English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ V ] / Valise

Valise traducir francés

3,446 traducción paralela
Sağ eliyle bir bavul taşıyordu.
Elle traînait une valise à roulette avec sa main droite
Dağılıma bakarsak küçük bir bavul.
Petite valise, à en juger par la taille des marques.
Bu boyda bir bavul, Bu kıyafetler içinde bir kadın, sadece bir gecelik eşyası olduğunu... yani tek gece kalacağını biliyoruz.
Avec une taille de cette valise et une femme obsédée par les vêtements c'est un sac pour une nuit. Donc elle savait qu'elle restait une nuit.
Belki bir otele kayıt yaptırıp orada, bırakmıştır?
Peut-être qu'elle a été à l'hôtel et laissé sa valise là?
Olayla mı?
La valise?
- Bavul.
- Sa valise.
- Bavul mu?
- Sa valise?
Bavul, evet, katil çantasını aldı.
Sa valise, oui, le meurtrier a pris sa valise.
Bir şey olması gerekiyor.
Sa valise.
Hiç bir erkek böyle bir bavulla dikkat çekmeden görülemez, bavulu arabada unuttu bunu farkettiğinde belli ki bundan kurtulmak isdedi.
Aucun homme ne pourrait être vu avec cette valise sans attirer l'attention. donc il a du vouloir s'en débarrasser quand il a su qu'elle était toujours dans la voiture
Bütün bunları çantanın pembe olacağını düşünerek mi anladın?
Vous avez trouvé tout ça parce que vous avez réalisé que sa valise devait être rose?
Bavulun içindekilere bak.
Le contenu de sa valise, regardez.
Ceketinde yoktu, bavulunda da yok.
Pas dans sa valise, pas dans son manteau.
Bu durumda bence daha büyük bir bavula ihtiyacın olacak.
Dans ce cas, tu auras besoin d'une plus grosse valise.
Bavulumu bilerek ağır yaptın.
Tu as fait exprès d'alourdir ma valise.
Bana bundan daha büyük bir bavul getirebilir misiniz?
Vous pouvez me trouver la taille au-dessus pour cette valise?
Sanırım bavula girmelisin.
Je crois que tu vas devoir rentrer dans la valise.
Neden bu bavula girmem gerekiyor?
Pourquoi je dois rentrer dans cette valise?
Hemen buraya gelin. Ablam bir bavula girmiş.
Noona est dans une valise.
Neyin içindeymiş?
Y a quoi dans la valise?
O adamlar, seyyar satıcı gibi, ellerinde çantalarla her gün ofise geliyorlar.
Avec leur valise à roulettes, on dirait des VRP.
Pekala, pekala, bak ne diyeceğim, git Jake'e çantasını yapmasını söyle.
Bon, faisons comme ça : dis à Jake de faire sa valise.
Pekâlâ, bavulunuzu bulun, buralarda bir yerde olmalı sonra odanıza giden şu patikadan ilerleyin.
Votre valise doit être par ici. Puis, vous irez à votre chambre.
Pekala, birinde evrak çantası diğerinde AK-47 var.
On a un gars avec une valise et un autre avec un AK-47.
Lou ile benim hazırlanmamız için yeterince süre var.
Bien, ça nous laisse le temps à moi et Lou de se préparer et de faire notre valise.
Mark'a gitmesini istediğiniz bir şey varsa onun için bavul getiririm.
Pour ce que vous destinez à Mark, j'apporterai une valise.
İşte çantan.
Ta valise.
Tüm parayı spor bir çantaya koy ve çantayı 1 numaralı ambara bırak.
Mets l'argent dans une valise noir et tu la laisses dans le silo 1
Bu da şu aptal valizi son kez boşalttığım anlamına geliyor.
Mme Jill et M. Ethan m'ont adoptée officiellement, ce qui voulait dire que je n'aurais plus jamais à déballer cette stupide valise.
Ve seni bu kadar sinir ediyorsam, eve gidersin, bütün eşyalarını toplarsın ve anahtarı anahtarlığa asar çıkarsın.
Et si tu me supportes plus, va chez nous, fais ta valise et laisse ta clé sur ta table.
Valizlerini hazırlamalısın.
Faites votre valise.
Çantandan çalmıştım.
Dans votre valise.
Tüm ilk yardım malzemelerim diğer çantamda, üzgünüm.
Je crois que j'ai laissé mes outils dans l'autre valise.
Her çanta için 25 dolar mı alacaksınız?
Je vais devoir payer 25 $ par valise?
Bill Nevin'in 4 yaşındaki oğlu bavulumu açıp köpeğini benim saç fırçamla taramış.
La petite fille de 4 ans de Bill Nevin ouvre ma valise pour coiffer son Golden Retriever avec ma brosse.
Şey sanırım bavulu boşaltmasam iyi olur.
Je n'ai donc pas à défaire ma valise.
Ne güzel çanta öyle.
Belle valise.
Valizler, kimlikler, cüzdanlar, telefonlar.
Valise, carte d'identité, sac, téléphones.
Hadi.
- Ferme la valise!
Eski tekerlekli valizi de getirdim.
J'ai pris la valise à roulette.
Ray, bu çanta boş.
Ray, cette valise est vide.
- Çantayı taşıyayım mı, Marsh?
- De l'aide pour ta valise?
Selamün Aleyküm kardeşim.
Votre valise ne va pas tarder
Barrett keskin nişancı tüfeği kılıfı.
Il y a une valise rigide ici pour un Barrett de tireur d'élite.
Evet, ama bir yere gidiyor olsa, kutusunu da alırdı bu yüzden eğilsek iyi olur.
S'il allait quelque part... il aurait sûrement apporté la valise... alors baissons-nous, d'accord?
Valiz saklamak için tuhaf bir yer.
Drôle d'endroit pour une valise.
- Eşya falan toplamadım hiç.
- J'ai pas fait ma valise.
Dairesi boş. Apartman görevlisi bu sabah elinde bavulla çıkarken görmüş.
Son appartement est vide, a dit l'avoir vue partir ce matin avec une valise.
Bunlar benim mümessillerim, ilacımın hastalara yazılması için güzelliklerini ve bedava eşantiyonları kullanacaklar.
Ce sont mes "Suitcase Suzies", ( fille politique qui n'a jamais assez de place dans sa valise ) qui vont utiliser leur beauté et des cadeaux gratuits pour s'assurer que nos médicaments soit prescrit.
birden bire valizler artık hiç ağır gelmemeye başladı.
Soudain, la valise n'est plus lourde.
Çocuklar gözkulak olur. Oturun.
Jeet, prends sa valise!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]