Ve bazen traducir francés
3,602 traducción paralela
Anlıyor musun, kuşları vuruyorlar, ve bazen kuşlar su birikintilerinin içine düşüyor.
Tu vois, ils tireraient les oiseaux et parfois les oiseaux tombent dans l'étang.
Zaten su an dans edenler sabahci kizlar, ve onlar hep yorgun, kizgin ve bazen hamile.
Et l'équipe de jour bosse encore. Elles sont fatiguées, grincheuses, et parfois enceintes.
Yapabileceklerini yaparsın ve bazen.. ... yanında olabilmektir sadece önemli olan.
Tu as fait ce que tu pouvais, et parfois c'est... parfois c'est juste d'être là pour quelqu'un tu sais?
Akşam, "words with friends" oynadık sadece ve bazen köşede konuştuk biraz.
Ok? On joue juste à "mots entre amis" le soir, et parfois on fais quelques confidences dans le coin.
Dokunaçlar, pençeler, ve bazen kanatlar Lovecraft'in yaratıklarında genelde görülür.
Tentacules, serres et parfois ailes, sont communes aux créatures de Lovecraft.
Tamam, sinir bozucu ve çocukça olabilir ve bazen ben bile ona sandalye fırlatmak istiyorum ama o..
Je veux dire, il est agaçant et puéril et quelquefois je voudrais lui jeter une chaise dessus, mais il...
ve bazen biraz sallanıyor, ve dengesi bozuluyor, birazcık... kalça ayarı ver.
Et parfois ça bouge un peu trop, et ça risque de se renverser, alors juste donne un coup de hanche.
ve bazen de hiçbir şey yapmamanı ister.
Et parfois Dieu veut simplement que tu ne fasses rien pour un moment.
Ve bazen gerçekten onun süper iş çıkardığını kabul etsem de..... o adamın hilebaz olduğunu bütün gün sana anlatabilirim.
Et parfois c'est vraiment un surhomme mais je vous fiche mon billet que le plus souvent, ce gars est un tricheur.
Ve bazen de ederdi.
Et des fois ça lui arrivait.
Pek çok evli çift gibi tatlım baban ve ben ara sıra tartışırdık ve bazen tartışmayı o kazanırdı ve bazen de ben kazanırdım.
Eh bien, comme tous les couples mariés, ton père et moi nous disputions de temps en temps, et parfois il gagnait la dispute, et parfois je la gagnais.
Bir şeyler karıştırmaktan ve bazen de zamanında okulda olmayı severim.
J'aime le mélanger parfois et être en réalité à l'heure.
Bazen bize tek parça halinde gelmiyorlar ve biz de onları açık tabut cenaze töreni için bir araya getiriyoruz.
Ils nous arrivent parfois en plusieurs morceaux, et nous devons les... réassembler pour que le cercueil soit ouvert aux funérailles.
Şey, bazen mitler ve efsaneler gerçeği gösterebiliyorlar.
Quelque fois les mythes et légendes comportent un soupçon de vérité.
İşe giderken bazen okulların önünden geçiyorum ve o sokağı olduğunca hızlı bir şekilde geçmek istiyorum.
Je dois passer devant l'école primaire Sur le chemin du travail.
Ve aa, bazen...
Et um, quelques fois...
Bazen Bay Feldstein kapıyı açık unuttuğunda kütüphaneye gidiyoruz ve bir şeyler okuyoruz.
Et parfois, Mr.Feldstein oubli de fermer la porte de la librairie alors on y rentre et on lis. - Ouai, ça c'est cool.
eh, bazen geri adım atmalısın ve olaya entellektüel bir noktadan bakmalısın.
Parfois, il faut savoir voir les choses d'un point de vue intellectuel.
Evet ve bilgisayarlı tomografi sonucu da negatif geldi... ama bazen böyle taramalar herşeyi göstermeyebiliyor.
oui, et son scanner n'as pas été concluant, mais parfois les scans ne montrent pas tout.
