English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ V ] / Vicdan

Vicdan traducir francés

3,326 traducción paralela
Vicdanını rahatlatmak.
Pour apaiser sa conscience coupable.
Vicdanıyla cebelleşiyor.
Son cœur est pesant.
Benim vicdanım temiz Merlin ama odam için aynısını söyleyemeyeceğim.
J'ai ma conscience pour moi.
Kendi vicdanını susturacak kadar güçlü ne demiş olabilir ki?
Qu'est-ce qui est assez fort pour oblitérer votre conscience?
O yüzden size, bu konuyu düşünmenizi ve işimi vicdanımın bana söylediği şekilde yapmama izin vermenizi öneririm.
Je vous conseille d'y réfléchir et de me laisser faire mon travail comme je l'entends, en mon âme et conscience.
Adalet sisteminin vicdanına bakın.
Autant pour la conscience du système judiciaire.
Eğer sana bir şey olursa vicdanım bunu kaldırmaz.
Je m'en voudrais, s'il t'arrivait malheur.
# Hiç mi vicdanın yok senin?
♪ What the hell is in the place where you should have a soul? ♪
Ama vicdan muhasebesi yapacak çok şey var.
mais de toute évidence J'ai d'autres examens de conscience à faire.
Umursamadan yaşayabilirdim ama vicdanım rahatsız değilken yaşayamam.
Je peux être un salaud mais j'ai une conscience.
Gidermeyecek ama vicdanımı rahatlatacak.
Je le reste, mais la charge s'allège.
] [ Yeteneğin yoksa vicdanın olsun!
[ Si vous n'avez pas le talent, vous devriez au moins avoir une conscience ~ Repentez-vous!
Hayatımın yarısı pişmanlıklar ve vicdan azaplarıyla dolu.
La moitié de ma vie n'est que regret et réflexion.
Artık vicdanınızı rahatlatma arayışınıza yardım etmeyeceğim.
Je ne vais plus jouer la comédie à vos côtés pour soulager votre conscience.
Ne vicdanı? Sırf oğlun onu seviyor diye birini işten kovmadın mı?
C'est de ta faute aussi. que je retrouve à faire des trucs improbables pour me calmer.
Bu nedenle, o gitmeden... Ji Hyun sana birini ayarlayacak seni nedimesi yapacak diye, vicdan azabı mı çektin?
Tu as mal au coeur parce que Ji Hyun voulais te faire rencontrer un bon parti?
Gel elini vicdanına koy.
Voyons les choses en face :
Çünkü otobüs şoförü bu durumdan dolayı tamamıyla harap olmuş olabilir ve ben de kendi vicdanını rahatlatmak için polisleri arayan zengin kız olacağım.
Le chauffeur de bus est peut-être anéanti, et je serai la petite riche qui appelle les flics pour soulager sa conscience.
Bak, eğer vicdan azabı çekiyorsan...
Si tu te sens mal,
Bir katil vicdanına yenik düşmüş.
Notre tueur se découvre une conscience?
Bu çocuğu kurtarmak işine gelecekti. Vicdan azabını dindirecek biri lazımdı.
Vous ne deviez sauver qu'une enfant pour calmer ce sentiment de culpabilité.
Vicdanın sızlamayacaktır.
Tu aurais la conscience tranquille.
- Gustave, vicdanın yok mu senin?
- Gustave, un peu de cœur!
Kocası, nişanlısı ya da sevgilisi varsa, o vicdan azabı çekmeli, ben değil.
Si elle a un mari, un fiancé ou un copain, c'est son problème, pas le mien.
Sadece vicdanım rahat olsun ; kapıyı açıp, binmeden önce seni uyarıyorum hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.
Et je suis obligé de te prévenir que si tu montes à l'intérieur, rien ne sera plus jamais comme avant, tu vois.
Olay, Kralın vicdanını ele geçirmekte.
Je vais tenter de capter l'attention du Roi par le jeu.
Vicdanın yok mu senin?
tu n'as pas de соnѕсіеnсе?
Ve böyle bir işin bir parçası olmaya vicdanım müsaade etmiyor.
et en toute conscience, je ne peux plus participer à ce genre de commerce.
Bu kamu vicdanını rahatlatır mı diyorsun?
Et vous dites que ça remplit les conditions pour un usage public?
Vicdan azabından mı yaptınız?
Donc c'était quoi? Une crise de conscience.
Herif vicdan abidesi. Sana daha işgüzar biri lazım.
Il vous faut quelqu'un de plus... pragmatique.
Cömertlikleri ödüllendirilecek. Kanunlardan yakayı sıyırırsınız belki ama kendi vicdanınızdan kaçamazsınız.
Vous échapperez sûrement au jugement des hommes, mais pas à celui de votre conscience.
Para pul içinde yüzenler bile vicdan rahatlığını satın alamaz!
Même les plus riches au monde, n'achèteraient pas votre âme.
Tek istediğiniz vicdanınızı rahatlatmak!
Vous voulez à vous disculper, c'est tout.
O yüzden hep vicdan azabı duydum.
Je m'en suis toujours beaucoup voulu.
Benim vicdanım rahat.
J'ai la conscience tranquille.
Yaşlı nineler gibi ağlayıp, vicdanımın beni rahat bırakmasını sağlamalıyım.
Chialer comme une vieille... la conscience tranquille.
Ve vicdanım rahat.
Et ma conscience est claire.
Vicdan yapmanın alemi yok.
Tu veux être consciencieux.
Vicdan azabı çekmek istemiyorum.
Je veux avoir la conscience tranquille.
Bu konuşmayı benimle mi yoksa vicdanınla mı yapıyorsun, Blond?
Tu t'adresses à moi ou à ta conscience?
Cem Öztürk vicdanını rahatlatıyor!
Cem Öztürk's qui se développe une conscience.
Mideme ağrılar sokan vicdanım mıydı yoksa Uschi'nin otu muydu bilemedim.
Je ne savais pas ce qui perturbait mon ventre le plus : Ma conscience ou la weed.
Hiç görevinle vicdanın arasında çatışmaya düştüğünü hissettin mi?
N'avez-vous jamais ressenti un conflit entre votre devoir et votre conscience?
- Vicdanını terk mi ettin?
On devait renoncer à sa conscience.
- Şahsi vicdanını terk mi ettin?
On devait renoncer à sa conscience individuelle.
Siz kendi vicdanınızı dinleyeceksiniz ben de kendiminkini.
Bien, je suppose que vous allez agir selon votre conscience, j'agirai selon la mienne.
Benim bir metre bacağım yok, ama vicdanım var.
J'ai pas des jambas de 1000 mètros, mais j'ai une consciença.
Vicdan azabından mı?
Des remords?
Birazcık vicdanın varsa üzülürsün tabii.
désolé.
Biliyorum böyleyken vicdanın rahat.
marcher dans les ténèbres... et je sais que tu ne t'y sens pas si mal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]