Uğrattım traducir francés
1,398 traducción paralela
Seni hayal kırıklığına mı uğrattım?
Voilà comment j'ai échoué?
Onu hayal kırıklığına mı uğrattım?
L'avais-je déçue?
Onları hayal kırıklığına uğrattım.
Je les ai lâchés.
Bunca yıl bize babalık ettikten sonra, onu hayal kırıklığına uğrattım.
Après toutes ces années à prendre soin de nous, je l'ai délaissé.
- Bunalmıştım, ben gerçekten düşününce onu başarısızlığa uğrattım.
J'étais dépassée et je crois vraiment que j'ai manqué mon coup.
Biliyorum, seni hayal kırıklığına uğrattım Maxy
Je sais que je t'ai laissée tomber, Maxine.
- ikinizi de hüsrana uğrattım, özür dilerim.
- J'ai tout raté, je suis désolée.
Üzgünüm. Sizi hayal kırıklığına uğrattım.
Navré de vous avoir déçu.
Randy'i tekrar başarısızlığa uğrattım.
J'ai forcé Randy à perdre une fois de plus.
Üzgünüm seni hayal kırıklığına uğrattım.
- Désolé de te décevoir.
Seni hayal kırıklığına uğrattımı düşünmene sebep olduğum için çok üzgünüm.
Je suis profondément navré si tu penses que je t'ai déçue, mais ça...
"Hükümetiniz sizi hayal kırıklığına uğrattı ve ben de sizi hayal kırıklığına uğrattım."
"Le gouvernement vous a laissé tomber, et je vous ai laissé tomber." Richard Clarke, conseiller à la Maison-Blanche.
Ve ben hayal kırıklığına uğrattım. Biliyorum, büyük ihtimalle beni asla affetmeyecek.
Et je pense qu'elle me pardonnera probablement jamais.
Ama uğrattım, uzunca bir süre hem de.
Mais je t'ai longtemps laissé tomber.
Seni hayal kırıklığına uğrattım için üzgünüm... ama yeni elbiseler beni yeni biri yapamaz.
Je suis d � sol � de te d � cevoir, Rhea. Mais m � me de nouveaux v � tements ne feront pas de moi quelqu'un de nouveau.
Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, çocuklar.
Je suis désolé d'avoir échoué les enfants.
Seni bu konuda hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Désolé de te décevoir. Viens.
- Seni hayal kırıklığına uğrattığımı düşünüyorum.
J'ai l'impression de te décevoir.
Beni hayal kırıklığına uğrattın ve bu ilk kez olmadı.
Tu m'as lâchée, et c'est pas la première fois!
Hayır. Sana her yardım etmeye çalıştığımda beni hayal kırıklığına uğrattın.
Chaque fois que j'essaie de t'aider, tu me déçois.
Gerçekten beni hayal kırıklığına uğrattın, Dylan.
Tu m'as salement laissé tomber.
Beni hayal kırıklığına uğrattın. Evet.
Tu m'as tellement déçu.
Beni başarısızlığa uğrattın, David.
Vous m'avez déçu, David.
Annemin elmas nişan yüzüğüne. Ve şimdi onu kaybettim. Hepsi de sana inandığım için güvendiğim için ve beni hayal kırıklığına uğrattın.
La bague de fiançailles en diamant de ma mère, et maintenant je ne l'ai plus, tout ça parce que je t'ai cru, je t'ai fait confiance, et tu m'as laissé tomber.
Sizleri hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Et bien désolé de vous décevoir les gars.
Hepsi de sana inandığım için güvendiğim için ve beni hayal kırıklığına uğrattın.
Viens au Centre avec moi, Kyle. Tu prends ça comme une campagne de recrutement?
Gözlerindeki ifadeden onu hüsrana uğrattığımı, olanları engelleyemediğimi görebiliyorum.
Je vois dans son regard qu'elle est déçue que je n'aie pas pu empêcher ce qui s'est passé.
Sanırım hayal kırıklığına uğrattım seni.
Vous devez vraiment être déçu.
Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Navré de te décevoir.
Hepinizi hayal kırıklığına uğrattığım için.
De vous décevoir.
Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Désolé de vous avoir déçus.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Et je suis désolé de t'avoir laissé tomber.
Onu hayal kırıklığına uğrattığımı öğrenince çok kızacak.
Il sera si furieux quand il saura que je l'ai laissé tomber.
Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm. Ama kristal kürem hala tamircide.
Désolé de vous décevoir... mais ma boule de cristal est en réparation au magasin.
Size gelince Bay Wolcott, beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattınız.
Et vous, M. Wolcott, vous êtes la plus grande déception d'entre toutes.
Seni hayalkırıklığına uğrattığım için üzgünüm Andrew, ama planım, damar tıkanıklığından, genç yaşta ölmek.
Désolée de te décevoir, Andrew, mais j'ai prévu d'avoir une embolie et de mourir jeune.
Ben seni hayal kırıklığına uğrattığımı düşünüyordum.
J'ai pensé que tu étais déçue par moi!
Bu akşam beni hayal kırıklığına uğrattın.
Tu m'as déçue ce soir. Tu as déçu Gil.
Ben ona yeteri kadar sarıldım, o da yeteri kadar hayal kırıklığına uğrattı.
Je l'ai serré dans mes bras. Il m'a beaucoup trop déçu.
En az annemle evliliğin kadar değerli olan 8 yıllık ilişkimin değerini sen anlayana kadar sevdiğim kadını hüsrana uğrattığım için kalbimin kırık olduğunu farketmene kadar, belki de sen de annemin kalbini aynı şekilde kırmıştın, işte o zamana kadar söylecek hiçbir şeyim yok.
Tant que tu ne reconnaitras pas que ma relation de 8 ans comptait autant que ton mariage avec ma mère Tant que tu verras pas que j'ai le coeur brisé parce que j'ai perdu la femme que j'aime peut-être de la même façon dont tu as perdu ma mère
Tatlım, arkadaşlarını hayal kırıklığına uğrattın diye üzülmüyorsun ya?
Chérie, tu n'es pas contrariée parce qu'on était tous là, hein?
Seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum, Luke.
- Je sais que je te déçois.
Seni düş kırıklığına uğrattığım için üzgünüm oğlum.
Je suis désolé de te décevoir, fils.
- Ne diyorsun, babamı hayal kırıklığına uğrattığını mı?
- Tu es en train de me dire que papa était déçu par toi?
Ben sana dükkânı emanet ettim, sen beni hayal kırıklığına uğrattın, dostum. Üzgünüm bunu söylemek zorundayım.
Je t'ai laissé en charge du magasin et tu m'as planté, désolé de te dire,
Ben sana dükkânı emanet ettim, sen beni hayal kırıklığına uğrattın, dostum.
Je t'ai confié le magasin et tu m'as déçu.
Hayır, Stan, korkarım biz yetişkinler sizi hayal kırıklığına uğrattık.
Non, Stan, j'ai peur que nous les adultes nous vous ayons laissé tomber. Nous n'avons pas pris soin de la terre.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim.
Désolé d'autant te décevoir.
Sizi hayal kırıklığına uğrattığımın farkındayım ama baba olmanın ne denli zor olduğunu bilemezsiniz.
Je sais, je vous ai déçus. Mais c'est dur d'être un père.
Seni hayal kırıklığına uğrattığımın farkındayım.
Je te déçois beaucoup.
Sana bir kez gerçekten ihtiyacım oldu ve beni hayal kırıklığına uğrattın. Bir kez...
La seule fois où j'ai vraiment eu besoin de toi, tu m'as laissé choir!