Vermeyeceğim traducir francés
7,053 traducción paralela
Artık beni incitmene izin vermeyeceğim.
Si vous et vos hommes y rentrent, on les perdra aussi.
Kimseyi incitmene izin vermeyeceğim!
Je ne te laisserai pas me blesser.
Özrünü kendine sakla, çocuğumu Amy'e vermene izin vermeyeceğim.
Sauve le. Je ne te laisserais pas lui donner mon enfant.
Ve sana izin vermeyeceğim.
Et je ne t'en donnerai pas.
- Hayır. - Onu benim gibi yapmana izin vermeyeceğim!
Je ne te laisserai pas le faire devenir comme moi.
- Hayır, vermeyeceğim.
Non.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Je laisserai pas faire.
Ancak vatanımız önce gelir, bu yüzden Escobar'a izin vermeyeceğim.
Mais mon pays passe en premier. Escobar ne fera pas sa loi.
Seni almalarına izin vermeyeceğim.
Je ne les laisserai pas t'enlever.
Söz veriyorum, Sana birşey olmasına izin vermeyeceğim.
Je te le promets, je ne laisserai rien t'arriver.
Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
Il ne t'arrivera rien.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Que je ne vais pas te laisser mourir.
Hayır, izin vermeyeceğim.
Non, je ne te laisserai pas faire.
Sana izin vermeyeceğim.
Je ne te laisserai pas entrer.
Kendimle gurur duyduğum, hiç başarısız olmadığım gün. Başarısız olmasına izin vermeyeceğim. Şimdi beni daha önce dinlediklerinizden daha iyi dinleyin.
Un jour où je suis fier, un jour où je n'ai jamais échoué et je ne compte pas échouer maintenant, donc écoutez moi et écoutez moi attentivement, comme vous n'avez jamais fait avant.
Oğluna zarar gelmesine izin vermeyeceğim!
Je ne laisserai rien lui arriver.
- Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
J'empêcherai ça.
Bir şişe viskiyle birilerinin bıraktığı iki kitap için sana 20 dolar vermeyeceğim.
Je payerai pas 20 $ pour du whisky et deux livres délaissés.
Pes etmene izin vermeyeceğim.
Je te laisserai pas baisser les bras.
Ama beni bir daha incitmene asla izin vermeyeceğim.
Mais je ne te laisserai plus me blesser.
- Sana para vermeyeceğim Terri.
Je ne te donnerai pas d'argent, Terri.
Karımın bu kadar bağımsız bir birey olması çok hoşuma gidiyor. Tam da bu nedenle konuşmasına izin vermeyeceğim.
J'adore le fait que ma femme soit indépendante, et à cause de ça, je ne la laisserai pas parler.
Onun ölmesine izin vermeyeceğim.
Je ne la laisserai pas mourir.
- Bebeğimi kimseye vermeyeceğim.
- Je donnerai mon bébé à personne.
- Hayır, seni tanımadan sana iş vermeyeceğim.
Je n'en donne pas tant que je ne vous connais pas.
Sana başka para vermeyeceğim, Nicky.
Tu n'auras pas un sou de plus, Nicky.
- Sana zarar vermeyeceğim.
Je ne te ferai rien.
Sana ya da oğluna zarar gelmesine izin vermeyeceğim.
Je ne vous laisserai pas être blessée. Ni votre fils.
Sizi incitmelerine izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai personne vous faire du mal.
- Bunun yanına kâr kalmasına izin vermeyeceğim!
On rentre. Il ne s'en tirera pas comme ça.
Onların yasalarına, vergilerine ya da korumalarına ihtiyacımız yok ve Washington için olan görevime ta ki kralın son adamı İngiltere'ye doğru yola çıkana kadar son vermeyeceğim.
On n'a pas besoin de leurs lois, leurs taxes ou de leur protection. Je n'arrêterai pas ma mission pour Washington jusqu'à ce qu'ils aient tous embarqué pour l'Angleterre.
Kimseye vermeyeceğim.
Je ne le donnerai à personne.
Harpy'nin Oğlu'nun adil bir yargılama olmadan idam edilmesine izin vermeyeceğim.
Je ne ferai pas exécuter les Fils de la Harpie sans un jugement équitable.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai pas ça arriver.
Öylece bekleyip bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Je ne vais pas rester là à regarder que ça se produise.
O yüzden hüküm vermeyeceğim, seni isteyeceğim.
Tu me juges pour ça? Non, je ne te juge pas,
Seni ele vermeyeceğim.
Je ne vais pas te dénoncer.
Beni başka bir kafese tıkmalarına izin vermeyeceğim, Aimee.
Je ne les laisserai pas me remettre en taule, Aimee.
Ve ben buna izin vermeyeceğim!
Et je ne peux pas laisser faire ça.
Jamie'nin eriyip gitmesine izin vermeyeceğim.
Je ne regarderai pas Jamie dépérir.
- Ona asla zarar vermeyeceğim.
Je ne lui ferai jamais de mal.
Bu yüzden de ona başka bir iş vermeyeceğim.
Et c'est pourquoi je ne lui donnerai pas d'autre travail.
Ben ise vermeyeceğim.
Et je ne vais pas lui donner.
Küçük bir serserinin saatimi, cüzdanımı almasına izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai pas des petits latinos prendre... ma montre, mon portefeuille...
Bu piçlerin görmesine izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai pas ces bâtards voir ça.
Bir daha asla böyle bir şeyin başıma gelmesine izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai plus jamais ce genre de chose se produire à nouveau.
Bir daha asla kimsenin beni fahişesi yapmasına izin vermeyeceğim.
Je ne laisserai plus jamais quelqu'un faire de moi sa pute. Tu réalises...
Üvey pislik. Planlarımı mahvetmene izin vermeyeceğim.
Vermine hybride, je ne te laisserai pas gâcher mes plans.
Zarar vermeyeceğim sana.
Je ne vais pas te faire de mal.
Ben hastaneden gelmiyorum ve size zarar vermeyecegim.
Nous ne voulons aucun mal, je ne suis pas de l'hôpital.
Devletin onu öldürmesine izin vermeyeceğim.
Il est innocent, et je vais pas laisser l'État le tuer.