Erkekler bazen çalışırlar çalışırlar, çalışırlar ve isterler ki sen daha önce hiç hissetmediğin bir şey hisset ama sen bunun asla olmayacağını bilirsin.
Et marchent et marchent. Et ils veulent que tu ressentes quelque chose que tu n'avais jamais ressenti. Et tu sais que ça n'arrivera jamais.
- "Kendi yollarımızdan yürüdük bazen zor ve tehlikeliydi bu yollar ama bizi sonunda buraya getirdi."
- Trop bon. "On a chacun fait notre route, parfois difficile et hasardeuse... " et cette route nous a menés ici. "
Sadece, sen ve Larry Bird hâlâ çok yenisiniz bunlar için. Marty ve ben bazen, çevremizde, kendimizi açıklamak zorunda olmadığımız insanlara ihtiyacımız var.
C'est juste que c'est tout nouveau pour toi et Larry Bird, et de temps en temps, avec Marty on a besoin d'être entourés de personnes, à qui on a pas besoin de tout expliquer.
Ve sonra bazen olduğu gibi, dosya tamamen hareketsiz kaldı.
Et puis, comme ça arrive de temps en temps, l'affaire est restée non résolue.
Bazen şu hayali kuruyorum : Artık burada çalışmıyorum... -... ve ne istersem onu yapıyorum.
Bien, parfois je fait ce rêve je ne travaille plus là, et je peux faire ce que je veux.
Ve sana katılıyorum, bazen gayrı resmi olmak iyi geliyor.
C'est bien de faire simple parfois
O ve bir adam daha var. Ben de bazen katılıyorum.
Et moi aussi parfois.
Bazen duvarlardaki kuşlar ve sürekli gördüğüm o kapı.
Parfois Avec les oiseaux dans les murs et...
çünkü bazen seçildiğini söylüyorlar, ve sen Brezilyadaki ve Toronto'daki mektup arkadaşların dahil herkese iyi haberi veriyorsun, sonra seni salona çağırıp aslında seçilemediğini söylüyorlar.
Parce que parfois, elles disent que tu l'as fait, et quand tu annonce la bonne nouvelle à tout le monde, y compris, tes correspondants au brésil et à Toronto, mais elles te parlent après le cour de de gym pour te dire que tu n'as pas réussi.
Anahtarlarımın yerini unuturum bazen alış veriş listemi de hatırlamam ama bir şeyi kaybetmiyorum ve o da, bir şeyin senin canını sıktığı zamanı bilme kabiliyetim.
J'ai oublié où j'ai laissé mes clés. et quelque fois je ne me rappelle pas de ma liste de courses, mais une des choses que je n'oublie pas, et c'est ma capacité à voir quand quelque chose t'agace.
Bazen adalet ve kanun arasında ince bir çizgi vardır.
Certaines fois il y a une différence entre la loi et la justice.
Ama sen de benim gibi biliyorsun ki bazen adalet ve kanun arasında ince bir çizgi vardır.
Mais vous connaissez aussi bien que moi, il y a une différence entre la loi... et la justice.
Bekar bir anneyim ve olaylar bazen oldukça karmaşık bir hal alıyor.
C'est le chaos pour une mère célibataire.
Çünkü bazen zamanı ve şekli dostlarınızın eline muazzam bir koz verir.
Parfois comment et quand donnent à vos amis terriblement d'influence.
Aynada kendime baktım ve bir zamanlar çok iyi tanıdığım insanı nihayet gördüm. Her zaman içmeye giden insanı bazen sırf eğlencesine.
Je me suis regardé dans le miroir, et j'ai enfin reconnu cette personne que j'ai si bien connu, cette personne qui sortait tout le temps, parfois juste pour s'amuser.
O çok güzel, zeki ve etkileyici, ancak bazen aşırı coşkulu olabiliyor.
Elle est tellement belle, et intelligente et charmante, Mais elle peut être un peu trop enthousiaste ;
Çünkü insanlar sarhoş olduğunda bazen bir silah alırlar ve erkek arkadaşlarının taşaklarına ateş ederler.
Parce que parfois, quand les gens boivent, ils attrapent un flingue et tirent dans les testicules de leur copain.
