Varan traducir francés
235 traducción paralela
Mr. Lloyd, körlüğe varan üstün vatanseverliğinizden ve ara sıra faydalı olan istihbari faaliyetlerinizden haberdarız.
M. Lloyd, votre patriotisme ultra-développé et votre travail aux renseignements, bien que maladroit, nous sont connus.
Franz Kindler'la ilgili hiçbir kanıt yok. Küçük bir şey hariç, neredeyse saplantıya varan bir hobisi var. Saatler!
Il n'y a aucun indice de son identité à part une chose, il a un hobby qui est presque une manie, les horloges.
Sadece ilk varan ben olacağım.
Mais j'arriverai avant lui.
Kapıya son varan biraları ısmarlar.
Le dernier entré paie.
Boyları 50-60 metreye varan ağaçlar vardır.
Il y a un arbre de 60 mètres.
Albany'e İlk Varan Leslie.
La voiture du "Sentinel" échappe aux accidents
İlk kaçış girişimi, bulunmasından önce neredeyse körfeze varan bir mahkum tarafından 1936'da gerçekleştirildi.
La première tentative eut lieu en 1936. Le détenu était presque dans la baie quand il fut découvert.
Basit. 8 : 09'da Swindon'a varan 7 : 16 Futbol Özel'e bindim.
Simple. J'ai pris le Spécial Foot de 7h16 qui arrive à Swindon à 8h09.
Oraya ilk varan servete konar.
Celui qui arrive le premier plante la pointe en or.
İlk varan kazandığı arabasını bekler.
Le premier arrivé ramasse le tout.
Saatte 50 mile varan bir hızla basit bir dalış yapacağım ve kanatları sabit tutup dosdoğru aşağıya ineceğim.
Je vais faire un simple plongeon à 80 km / h, ne plus bouger les ailes et descendre à pic.
Bir yıl içinde bir çok gemi Dünya'nın yarısını turlayarak Uzakdoğu'ya kadar varan ve yıllar sürebilen seyahatlere çıkıyordu.
Chaque année, de nombreux navires... prennent la mer en direction de l'Extrême-Orient... pour explorer, découvrir des contrées ou commercer... au cours de voyages de plusieurs années.
Samanyolu'nu çevreleyen hale içinde küresel kümeler bulunur ve her biri yaşları bir milyona varan yıldızları barındırır.
Un nuage de matière entoure la Voie lactée. Il comprend des amas globulaires... qui contiennent des millions de vieilles étoiles.
Kimseyi şüphelendirmeden beyaz bir eşle evlendiğini sanıp da sonra bir zenciyle evlendiğinin farkına varan Amerikalının hikayesini bilir misin?
C'est l'histoire d'un type, qui se marie aux U.S.A., croit qu'elle est blanche, mais elle est négresse.
Berbat çalıyor ama karım şarkı söylerken onun farkına varan olmuyor.
C'est un très mauvais pianiste, mais quand ma femme chante, personne ne le remarque.
Öldürüldüğünü kanıtlayan durum tarif edildiği kadarıyla kaçınılmaz sonuçlara varan durumları biliyorum ama aynı şekilde canlı olduğunu da biliyorum.
Je sais que les circonstances telles qu'elles ont été décrites ne peuvent que mener à la conclusion inévitable que mon mari ait été assassiné. Mais malgré tout, je sais qu'il est en vie.
Varan bir!
Taiaut!
Son varan, tavanı okumak zorunda kalır.
Le dernier là-haut devra lire le plafond.
40 % a varan işsizlik oranıyla, ülke sayfayı değiştiriyor.
Avec un taux de chômage a 40 %, la nation tourne la page.
- Goanna.
Un varan.
İşe yaramaz, çünkü sonu, herkesin mahvolmasına varan bir döngüdür.
La vielle loi "oeil pour oeil" rend tout le monde aveugle.
Varan bir.
Première veste.
Varan iki.
Deuxième veste.
Normal tek mi çift mi, üçe varan alır.
Trois, et c'est gagné.
Hayali bile yasak bana, çirkin bir kadın bile... her yere benden çeyrek saat önce varan böyle bir burunu beğenmez.
