demande : "Où les ai-je perdus?"
Durun biraz, yoksa ipin ucunu kaçıracağım.
Un instant, s'il vous plaît...
Fiske, Vicente, tepenin şu ucunu izleyin.
Fiske et Vicente, surveillez de ce côté-ci!
Bana dağın ucunu alamazsın demiştin.
Tu disais qu'avec un fusil, j'étais nul!
- Bu telin diğer ucunu kesin. - Ne için?
Coupez le fil de fer!
Tüfegin hangi ucunu hedefe dogrultacagini bilmeyen adamlarla mi?
Des hommes qui ne savent meme pas utiliser un fusil?
Korkarım ben de ipin ucunu biraz kaçırdım. Rhoda'nın bir dondurma daha almasına izin verdim.
J'ai enfreint la règle en laissant Rhoda acheter une seconde glace.
Mızrağının ucunu niçin kapadın?
À quoi sert ce tissu, sur la pointe?
Kollarım onu tutmak için acı çekti ama giysisinin ucunu bile tutmaya cesaret edemedim.
Mes bras se sont languis de le tenir, mais je n'ai pas même osé toucher la frange de son habit.
Etmezse sana bu bıçağın ucunu vereceğim!
Sinon, je te donnerai à goûter de la pointe de cette lame.
Dört parmağının ucunu boyayıp aynı şekilde transfer edeceğiz.
Mettez de l'ancre et transférez sur le papier.
Ve hala sadece buzdağının ucunu görebiliyoruz.
Le voile commence à se lever.
Ucunu tuttunuz mu?
Qui a la poêle?
Etrafta fazla ışık yok. Burnunun ucunu bile zor görürsün
Passées ces lumières, là, vous ne trouverez pas le chemin de votre machin pour pipi.
Görmek için ucunu sivriltebilir miyim?
Bon! Je peux essayer d'en tailler un?
Yanan ucunu elime bastırdın.
- Pas par le bout allumé.
Çok iffetli değilim ama bir kere ucunu bırakırsam, durdurmak zor olur.
Je ne critique pas celles qui ne l'appliquent pas, mais quand on les laisse nous tromper, il est difficile de les arrêter.
Paranın ucunu gösterdi ama vermedi.
Il a l'argent, mais il ne me l'a pas donné.
Artık bu şeyler için tırnağımın ucunu bile vermem!
Je ne donnerais pas l'ongle de mon petit doigt pour ça.
Gördüğünüz gibi iki ucunu kesiyorum.
J'enlève les deux talons comme ceci!
Burada burunlarının ucunu bile göremezler.
Ces gens des petites unités ne comprennent rien à rien.
Şimdi, eğer galvanik pilin bir ucunu buraya yerleştirirsek... Bir ucu sinirle diğeri de kasla temas halinde olmak üzere... Kaslarda refleks sağlarız.
Nous plaçons une extension... de la batterie électrisante... en contact avec le nerf... et l'autre en contact avec le muscle... ce qui cause la contraction du muscle.
Sana göre insanlar işin ucunu hep yatağa mı bağlamalı?
Avec vous, ça doit toujours finir dans un lit.
Çünkü burnunun ucunu göremiyorsun.
Parce que vous n'y voyez pas.
Mızrağının iki ucunu da sivrilt.
Aiguisez un bâton aux deux bouts.
Roger, mızrağının iki ucunu da sivriltti.
Roger a aiguisé un bâton à deux bouts...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]