Bazen bütün gece konuşuyoruz ve sevişmeyi unutuyoruz.
Parfois, on parle toute la nuit et on oublie de faire l'amour.
Açıkçası oldukça korkutucu ve son derece zarif biri. Bazen benim de ona reverans yapasım geliyor.
En effet, elle est vraiment redoutable et très élégante, j'ai parfois envie de lui faire ma révérence aussi.
Ayrılmış ikizler bazen ortak siyasi görüşü paylaşırlar, aynı işte çalışırlar, davranışları, dürtüleri ve ihtiyaçları aynıdır.
Des jumeaux séparés partagent souvent les mêmes points de vue politiques, ont des professions similaires, ont les même comportements, besoins et compulsions.
Bazen bir inananın inancı ve alimin anlayış uyuşmayabiliyor.
Parfois, la croyance du croyant, et la compréhension de l'érudit, ne peuvent pas être conciliées.
Bazen gecenin bir yarısında uyanıyorum ve tamamen yanlış anladığımı düşünüyorum.
Je me réveille parfois au milieu de la nuit en pensant que j'ai tout faux.
Bazen birine vurmak, polis arabası çalmak ya da birini öpmek geliyor içimden ve duyduğuma göre Glee kulübü geçmesine yardımcı oluyormuş.
J'ai des envies de baston, de vol de voiture de flic, d'embrasser une fille, et la chorale pourrait m'aider à les faire disparaître.
Biliyorum senin gibi insanlar bazen spot ışıklarından korkar. Ama Franklin Roosevelt'in de bir robot olduğunu ve Mount Rushmore'da olduğunu biliyor muydun?
T'as peur d'être sous le feu des projecteurs, mais Franklin Roosevelt était aussi un peu robot, il est sur le Mont Rushmore.
Ve biliyorum NYADA'ya gitmek hayalin ama bazen hayaller değişebilir. Günün birinde şehirdeki herkes senin tasarımlarından biri için tartışırsa şaşırmayacağım.
Je sais que c'est ton rêve d'aller à l'AADNY, mais parfois les rêves changent et je ne serais pas surprise si un jour, les plus grands de cette ville se battaient pour tes designs.
Bazen elinden gelenin en iyisini yapmak zorundasındır ve bir yenilik yaparsın.
Parfois, il faut faire ce qui est le mieux pour soi et changer quelque chose.
Bazen gözlerinin içine bakıyorum ve tanımadığım bir bakış yakalıyorum.
Parfois, je le regarde dans les yeux, et je vois une lueur que je ne reconnais pas.
Bazen üzgün ve yalnız oluyor
Parfois, il se sent triste et seul
Ama bazen üzgün ve yalnız hissederiz kendimizi
Mais parfois On se sent seul et abandonné
Anne, paranoyaklık ediyor olabilirim ama bazen Cuckoo ve babamın geçinemediğinden endişeleniyorum.
Maman. Je suis peut-être paranoïaque, mais quelquefois je crains que Cuckoo et papa ne s'entendent pas.
Ben sürekli onlara yüz yapıyorum bu kurbanın kimliğini belirlemek değil ve sonrasında bazen nasıl öldüklerini gösteriyorum.
Je leur donne des visages, qui de plus en plus n'est pas la façon d'identifier les victimes, et puis, parfois, je montre comment ils sont morts.
Bu azmimin bana ve hastalarıma çok yararı dokundu ama bazen de, şimdiki gibi bir çıkmaza girdiğimizde bunu görmemi engelledi.
Cette obstination m'a bien servi et servi à mes patients, mais... parfois ça m'empêche de réaliser que j'ai atteint une impasse... comme celle dans laquelle nous nous trouvons.
bazen 975
bazen de 24
bazen olur 16
bazen merak ediyorum 19
bazen düşünüyorum da 20
ve babam 19
ve bana 50
ve bak 36
bazen de 24
bazen olur 16
bazen merak ediyorum 19
bazen düşünüyorum da 20
ve babam 19
ve bana 50
ve bak 36