Il m'interdit le rêve d'être aimé même par une laide ce nez qui d'un quart d'heure en tous lieux me précède.
Benim kanımca, neler olduğunun farkına varan herkes biliyor ki hapishane yetkilileri Anayasa kurallarını çiğnedi. Sen ve Mallory katil olabilirsiniz, ama kaçık mı?
C'est clair pour tous ceux qui suivent les évènements, que ces mecs de prison ont balancé la Constitution directe par la fenêtre.
Dönüp buraya önce varan her şeyi alîr.
Le premier qui revient a gagné.
Oyunun sonuna varan ilk oyuncu kazanır. "
Le premier qui arrive au bout a gagné. "
Varan iki, ne diyorsunuz?
Une autre touche!
İlk varan biz olmazsak... işler kızışabilir.
Si on les prend pas de vitesse, ça risque de chauffer.
Ravenswood ve Nelson'a ilk varan biziz.
On est les premiers sur les lieux.
Yılda 80.000'e varan iyatrojenik * veya doktor hatasından gerçekleşen ölüm meydana geliyor.
Les morts iatrogènes ou dues à une erreur médicale sont de 80000 par an.
Önce varan uçurur.
La première arrivée pourra le piloter.
Bu parlayan küçük ışıklardan biri sönse, farkına varan olur mu sence?
Crois-tu que si l'un de ces petits points clignotants s'éteignait soudain, quelqu'un le remarquerait?
İlk varan biz olacağız.
Nous y serons les premiers.
- Daha yeni varan bir toplantı yüzünden gitmem gerekiyor.
Un rendez-vous à la dernière minute.
Bak, burada olmak, seninle konuşabiliyor olmak için utandırıcı boyuta varan boyutta para ödedim.
J'ai remué ciel et terre pour me payer le droit d'être ici, à te parler.
Otobüsün önüne ilk varan Martin'in yemek parasını alır.
Le vainqueur gagne l'argent de poche de Martin. - Quoi?
Önce, sadece "sen kazandın" varan şu mantık basamaklarını baştan alabilir miyiz?
Peux-tu me decliner les etapes qui t'ont amene a "Tu as gagne"?
Ölüler Ağacı'na varan Kızılderili patikasından gidecekmişiz.
Cherchons l'arbre des morts.
Bu şirket politikasının tacize varan ölçüde alçaltıcı olduğunu hissettim.
J'estime que c'est humiliant et que ça équivaut à du harcèlement.
Oraya ilk varan kazanır.
Le premier là-bas gagne!
Kural dışı bir şey yaparsa, cinsel ayrımcılığa varan eleştirilere maruz kalabilirdi.
Le manque de précision favoriserait la critique sexiste :
Klinik elçilikten uzak değil, bu yüzden oraya ilk varan bendim.
J'ai ètè un des premiers sur les lieux.
Tepeye son varan pis bir Grinch'tir.
Le dernier en haut est un vieux Grinch puant!
Kendine dikkat et, evlat.Tamamdir. Dusa ilk varan curuk yumurta!
Comme tu veux, mon gars. Le dernier sous la douche est un idiot!
Varan... iki!
Strike... deux!
Endişeleniyorum çünkü sen bunun farkına varan kadar kolejlere başvurmaya başlamış olacaksın.
Je m'inquiète parce que bientôt, tu feras tes demandes d'inscription à la fac.
Çevresini kandırmayı başardıysa da Paulie'nin okuma yazması yok ve sonu şiddete varan bir aşağılık kompleksi var.
Même si Paulie semble avoir trompé son entourage, nos sources indiquent qu'il est analphabète... et qu'il a un complexe d'infériorité... qui l'incite á faire preuve d'extrême violence.
Ayrıca biz hemen sonuca varan acemi polislerden değiliz.
En second lieu, nous ne sommes pas des têtes brûlées, enclins aux déductions fantaisistes.
23. yy'da, Teiyo Grup devasa boyutlara varan bir şirkete dönüşüyor.
Teiyo sera une gigantesque entreprise au 23ème siècle.