English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ V ] / Valiz

Valiz traducir francés

340 traducción paralela
Valiz mi?
Faire les valises?
- Valiz anahtarlarını istememiştim.
- Je voulais les clés de la malle.
Erkekler için, fermuarlı her türden valiz mevcuttur.
Oui. Toutes sortes de sacs de voyage!
Kalp yerine bir el çantası. Ruh yerine bir valiz. Ve zeka yerine de çalışmayan bir çakmak.
Je suis sure de trouver un sac a main pour coeur, une valise pour ame et pour intelligence un briquet qui ne marche pas.
- Valiz vagonunda bir gerici var.
- Nous avons une civière aux bagages.
Bay Charles kendisine bir valiz hazırlamamı istedi.
J'ai préparé sa valise.
Otelde kalıyor idiyseniz, Geride sahipsiz bir valiz kalmıştır.
Si vous étiez à l'hôtel, vos bagages doivent y être encore.
Deri valiz bulmak çok zor.
Le cuir se fait rare.
- Babamın elinde bir valiz vardı.
- Père portait une valise.
Merhaba Bay Gower. Valiz için çok teşekkür ederim.
Bonjour, M.Gower. Merci beaucoup pour la valise.
Bir gün, bir valiz çaldım.
Une fois, j'ai volé une valise.
- Bir kısmı... ve birkaç da valiz var.
- et il y a des malles.
Şuradaki kahverengi valiz.
C'est la valise marron.
Ayrıca bu valiz bir sürü eşyayla dolu.
Plus cette valise pleine de choses diverses.
- Son valiz bu mu, Bay Hunter?
C'est la dernière?
Gördün mü? Valiz yok, çizgi roman yok.
Vous voyez, pas de bagages, pas d'illustrés.
Birkaç valiz gelecek.
Il y aura des bagages à charger.
Son 10 ya da 15 dakikada buraya kaç tane valiz kaydettiniz? - Affedersiniz.
Combien de colis avez-vous notes depuis 1 0 a 1 5 minutes?
Evimde kiracı olan Profesör Marcus'a, neresiydi o Cambridge'den bir valiz gönderilmiş.
C'est une malle. Le professeur Marcus qui loge chez moi doit la recevoir de Cambridge.
Cambridge'den Marcus adına gelen bir valiz. Evet doğru.
venant de Cambridge, pour Marcus...
Öncelikle, yanında hiç valiz getirmedin.
D'abord, vous n'avez pas emporté de bagages.
Büyük valiz kapanmıyor.
Viens m'aider a boucler la valise.
Luca valiz nerede?
Et la valise?
Gecesi 3.80'e, otele giriş yaptı. İki valiz birkaç gazete kupürü, çok ilginç bir yetenek ve birkaç hayatı mahvedecek bir büyük planla.
Il a une chambre à 3,80 $, deux sacs, des coupures de journaux, ce don unique et étrange, et un plan machiavélique et fatidique.
İki ya da üç valiz.
Deux ou trois sacs.
Dışarıda bir sürü valiz kaldı.
Il y a encore des valises dehors.
Kısa bir hafta sonu tatili için fazla büyük bir valiz değil mi?
Une si grosse valise pour un petit week-end?
Bir valiz hazırlayın, Bay Stillwell.
Vous devriez faire vos bagages, M. Stillwell.
Biraz sonra. Dadı. Yarın için bana bir valiz hazırlar mısın?
Nanny, vous pouvez faire ma valise pour demain s'il vous plaît?
Bildik hikayeleri severim. Ama sarışın adam aslında eğitmen kılığına bürünmüştü çünkü valiz biletinde daha iddialı ifade saklıydı. En iyileridir.
J'aime les histoires connues.
İmansızın altın dişlerinden gelen kutsal parayla "valiz-kadın" tıka basa doldurulmuştu!
L'or des croyants qui la rendait plus supportable!
- İki valiz, ikisi de gri.
- Deux valises grises.
- Yanına boş valiz al.
- renouveler ta garde-robe.
Şöyle, birlikte iki valiz taşıyordunuz.
Vous aviez deux valises avec vous?
Valiz etiketiydi.
C'était un ticket de bagages.
Kahverengi bir valiz taşıyordu bir olasılıkla 30-06 bir bir tüfeği olmalı.
Porte une valise beige... probablement contenant un.36.
Kahverengi valiz.
Valise beige!
Valiz kahverengi miydi?
C'est beige, ça?
Valiz için bir bellboy-komi - gönderin.
Qu'un groom monte mes bagages.
Bir valiz, palto ve bir puro kutusundan başka hiçbir şey görmediğini... söyledi.
Il a dit qu'il n'y avait dans la voiture que la valise, le pardessus et une boîte de cigares.
Bayan Bishop bana söyler misin, acaba valiz burada... ofisin tam ortasında, insanlar gelip geçerken, ne kadar durdu?
D'accord. Mlle Bishop, pouvez-vous me dire combien de temps la valise de D.L. Est restée au milieu de ce bureau et des allées et venues?
Valiz Murphy, ve Büyük Alabama New Orleans'dan gelmişler.
Murphy La Valoche et Big Alabama de la Nouvelle-Orléans.
- Valiz diye mi göndermişler?
- Quoi, on l'a mis au bagage?
Valiz falan mısın?
Je t'en supplie, complètement dans le cirage.
- Valiz hırsızına benzer bir halim mi var?
Est-ce que je ressemble à une voleuse de valise?
Leander, sevgilisini görmek için Çanakkale Boğazı'nı yüzerek geçerken yanına valiz alma zahmetine katlanmamıştı.
Tristan et Yseult ont chanté pendant 3 h et demie.
İki portmanto, iki valiz, iki şapka kutusu ve bir yemek sepeti.
Oncle Jack vous envoie en Australie.
Bir biraz garip değil mi? Bütün valiz çorap dolu..
Dis donc, t'as pas peur que ça paraisse un peu bizarre, toutes ces chaussettes?
- Valiz mi?
Bien sûr.
Üç valiz mi?
Demain.
Ama valiz hakkında hiçbir şey bilmiyor musunuz?
- On a tout rendu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]